Mevsim normallerinin üzerinde seyreden bunaltıcı sıcaklar her geçen gün etkisini daha fazla hissettiriyor. Yaşanan sıcaklık artışının nedenlerinin başında ise çarpık kentleşme ve yeşil alanların talan edilmesine bağlı olarak hava sirkülasyonlarının engellenmesi geliyor.

SONER AYDIN

Mersin’de son yıllarda artan bilinçsiz kentleşme, doğal yaşam alanlarının, ormanlık bölgelerin ve su yataklarının kullanıma açılıp betonlaştırılması rüzgar esintilerinin yok olmasına neden oldu!
Sıcaklık değerlerinin mevsim normalleri üzerinde seyretmesinin nedenlerini ve çözüm yollarını gazetemize anlatan TMMOB Şehir Plancıları Odası Mersin İl Temsilcisi Yaser Gündüz, sıcakların bu kadar yoğun hissedilmesinin başında şehrin doğaya uygun büyümemesinin geldiğini söyledi.  

“İKLİM AFETİ YAŞANIYOR”
Öncelikle konunun mikro ölçekte ele alınamayacağını, küresel ısınmaya bağlı bir sorun olduğunu kaydeden Gündüz, “Bunun sebepleri ortada. Karbondioksit emisyonlarının artmış olması, ciddi orman yangılarının yaşanması, karbondioksit yutak alanlarının azalması, kentsel alanlar da dahil karbondioksit emisyonlarını yutacak olan yeşil vahaların, vadi tabanlarının yapılaşma ile yok edilmesi yaşadığımız iklim değişikliklerinin bir nedeni. Bu sadece ısı artışları ile karşımıza çıkmıyor. Kentlerimiz hiç yaşamadığı mevsimsel doğa olaylarını da yaşıyor. İstanbul’da çıkan hortum, Karadeniz’de yaşanan depremler, Mart-Haziran aylarında geçen kurak dönemler bunun örneği. Bazen kısa sürekli şiddetli yağışlar farklı afetlere yol açabiliyor. Sıcaklık artışlarına da bir nevi iklim afeti diyebiliriz” ifadelerini kullandı.

“ŞEHİR KOMPAKT BÜYÜMELİ”    
Ancak Mersin’de ciddi bir plan ve etaplama çalışmasının yapılmadığını da dile getiren Gündüz, “Sıcaklıktan daha fazla etkilenmemek için rüzgar esintilerine ihtiyaç var. Bunun için doğal yapının muhafaza edilmesi, yeşil alan çeşitliliğinin arttırılması lazım. Şehrin kompakt büyümesi lazım. Şehir büyürken ciddi etaplama çalışmasının yapılması lazım. Ancak kent olarak ciddi bir stratejiden yoksunuz. Plansız büyüme kente hâkim rüzgârların önünün kesilmesine ve bu da ısı adalarının oluşmasına neden oluyor” dedi.

“HAVA SİRKÜLASYONUNUN SAĞLAMASI LAZIM”
Mersin’in Türkiye coğrafyasının en sıcak bölgelerinden birisi olduğunu ve bununla birlikte sıcaklık artışında nemin de ciddi bir faktör olduğunu kaydeden Gündüz, yeşil alanların daha fazla korunması gerektiğinin altını çizerek, “Özellikle kuzey-güney doğrultusundaki vadi tabanlarının mutlaka yeşil alan olarak değerlendirilmesi lazım. Bunların bir akciğer olarak görev yapması, hava sirkülasyonunu sağlaması gerekir. Denizden dağa, dağdan denize olan esinti hareketlerini engelleyecek yapılaşmanın önüne geçmeli. Ancak bu vadiler yer yer yollarla kesilmiş durumda veya yer yer yapılaşma tehdidi altında. Ama bu, günümüz sorunu değil. Uzun vadeli sorunlar bunlar” diye konuştu.  

“EKOLOJİK ORTAMLAR TEHDİT ALTINDA”
Kentte mülkiyet odaklı bir büyüme olduğu için hem alt yapı maliyetlerinin çok yüksek, hem de korunması gereken doğal yapıların, ekolojik ortamların tehdit altında olduğunu dile getiren Gündüz, “Yani bizim yaşadığımız kentlerde bu küresel ısınmanın etkilerini azaltmanın temel önlemi olabildiğince kentin içersindeki yeşil varlıklara sahip çıkmak, ekolojik dengeyi bozmayıp olabildiğince doğal tabiat varlıkları yaratmamız gerekiyor. Bütün kent yönetimlerinin, merkezi politikaların, yerel politikaların değişmesi lazım. Öncelikle enerji üretimi ve tüketimindeki tercihlerimizin değişmesi gerek. Daha yenilenebilir enerji yani fosil yakıtlar kullanılan enerji türlerinden öte rüzgar gibi, güneş enerjisi gibi fosil yakıtları kullanmadığımız enerji üretim ve tüketim teknolojilerinin geliştirilmesi gerekir” diye belirtti.