HEDİYE EROĞLU
Mersin Kadın Platformu, İran’da Mahsa Jina Amini’nin 16 Eylül 2022’de ahlak polisi tarafından öldürülmesinin yıldönümünde sokağa indi.
Yenişehir ilçesindeki Pozcu semtinde bir mağaza önünde buluşan kadınlar, “İran’dan Türkiye’ye erkek – devlet şiddetine karşı isyanımız sürüyor” pankartı açtı. “Yaşasın kadın dayanışması” dövizleri taşıyan kadınlar, bir de basın açıklaması yaparak taleplerine dikkat çekti.
“KADIN CİNAYETLERİ BİREYSEL DEĞİL, POLİTİKTİR”
Platform adına “Mahsa Amini’den bugüne: kadın cinayetleri, idamlar, savaş ve erkek-devlet şiddeti” başlıklı basın açıklamasını okuyan Helin Onuk, 22 yaşındaki Mahsa (Jina) Amini’nin, 16 Eylül 2022’de İran’da “ahlak polisi” tarafından gözaltına alındığını ve işkence sonucu yaşamını yitirdiğini anımsattı. “Onun ölümü yalnızca bir kadının yaşamının gaspı değildir” diyen Onuk, “Kadınların bedenleri ve özgürlükleri üzerinde kurulan erkek-devlet şiddetinin ölümcül sonucudur. Mahsa’nın ardından yükselen “Kadın, Yaşam, Özgürlük – Jin, Jiyan, Azadî” haykırışı bize bir kez daha göstermiştir: Kadın cinayetleri bireysel değil, politiktir.
“KADIN AKTİVİSTLER İDAMLA YARGILANMAKTA”
İran’da kadınlar yalnızca zorunlu kıyafet dayatmalarıyla değil, aynı zamanda idamlarla susturulmaktadır. Protestolara katıldıkları, özgürlük talep ettikleri için darağaçlarında infaz edilen kadınların hikâyeleri, devlet eliyle işlenen kadın cinayetlerinin nasıl meşrulaştırıldığını gözler önüne sermektedir. Bugün kadın aktivistler Pexşan Azizi, Werişa Muradi ve Şerife Muhammedi idamla yargılanmaktadır. Bu, erkek şiddeti ile devlet şiddetinin iç içe geçtiğinin en açık kanıtıdır.
“KADINLARI HEDEF ALAN SELEFİ ÇETELERİN ZİHNİYETİYLE AYNI”
Biz biliyoruz ki; Jina’yı katleden zihniyet, Afganistan’da kadınlara burka dayatan, Irak’ta çocuk istismarını yasalarla meşrulaştırmaya çalışan, Suriye’de Alevi ve Dürzi kadınları hedef alan selefi çetelerin zihniyetiyle aynıdır. Ortadoğu’da emperyal güçlerin yürüttüğü savaş politikaları da erkek egemen rejimleri güçlendirmekte, kadınların yaşamını hedef haline getirmektedir” diye konuştu.
“KADININ ÖZGÜRCE GİYİNME HAKKI KRİMİNALİZE EDİLİYOR, AHLAK BAHANESİYLE KAMUSAL YAŞAMDAN DIŞLANIYOR”
Türkiye’de de tablonun farklı olmadığını söyleyen Helin Onuk, kadın cinayetlerinin her geçen gün arttığını, faillerin korunduğunu, erkeklerin cezaları indirilirken ve kadınların yaşam hakkının yok sayıldığını kaydetti. “Diyanet’in kadınların giyimine dair fetvaları, konser yasakları, sanatçıların sahne kıyafetleri nedeniyle hedef alınması; kadınların yalnızca evde değil, sokakta ve sahnede de baskı altına alınmak istendiğini göstermektedir” diyen Onuk, kadınların özgürce giyinme hakkının kriminalize edildiğini, “ahlak” bahanesiyle kamusal yaşamdan dışlanmaları hedeflendiğini savundu.
“ERKEK ŞİDDETİ İLE SAVAŞIN YIKIMI AYNI KAYNAKTAN BESLENMEKTE”
Kadınlara yönelik şiddet, yalnızca erkek-devlet politikalarıyla değil, aynı zamanda savaşın yarattığı tahribatla da derinleşmektedir. Savaşlar en çok kadınların, çocukların ve yoksulların hayatını karartmakta; evlerimizi, sokaklarımızı ve kentlerimizi güvensiz hale getirmektedir. Erkek şiddeti ile savaşın yıkımı aynı kaynaktan beslenmektedir: eşitsizlik, iktidar ve tahakküm. Bizler, Mahsa Amini’nin anısına, darağaçlarında infaz edilen kadınların, Türkiye’de katledilen kadınların ve savaşın gölgesinde yaşam mücadelesi veren tüm halkların onuruna sahip çıkıyoruz. İsyanımızla, yasımızla ve barış talebimizle sokaktayız!
KADINLARIN TALEPLERİ NET
Taleplerimiz nettir: İran’da kadınların idamlarına ve zorunlu kıyafet yasalarına son verilsin! Pexşan Azizi, Werişa Muradi, Şerife Muhammedi ve idam tehdidi altındaki tüm kadınlar serbest bırakılsın! Türkiye’de kadın cinayetleri ve şüpheli ölümler gizlenmesin, failler cezasız kalmasın! Kadınların kıyafetleri siyasetin, yargının ve dini kurumların denetim alanı olmaktan çıkarılsın! Sanatçılar kıyafetleri yüzünden hedef alınmasın, ifade ve sanat özgürlüğü güvence altına alınsın! İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe girsin, 6284 sayılı yasa etkin şekilde uygulansın! Savaş politikaları son bulsun, barış kadınların sözüyle ve mücadelesiyle inşa edilsin!
Mahsa Amini’nin adıyla, darağaçlarında infaz edilen kadınların, Türkiye’de öldürülen ve kaybolan binlerce kadının sesiyle haykırıyoruz: Kadın, Yaşam, Özgürlük – Jin, Jiyan, Azadî! Kadın cinayetleri, idamlar, savaş ve kıyafet yasakları politiktir! Biz kadınlar susmayacağız, mücadeleyi büyüteceğiz!” dedi.