Mersin’de sendikacılığın önde gelen isimlerinden Yılmaz Bozkurt, “Bu ülkeye biz sahip çıkacağız” diyerek, OHAL’in sonlandırılması için çağrı yaptı.
Hediye Eroğlu
Emekçilere dönük her gün giderek artan topyekün saldırılara ve anti demokratik uygulamalara karşı mücadelenin en güçlü aracının birlikte örgütlenme olduğundan hareketle yıllardır meydanlarda ses yükselten sendikalar, darbe, OHAL ve hak ihlallerine karşı mücadelede kararlı.
Mersin Emek ve Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü ve Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Şube Başkanı Yılmaz Bozkurt, süreç ile ilgili gazetemize konuşarak, örgütlülük çağrısı yaptı.
78 MİLYONUN ÇOK ACİL DEMOKRASİYE İHTİYACI VAR!
Soru: Darbe girişimi ve sonrasında ülkede yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Y. BOZKURT: Biz Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu’na (KESK) bağlı örgütler, darbeden en çok çekenler olarak yaşananları tedirginlikle izledik.
Darbede ilk gözaltına alınanlar sendika başkanları, devrimciler, sosyalistler, muhaliflerdir. Ama darbenin olmamasına sevindik. Çünkü 78 milyon insanın çok acil demokrasiye ihtiyacı var. Ama sokakta şeriatçıların, cihatçıların yaptığı gibi değil, herkesin görüşlerini çok rahat ifade edebildiği, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, yaşam hakkı sunan bir demokrasiye ihtiyacımız var.
Yaşam hakkı her şeyin üzerinde gelmelidir. Çünkü yaşam hakkı olmadığı zaman hiçbir şeyin anlamı yoktur. Yaşamamız lazım. İnsanları yaşatmamız lazım. İşte biz de öyle bir örgütün üyesiyiz ve yöneticisiyiz.
OHAL’DAN YARARLANILMAMALI!
Darbe girişimi keşke yaşanmasaydı. Ancak iktidar bu süreçten yararlanarak 3 ay süre ile OHAL ilan etti. OHAL maddelerine tek tek baktığımız zaman direk yaşamı etkileyen konuşmanızdan, yemeğinizden, içmenize, giyinmenize, yürümenize her şeyinize müdahale edebilecek bir sistem olduğu görülmektedir.
Şuanda sosyal yaşam bakımından OHAL süreci yaşanmıyor. Ancak örneğin sabah yürüyüş yaparken üzerinizde kimlik yoksa 30 gün gözaltında tutulabilirsiniz. Onun için de uyarılar yapılıyor. Darbe ve OHAL 78 milyon için ciddi bir sıkıntıdır. Bunu biz kabul etmiyoruz. Bu OHAL yasasının bir an önce geri çekilmesi lazım. OHAL’le birlikte kanun hükmündeki kararnamelerle her türlü yasa çıkarılabilir. Örneğin; özellikle kıdem tazminatının veya kamu çalışanlarının iş güvencesinin ortadan kaldırılması söz konusu olabilir. Çünkü zaten bunlar hep tartışılan konulardı. Umuyorum ki AKP iktidarı akıllı selim davranır ve bu tür şeylere girişmez. Çünkü bunlara girişilirse söyledikleri hiçbir şeyin anlamı kalmaz. Ne demokrasiden ne özgürlüklerden yana olmadıkları ortaya çıkar.
CADI AVINA DÖNÜŞMESİN
Soru: Kamu çalışanlarına yönelik operasyonlar devama ediyor. Yaşın yanında kuru da mı yanıyor?
Y. BOZKURT: Darbeyle bağlantılı olan kamu görevlileri tespit edilsin ve hukuksal anlamda yargılansın. Ancak kamuda şuanda 49-50 bine yakın insan hiçbir sorgulama süreci yaşanmadan işten çıkarıldı. Şunu sormak lazım; 15 Temmuz’da darbe girişimi olmuş ama daha 16’sı sabahı, birçok hakim ve savcı, kamu çalışanı açığa alınıyor. Bu da akıllarda soru işareti bırakıyor. Darbe girişiminden ve siyasetten yararlanarak insanlara cadı avını yaşatmasınlar. Biz Diyarbakır’da yaşadık SES olarak. Diyarbakır’da 98 tane kamu çalışanı açığa alındı. 82’si bizim üyemizdi. Sendikamız bakanlıkla yazışma yaparak süreç durduruldu.
Bütün kamu çalışanlarına sesleniyorum; emeğiyle geçinen insanların görevden atılması hatta özel dershanelerde ve okullarda çalışan öğretmenlerin lisanslarının iptal edilmesini, sendikaların kapatılmasını doğru bulmuyoruz. Sendikal çalışmaların, örgütlenmenin ve ifade özgürlüğünün olmasını istiyoruz.
“HUKUK BİR GÜN HERKESE LAZIM!”
Soru: En çok ihtiyacımız olan şey demokrasi ancak bunu nasıl sağlayacağız?
