Haber Merkezi
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkan Başdanışmanı ve Mersin Turizm Platformu Başkanı Numan Olcar, “Türk Turizminin Geleceği: 2025 Öngörüleri ve Fırsatlar” ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Turizm Ekonomisi Haber Sitesi’ne konuşan Olcar, özel röportajda, 2025 yılı için Türk turizminin öngörülen gelişimi, sektördeki en büyük fırsatlar, dijitalleşmenin turizm üzerindeki etkileri ve TÜRSAB’ın bu alandaki projelerini ele aldı.
2025 YILI İÇİN TÜRK TURİZMİ OLDUKÇA UMUT VERİCİ
Olcar, Türk turizmi açısından 2025 yılı için öngörüleriniz nelerdir ve sektördeki en büyük fırsatları nerede görüyorsunuz?” sorusuna; “2025 yılı için Türk turizmi oldukça umut verici bir tablo sunuyor. Öncelikle, Türkiye’ye gelen turist sayısında yüzde 5-10 oranında bir artış bekleniyor. Özellikle Avrupa pazarında bu artışın gerçekleşmesi öngörülüyor. Bunun yanı sıra, iç turizmde de benzer bir artış bekleniyor; yerli turist sayısında da yüzde 5-10 civarında bir artış öngörmekteyim.
Erken rezervasyon oranlarının da yükselebileceğini düşünüyoruz. Katılımcıların yüzde 42’si, 2025 için bu oranın yüzde 5-10 arasında artacağını tahmin ediyor. Ancak, sektörün yüksek enflasyon ve maliyet artışları gibi zorluklarla karşılaşmaya devam edeceğini de belirtmek gerekiyor. Bu durum, rekabet gücünü zorlayabilir.
“ÇEŞİTLİLİĞİN ARTIRILMASI, TÜRKİYE’NİN PAZARDAKİ REKABET AVANTAJINI GÜÇLENDİREBİLİR”
Bununla birlikte, Türk turizminin en büyük fırsatlarından biri sürdürülebilirlik. Karbon nötr tesislerin ve enerji verimliliği yüksek yapılarının tercih edilmesi, çevre dostu bir imaj yaratacaktır. Ayrıca, sağlık turizmi, 3. yaş turizmi ve kültürel turizm gibi alanlarda çeşitliliğin artırılması, Türkiye’nin pazardaki rekabet avantajını güçlendirebilir.
Dijitalleşme de önemli bir fırsat sunuyor. Online satışların artması bekleniyor ve bu alanda yüzde 20 ve üzeri bir artış öngörenlerin oranı dikkat çekici. Son olarak, Rusya, Ukrayna ve çevre ülkelerden gelen turist sayısında da artış bekleniyor. Bu pazarların büyümesi, Türk turizmine önemli katkılar sağlayabilir.
Özetlemem gerekirse, Türk turizmi 2025 yılında büyüme ve yenilik yılı olarak değerlendirilebilir. Ancak bu büyümenin sürdürülebilir olabilmesi için sektöre destek sağlayacak politikaların geliştirilmesi büyük önem taşıyor” yanıtı verdi.
“DİJİTALLEŞME VE YAPAY ZEKA, TURİZM SEKTÖRÜNDE ÖNEMLİ BİR DÖNÜŞÜM YARATIYOR”
“Son dönemde dijitalleşmenin ve yapay zekanın turizm sektörüne etkileri nedir?” sorusunu da yanıtlayan Numan Olcar, şunları söyledi; “Dijitalleşme ve yapay zeka, turizm sektöründe önemli bir dönüşüm yaratıyor. Öncelikle, müşteri deneyimini iyileştiriyor. Yapay zeka tabanlı chatbotlar, 7/24 destek sunarak müşteri memnuniyetini artırıyor ve sıkça sorulan sorulara hızlı yanıtlar veriyor.
Ayrıca, dijital dönüşüm işletmelerin operasyonel verimliliğini artırmakta ve maliyetleri düşürmektedir. Veri analitiği sayesinde, işletmeler müşteri davranışlarını analiz ederek daha uygun hizmet ve kampanyalar sunabiliyor. Gerçek zamanlı veri kullanımı, işletmelere müşteri deneyimlerini gözlemleme imkanı tanıyor.
“GELİŞEN TEKNOLOJİYE AYAK UYDURAMAYANLAR REKABET PAZARINDA ZOR DURUMDA KALABİLİR”
Dijital pazarlama fırsatları da artmaktadır, işletmeler online platformlarda görünürlük kazanarak müşteri sadakatini güçlendirebilmektedir. Ancak, hızla gelişen teknolojiye ayak uyduramayanlar rekabet pazarında zor durumda kalabilir.
