Mersin’den; ‘Suriye’de insan hakları ihlal ediliyor’ tepkisi


 

Mersin’de kiliseler, cemevleri, başta olmak üzere çeşitli sivil toplum örgütleri ve sendikaların katılımıyla Suriye’de HTŞ’nin Alevilere yönelik insanlık suçu niteliğindeki uygulamalarına tepki gösterilerek “Suriye’de insan hakları ihlal ediliyor” başlıklı bir basın açıklaması yapıldı.

HEDİYE EROĞLU

 

Mersin’de Kilikya Nehir Sosyal Dayanışma ve Kültür Derneği’nde, Mersin Emek ve Demokrasi Platformu’nun desteğiyle Suriye için bir araya gelindi. Suriye’deki insan hakkı ihlallerine dikkat çekilen etkinliğe; Alevi Bektaşi Federasyonu Mersin Başkanlığı, Mersin Cem Evi Başkanlığı, Toroslar Cem Evi Başkanlığı, Mezitli Cem Evi Başkanlığı, Mersin Ortodoks Kilisesi, Adana Alevi Platformu, Adana Akad Derneği, Mersin Hataylılar Derneği, Mersin Arap Alevi Kültür Derneği, Mersin Sivil İnisiyatifi, Türkiye Emekliler Derneği Mersin Şubesi de destek verdi.

 

“HİÇ KİMSE DUYMAK İSTEMEYEN KADAR SAĞIR VE GÖRMEK İSTEMEYEN KADAR KÖR OLAMAZ”

Kilikya Nehir Derneği’nde yapılan basın açıklamasını okuyan Dernek Genel Başkanı Ahmet Özuğurlu, aslında söyleyeceklerinin tüm ilgililer tarafından bilindiğini belirterek, “Ancak şu bir gerçektir ki, hiç kimse duymak istemeyen kadar sağır ve görmek istemeyen kadar kör olamaz. Ancak şu da bilinmelidir ki, bizler ta ki bu konuda gerçekçi adımlar atılana kadar bu zulmü dile getirmekten vazgeçmeyeceğiz ve insanlık adına umudumuzu yitirmeden mücadele vermekten asla vazgeçmeyeceğiz. Bunu buradan tüm dünyaya ilan ediyoruz” dedi.

 

“ALEVİLERİN YAŞADIĞI BÖLGELERDE TUTUKLAMALARLA ADETA BÖLGE ERKEK NÜFUSTAN ARINDIRILMAKTA”

8 Aralık 2024 tarihinde HTŞ’nin Suriye’deki yönetimi devirdiğini ve iktidarı ele geçirdiğini anımsatan Özuğurlu, “Ancak hiçbir direnişle karşılaşılmamasına rağmen bu tarihten itibaren Suriye’de başta yaşam hakkı olmak üzere insan hakları ihlalleri gerçekleşmeye başlamış ve gün geçtikçe de artmaktadır. Şikayetler HTŞ tarafından geçiştirilmektedir. Dolayısıyla HTŞ’nin sözde barışçıl açıklamaları samimiyetten uzaktır ve bir anlam ifade etmemektedir.

İnsanlar sebepsizce evlerinden alınıp tutuklanmaktadır ve akıbetleri bilinmemektedir.

Özellikle son birkaç gündür Alevilerin yaşadığı sahil bölgesinde yapılan tutuklamalarla adeta bölge erkek nüfustan arındırılmaktadır. Kadınlar ve genç kızlar evlerinden hatta durdurulan toplu taşıma araçlarından alınmakta ve akıbetleri bilinmemektedir. Bilim insanları ve toplumun değerleri olan bazı insanlar tutuklanıp infaz edilmekte veya suikast sonucu katledilmektedir. Özellikle kırsal bölgelerde insanlar sebepsiz yere katledilmekte ve insanlar yaşadıkları bölgeyi terk etmeye zorlanmaktadır. Kutsal mekanlara saldırılar yapılmakta, böylece özellikle Alevi halk tahrik edilerek katliamlara sebep yaratılmaya çalışılmaktadır.

İnsanlar inançları dolayısıyla aşağılanmakta ve bu da teşhir edilmektedir. Devlet memuru olan Aleviler sebepsiz olarak işten çıkarılmakta, emekli maaşı, şehit maaşı gibi maaşlar ödenmemekte, çiftçiler topraklarını işleyememekte, bu da onları açlıkla karşı karşıya bırakmaktadır. 

