HEDİYE EROĞLU
Mersin’in Silifke ilçesinde bulunan Taşucu Limanı ve geri sahasının özelleştirilmesi çalışmalarına itirazlar sürüyor. Türkiye’nin doğallığını nispeten koruyabilmiş, Özel Çevre Koruma özelliğiyle tescilli, uluslararası sözleşmeler kapsamında nesli tükenme tehlikesiyle korunan canlı türlerini içerisinde barındıran, denize girilebilir en uzun sahil alanlarının yer aldığı bölgede, liman genişletme projesi uğruna ağaçlar kesiliyor, kumsal ve deniz alanı dolduruluyor.
HUKUKSAL SÜRECE RAĞMEN LİMAN GENİŞLETME FAALİYETİ SÜRDÜRÜLÜYOR
Özelleştirilmesi ile 40 yıllığına işletme hakkı Ceyport Taşucu Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş’ye verilen limanda tarafından yapılması planlanan Ceyport Taşucu Projesi için bakanlıkça 2023’te verilen ‘ÇED olumlu’ kararının iptali istemiyle Eylül 2023’te Mersin 2. İdare Mahkemesi’ne açılan davada önemli bir gelişme yaşamdı. Mahkeme heyeti Temuz ayında; Ceyport Taşucu Liman alanında keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdi.
HUKUKSAL SÜEÇ DEVAM EDİYOR AMA İNŞAAT DURMUYOR
Ancak hukuki sürece ve itirazlara rağmen proje sürerken, açılan dava kapsamında bilirkişi heyeti sahada keşif incelemesi yaptı. Uzmanlarca yapılan keşif ve inceleme sonrası ‘ÇED Olumlu Raporu’na karşı açılan davada önemli bir gelişme yaşandı. Bilirkişi heyetince hazırlanan raporlar nihayet dava dosyasına girdi. Raporlarda, firmanın sahaya yönelik projesi jeolojik açıdan/ depremsellik açısından yetersiz çıktı.
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTENDİ
Konuyla ilgili MERÇED’den yapılan açıklamada, “Silifke ilçesi, Taşucu Mahallesi, 440 Ada, 276 parsel sayılı taşınmaz üzerinde Ceyort Taşucu Uluslararası Liman İşletmeciliği A. Ş tarafından yapılmak istenen Ceyport Taşucu limanı ve geri sahası projesi için 28.09.2023 tarihinde verilen ÇED olumlu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemi ile Mersin 2 İdare Mahkemesinde MERÇED vekili olarak açtığım davada proje alanında yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonrasında bilirkişiler tarafından hazırlanan raporlar dosyaya sunuldu.
JEOLOJİ MÜHENDİSİNDEN DEPREMSELLİK AÇISINDAN YETERLİ VERİ BULAMADI
Öncelikle jeoloji mühendisi tarafından verilen rapor oldukça lehimize. Çünkü keşif alanında yapılan incelemede dava konusu parselin deniz kenarında ve denize sıfır konumda olduğu sahil kısmının alüvyonel malzeme ile kaplı olduğu, bu birimin çoğunlukla gevşek bir zemin oluşturduğu, taşıma gücü bakımından sorunlu ve zayıf zeminler olduğu, projenin özel bir proje olması nedeniyle ve zemin yapısının gevşek ve dolgu malzemesinden oluşması sebebiyle çok daha detaylı, hem denizde hem de deniz kenarında detaylı bir çalışma yapılması ve oluşabilecek risklerin ortaya çıkarılması sonrası planlamaya gidilmesi gerektiği halde ÇED raporu ekinde verilen jeolojik ve jeoteknik etüt raporunun bu anlamda herhangi bir yeterli veriye dayandırılmadığı.
“DEPREME KARŞI DAHA KAPSAMLI BİR ÇALŞMAYA İHTİYAÇ VAR”
6 Şubat depreminden sonra ortaya çıkan yeni bilimsel tespitler karşısında bu konuda çok daha kapsamlı bir çalışma yapılması gerektiğinin ortaya çıktığı, çünkü yaşanılan felaketin depremin sadece fayın kırıldığı alanı değil, fayın mekanizmasına göre çok daha geniş bir alanda yıkıcı etkiler yaratabileceğinşn görüldüğü, 6 Şubat depreminden sonra diri fay hattının yenilendiği, Bu nedenle özel bir proje olan deniz kenarında ve denizde yapılacak ve dolayısıyla zemin yönünden ciddi sıkıntılar içeren dava konusu projedeki çalışmaların 6 Şubat depreminden sonra yenilenen diri fay haritasına göre yapılması gerekirken yapılmadığı, Bu nedenle jeolojik değerlendirmelerinin yeniden bu diri fay haritasına göre yeniden yapılması ve değerlendirilmesi gerektiği.
Deniz tabanı ve karada oluşacak şekilde zemin büyütme ve ivme değerlerinin daha detaylı Sismik çalışmalarla incelenmesi ve raporda bahsedilen parametrelerin ortaya konması gerektiği.
“JEOLOJİK VE JEOTEKNİK ETÜT RAPORU, UYGUN BİR ŞEKİLDE YENİDEN HAZIRLANIP ONAYLANMALI”
Sonuç olarak dava konusu alanın tamamen özel bir proje alanı olması, zemin yapısının gevşek kumlu, killi, çakıllı ve dolgu malzemeden oluşması sebebiyle hem deniz kenarı, hem de deniz içinde detaylı bir çalışma yapılması ve oluşabilecek risklerin ortaya çıkarılması sonucunda planlamaya gidilmesi gerektiğinden ÇED raporu ekinde yer alan Jeolojik ve Jeoteknik Etüt Raporunun ilgili genelgeye uygun bir şekilde yeniden hazırlanıp onaylanmasından sonra ÇED raporunun düzenlenmesi gerekirken bunun yapılmamış olduğu belirtildi.
“DEPREMSELLİK ARTTI, ALANIN DAHA DETAYLI SİSMİK ÇALIŞMALARLA İNCELENMESİ GEREKİYOR”
Ayrıca ÇED raporunda depremsellikle ilgili detaylı bir çalışma yapılmamış olduğu son yaşanılan 6 Şubat depremlerinden sonra değişen aktif haritası ve buna bağlı sismik parametrelerde değişkenlikler olduğunun görüldüğü.
Dava konusu alanın deniz tabanı ve karada olacak şekilde zemin büyüme ve ivme değerlerinin daha detaylı sismik çalışmalarla incelenmesi ve bahsedilen parametrelerin ortaya konması gerektiği ortaya kondu. Bunlar yapılmadığı nedenle jeolojik açıdan/ depremsellik açısından projenin yetersiz olduğu rapor edilmiştir” denildi.