Dijitalleşme için gereken teknolojik altyapı yatırımları bazı işletmeler için zorlayıcı olabilir. Ayrıca, veri güvenliği ve siber güvenlik tehditleri de artmaktadır. Müşterilerin kişisel verilerinin korunması büyük bir sorumluluk haline geldiğinin de altını çizmek isterim”
“TÜRSAB, DİJİTALLEŞME ALANINDA ÖNEMLİ PROJELER VE GİRİŞİMLER GELİŞTİRMEKTE”
Olcar, teknoloji ve dijital pazarlama alanında TÜRSAB’ın geliştirdiği projeler veya girişimler olup olmadığını da şöyle yanıtladı, “Evet, TÜRSAB, dijitalleşme alanında önemli projeler ve girişimler geliştirmektedir. Bunlardan biri TÜRSAB ROTA Projesi. Bu proje, Türkiye’nin iç turizm dinamiklerini canlandırmayı hedefliyor. TÜRSAB ROTA, seyahat acentelerinin birbirleriyle iş birliği yapmasını kolaylaştırırken, tüketicilere de yeni turizm rotaları sunuyor. Acenteler, tek tıkla binlerce tur paketine ulaşabiliyor ve kendi ürünlerini bu platformda sergileyebiliyorlar. Aynı zamanda yerel turizmi destekleyerek bölge ekonomisine katkı sağlamayı amaçlıyor.
DİJİTALLEŞME YOL HARİTASI HAZIRLANIYOR
Bir diğer önemli girişim ise Dijitalleşme Yol Haritası. TÜRSAB, Türkiye Bilişim Vakfı ile iş birliği yaparak hazırlanan bu yol haritası ile seyahat acentalarının dijitalleşme süreçlerini hızlandırmayı hedefliyor. Bu proje, dijital trendleri takip etmeyi ve stratejileri buna göre belirlemeyi sağlamakta olup halen geliştirilme aşamasındadır.
Ayrıca, WhatsGO ile gerçekleştirilen iş birliği de dikkat çekici. Bu platform, tüm iş ve işlemlerin tek bir yerden yönetilmesine olanak tanıyor ve dijital dönüşüm sürecini destekliyor. Keza bu projenin de üzerinde geliştirmeye yönelik çalışmalar devam etmektrdir.
Birlik olarak bu projeler ile, Türk turizminin dijitalleşmesine katkıda bulunarak sektördeki rekabet gücünü artırmayı amaçlamaktayız. TÜRSAB’ın bu girişimleri ile, hem seyahat acenteleri hem de tüketiciler için önemli avantajlar sunmayı ve sektördeki dönüşümü hızlandırmasını ümit ediyoruz.”
“TÜRSAB, YEREL TURİZMİN GELİŞTİRİLMESİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KONULARINDA ÖNEMLİ STRATEJİLER GELİŞTİRMEKTE”
Yerel turizmin geliştirilmesi ve sürdürülebilirlik konusunda TÜRSAB’ın planladığı yeni stratejilerden de bahseden Numan Olcar, “TÜRSAB, yerel turizmin geliştirilmesi ve sürdürülebilirlik konularında önemli stratejiler geliştirmektedir. Bu bağlamda, “Turizm Yüzyılı” projesi ile Türkiye’nin turizm potansiyelini 12 aya yaymayı ve her bölgeyi kendi özellikleriyle tanıtmayı hedefliyoruz. TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya’nın da belirttiği gibi, bu proje ile yerel efsaneleri ve kültürel unsurları turizm ekonomisine entegre ederek, her bölgeyi ayrı bir destinasyon olarak ele alacağız.
“DESTİNASYON BAZLI TURİZM ÇALIŞTAYLARI DÜZENLENECEK”
Ayrıca, yerel halkın turizm faaliyetlerindeki rolünü artırmak amacıyla destinasyon bazlı turizm çalıştayları düzenleyeceğiz. Bu çalıştaylar, yerel düzeyde farkındalığı artırarak, toplulukların turizmden daha fazla fayda sağlamasını sağlayacak.
TÜRSAB’ın bir diğer önemli girişimi ise sürdürülebilir turizm alanında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile gerçekleştirdiği iş birliği. Bu kapsamda, sürdürülebilir iş modellerini benimsemek ve geliştirmek için eğitimler ve etkinlikler düzenleyeceğiz. Ayrıca, seyahat acentalarının sürdürülebilirlik kriterlerine uygun olarak sertifikalandırılması da planlarımız arasında yer almaktadır.
Yani, TÜRSAB olarak yerel turizmi güçlendirmek ve sürdürülebilirliği sağlamak için kapsamlı bir yaklaşım benimsiyoruz. Bu stratejilerle hem ekonomik kalkınmayı desteklemeyi hem de çevresel ve kültürel değerleri korumayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.
“ARTIK TURİSTLER, SEYAHATLERİNDE DAHA FAZLA GÜVENLİK VE HİJYEN ÖNLEMLERİ ARIYOR”
Pandemi sonrası değişen turist profili ve beklentileri doğrultusunda acentelerin kendilerini nasıl konumlandırması gerektiğine de değinen Numan Olcar, “Sizlerinde çok iyi bildiği gibi Pandemi sonrası dönemde turist profili ve beklentileri önemli ölçüde değişti. Artık turistler, seyahatlerinde daha fazla güvenlik ve hijyen önlemleri arıyor. Bu bağlamda, seyahat acentelerinin kendilerini yeniden konumlandırmaları gerekiyor.
Öncelikle, şeffaflık ve güvenilirlik sağlamak kritik bir öneme sahip. Acenteler, sundukları hizmetlerin güvenli olduğuna dair müşterilerine net bilgiler vermeli ve hijyen standartlarını vurgulamalıdır.
“KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ DENEYİMLER SUNMAK DA ÖNEMLİ BİR STRATEJİ”
Ayrıca, kişiselleştirilmiş deneyimler sunmak da önemli bir strateji. Turistler, daha önceki kalabalık tur paketlerinden ziyade, daha özel ve kişisel deneyimler arayışında. Bu nedenle, acentelerin esnek paketler sunarak müşterilerin ihtiyaçlarına yönelik çözümler geliştirmeleri gerekiyor.
Bunun yanı sıra, dijitalleşmenin artan rolü de göz ardı edilmemeli. Acenteler, dijital platformlar üzerinden daha fazla etkileşim kurarak, online rezervasyon sistemlerini güçlendirmeli ve sosyal medya gibi kanalları etkin kullanmalıdır. Müşteriler, seyahatlerini planlarken dijital kaynaklardan faydalanmayı tercih ediyor.
Son olarak, sürdürülebilir turizm anlayışını benimsemek de acentelerin konumlandırmasında önemli bir faktör. Turistler artık çevre dostu seçeneklere yöneliyor; bu nedenle acentelerin sürdürülebilirlik odaklı turlar sunması hem çevresel duyarlılığı artıracak hem de müşteri memnuniyetini sağlayacaktır” dedi.
“TÜRKİYE’NİN FARKLI DESTİNASYONLARINI DÜNYA GENELİNDE DAHA GÖRÜNÜR HALE GETİRMEYİ HEDEFLİYORUZ”
Türkiye’nin turizm potansiyelini artırmak için uluslararası iş birlikleri veya tanıtım kampanyalarında TÜRSAB’ın önceliklerine de değinen turizmci Numan Olcar, “TÜRSAB, Türkiye’nin turizm potansiyelini artırmak amacıyla uluslararası iş birliklerine büyük önem vermektedir. Öncelikle, uluslararası tanıtım kampanyaları ile Türkiye’nin farklı destinasyonlarını dünya genelinde daha görünür hale getirmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda, çeşitli ülkelerle yapılan iş birlikleri sayesinde, Türkiye’nin kültürel ve doğal zenginliklerini tanıtan etkinlikler düzenliyoruz. Örneğin, Muhtelif ülkelerin Turizm Otoritesi ile gerçekleştirdiğimiz tanıtım gezileri, Türkiye’nin turistik cazibesini artırmaya yönelik önemli çalışmalardan sadece biridir. Keza her hafta mutlaka bir yabancı delegasyon veya yabancı misyon temsilcilerinin genel merkezimizde ağırlanması bu işbirliklerinin tesisi ve pekişmesi yönünde çok önemlidir.
“TÜRSAB’IN BÖLÜNMESİNE YÖNELİK GİRİŞİMLER SAKINCALIDIR, SEKTÖRE ZARAR VEREBİLİR”
Ayrıca, sektör profesyonelleriyle iş birliği yapmak da önceliklerimiz arasında. Uluslararası turizm fuarlarına katılarak, diğer ülkelerin seyahat acentaları ile bağlantılar kuruyoruz. Bu tür etkinlikler, Türk turizminin uluslararası arenada rekabet gücünü artırmakta büyük rol oynuyor.
TÜRSAB olarak ayrıca, sürdürülebilir turizm anlayışını benimseyerek, çevre dostu projelere destek veriyoruz. Bu yaklaşım, hem yerel ekonomilere katkıda bulunmayı hem de Türkiye’nin doğal güzelliklerini korumayı amaçlıyor.
Ancak belirtmek gerekir ki, TÜRSAB’ın bölünmesine yönelik zaman zaman bazı çevrelerce dillendirilen girişimler sakıncalıdır, sektöre zarar verebilir. Unutulmamalıdır ki TURSAB sektörün lokomotifidir, Birlik içinde kalmak, güçlü bir temsil ve koordinasyon sağlamak açısından son derece önemlidir. Bu nedenle, sektörün bütün paydaşlarıyla birlikte hareket etmek ve ortak hedefler doğrultusunda ilerlemek kuşkusuz en doğru yaklaşımdır” şeklinde konuştu.