Y: BOZKURT: Bu ülkenin yasaları ve hukuku var. Az da olsa, kısıtlı da olsa, beğenmesek de herkesin hukuka ihtiyacı var. Bu ülkeyi yöneten AKP iktidarının da hukuka ihtiyacı var. Yeri geliyor hukuka sığınmak zorunda kalıyorsun. Çünkü hukuksuz yaşam olmaz. Gözaltına alınan insanların kesinlikle işkence yapılmamasını istiyoruz. Onların da insani hakları var. Siz oraya esir almıyorsunuz. Herkesin yararlandığı şekilde onların da yararlanması lazım.
Bu süreçte CHP’nin çağrısıyla yapılan mitingi çok önemsiyoruz. KESK ve Mersin’deki çoğu örgüt bu mitinge katıldı. Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun yayınladığı maddeler değerlidir.
“KARŞILIKLI EMPATİ KURMALIYIZ”
Eşit, özgürlükçü ve demokratik ülke olmamız için çağrılar yapmamız lazım. Bizim özgürlüğe ihtiyacımız var. Biz birbirimizi ihbar eden, birbirimizi sorgulayan, birbirimize yan bakan, sokakta giderken korktuğumuz değil; ne zaman bombanın patlayacağını hissetmediğimiz çok rahat bir yaşamdan yanayız. Herkes birbirine saygı göstermeli. Yani demokrasi temel hak ve özgürlüklerin hayata geçtiği bir şeydir. Siz kendinizi ifade edeceksiniz ama bu karşılıklı olacak. Karşılıklı empati kurmamız lazım. Bu darbede Kürt’ü, Türk’ü, Arap’ı, Çerkez’i, Ermeni’si, Alevi’si, Sünni’si bu darbeye karşı ortak tavır gösterdi. Ama Cumhurbaşkanı AKP, CHP ve MHP’yle toplantı yaptı. 3. parti olan HDP’yi çağırmadı. İşte bu doğru bir yaklaşım değil. Seçim olmuş ve halkın iradesi ortada. 6 milyon oy alan bir partiyi çağırmamak kabul edilemez. Birilerini ötekileştirerek, kenarda tutarak bir yere varamayız.
Örneğin Emek ve Demokrasi Platformu’nun bünyesinde birçok farklı örgüt var, hepsi farklı düşünüyor ancak bir araya geldiğimiz de ortak noktada buluştuğumuz değerlerimiz var.
SAVAŞA KARŞI BARIŞ, DARBEYE KARŞI DEMOKRASİ
Soru: Gelinen noktada normalleşme mümkün olacak mı?
Y. BOZKURT: Tüm bunları yapabilmemiz için de OHAL’i kaldırmalı, normalleşmeye zemin hazırlamalıyız. OHAL ile birlikte meclisin devre dışı bırakılması demokrasiyi sekteye uğratır. Kamu çalışanlarının yeniden örgütlenmesi lazım. 2002’de 20 üyesi olan Memur-Sen’in bugün 900 bine yakın üyesi var. Nasıl olduğu ortada. Savaşa karşı barış; darbeye karşı demokrasinin yanındayız. İnsanca ve kardeşçe, özgür ve eşit bir yaşam istiyoruz. Bu ülkede herkes eşit olsun. Taşeron çalışma kaldırılsın, herkes kadrolu olsun. İnsanlara insanca yaşayacak ücret verilsin. Eğitim ve sağlık ücretsiz olsun.
“BU ÜLKEYE BİZ SAHİP ÇIKACAĞIZ”
Soru: Son olarak neler söylemek istersiniz?
Y. BOZKURT: Mücadelede kararlıyız. Elimizden geldiği kadar halkı aydınlatmaya, demokrasinin nasıl bir şey olduğunu anlatmaya devam edeceğiz. Demokrasi mitingleri yapmak lazım. Biz de bu kapsamda Mersin’de sanatçıların yer aldığı bir demokrasi mitingi yapmayı düşünüyoruz. Gün birlikte davranma günüdür. Bugün gerçek demokrasiye sahip çıkma günüdür. Bu ülke 78 milyonundur. Hepimiz bu ülkenin yurttaşlarıyız. Bu ülkeye biz sahip çıkacağız. Bu ülkeye bir saldırı olursa en başta sendikalar gider. Bizim arkadaşlarımız hiçbir çıkar gözetmeden insanlık için Filistin’de İsrail’e karşı mücadele etmişlerdir. Biz darbeye ve diktatörlüğe karşı demokrasiden yanayız. Yalnız demokrasi herkesin eşit ve özgür olduğu bir kavramdır. Gerçek laiklik olsaydı bu darbe olmazdı. Laik bir düzende eğitimden sağlığa her şey ona göre dizayn edilirdi. Laiklik yalnızca din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması değildir. Bu toplumsal yaşamın da örgütlenmesidir. Bu ülkeye sahip çıkalım. Bu ülke ne şeriatı, ne darbeyi, ne diktatörlüğü kabul eder. 78 milyon yan yana gelelim, empati kuralım. Farklılıklarımızı bir kenara bırakıp, ortak yanlarımızı ortaya çıkaralım.