Aleviler ve diğer bazı halklar, kuruluşunda büyük emek sarf ettikleri vatanlarında üvey evlat durumuna getirilmeye, asli unsuru oldukları vatanlarında azınlık durumuna düşürülmeye çalışılmaktadır.

Zikrettiğimiz ve zikretmediğimiz daha pek çok olay sadece sosyal medyada yer almamakta ulusal ve uluslararası insan hakları kuruluşları tarafından da rapor edilmektedir.

 

“ OLAYLARIN MÜNFERİT GÖSTERİLMESİ İÇİN YOĞUN BİR ÇABA VARDIR. BU İSE İNSANLIK SUÇUDUR”

Aslında her şey herkes tarafından bilinmektedir. Olayların münferit gösterilmesi için yoğun bir çaba vardır. Bu ise insanlık suçudur. Çünkü olaylar katledilen kişi sayısına göre değerlendirilemez, çünkü her bir can kendi başına büyük bir değerdir.

Ayrıca bu olaylar Suriye’nin ve bölge ülkelerinin gelecekte karşılaşacağı tehlikelerin habercisidir. Çünkü bu olayları gerçekleştiren kişilerin zihniyeti ve özellikle Alevilere bakış açıları bellidir.

Özetle, fiziksel, ekonomik, siyasal ve inançsal baskılar her gün biraz daha artmakta ve Suriye’yi ve bölgeyi büyük bir kaos ortamına sürüklemektedir. Bugün Suriye’de yaşayan halklar korku ve endişe içerisinde yaşamakta, geleceklerini belirsiz olarak görmektedir. Bu ise bir insanın kendi vatanında başına gelebilecek en kötü şeylerden biridir.

Her ne kadar Suriye’de yaşayan tüm halklar baskı altında olsa da özellikle Alevilerin katlinin vacip olduğuna dair kullanılan söylemler Alevilerin durumunu daha da özel kılmaktadır.

Tüm bunlara rağmen Aleviler, şu ana kadar bu tahriklere kapılmamış, sadece uğradıkları haksızlıkları dile getirmek amacıyla zararsız protestolar yapmışlardır.  Ancak durum onlar açısından her gün biraz daha zorlaşmaktadır.

Şunu net olarak vurgulamalıyız: Suriye’de meydana gelen olaylardan ve mevcut yönetimin ülkeyi yönetememesinden sadece Aleviler değil, Hıristiyanlar, Kürtler, Ezidiler, Dürziler ve laik Sünniler de mustariptir. Yani aslında durumdan ülkenin ezici çoğunluğu şikayetçidir ve olumsuz etkilenmektedir.

 

“DEVLETİMİZDEN HTŞ’YE MÜDAHALE ETMESİNİ TALEP EDİYORUZ”

Şimdi bizler öncelikle devletimizden HTŞ’ye müdahale etmesini Türkiye’de yaşayan ve kayıtsız şartsız vatansever olan Alevilerin Suriye’deki akrabalarına yönelik zulmün durdurulması için somut adımlar atmasını ve bu zulmün önüne net bir şekilde geçmesini talep ediyoruz.

Ayrıca bizler, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi organlarına, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’ne, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri’ne ve hak ihlallerine ilişkin çalışma yürüten İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Uluslararası Af Örgütü başta olmak üzere tüm insan hakları örgütlerine çağrıda bulunuyoruz: Suriye’de yaşayan her bir bireyin hayatı, garanti altına alınmalıdır. Keyfi tutuklamalara son verilmelidir. Keyfi işten çıkarmalara son verilmeli, başka geliri olmayan vatandaşların açlığa mahkûm edilmelerinin önüne geçilmelidir. Suriye, bir an önce tüm halkların eşit haklara sahip olarak ortak, demokratik, laik bir yönetim şekline kavuşturulmalıdır. Suriye’de yaşayan tüm halkların inanç özgürlüğü garanti altına alınmalıdır. Suriye’de gerçekleşen insan hakları ihlallerinin bir an önce önüne geçilmelidir. Geçen her gün hatta her saat bir insanın daha canına mal olacaktır/olmaktadır. Ve bu ihlallere göz yummak doğrudan suça iştiraktir ve insan hakları örgütlerinin göstermelik olduğu anlamına gelecektir.

Bir kez daha belirtiyoruz ki olanlar karşısında sessiz kalmak suça iştirak etmektir” diye konuştu.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2025 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA