Mersin’in merkez ilçe Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı Yüksel Mutlu, özellikle son yıllarda giderek artan Türkiye’deki kadına yönelik şiddet, nedenleri ve çözüm önerilerini İHA muhabirine değerlendirdi. Kadına yönelik şiddetin son dönemlerde pik yaptığına dikkat çeken Mutlu, tüm dünyanın sorunu olan kadına şiddetin aslında hükümetlerin kadın düşmanı politikaları, muhafazakarlaşma ve milliyetçileşmeyle ilgili olduğunu söyledi. Dünyadaki diğer ülkelere de bakıldığında savaşın, militarizmin yükseldiği dönemlerde kadın ve çocuğa yönelik şiddette artış olduğunu dile getiren Mutlu, “Bu arttığında da erkek şiddeti sınır tanımıyor. Örneğin, kadını intihara sürükleme, katletme gibi” ifadelerini kullandı.
“ERKEK POLİTİKALARI KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ DESTEKLİYOR”
Kadına şiddet uygulayan erkeklerin yargıda iyi hal indiriminden yararlandırılmalarının diğer erkeklere örnek olduğunu dile getiren Mutlu, erkeğin bu örnekleri gördüğünde kendisine bir şey olmayacağını ve ‘nasıl olsa kısa bir süre yatıp çıkarım’ düşüncesine kapıldığını vurguladı. Bu noktada erkek politikalarının çok önemli olduğunu ifade eden Mutlu, “Erkek politikaları aslında erkeğin kadına yönelik şiddetini destekliyor. Meselemiz bu. Bir kere caydırıcı bir ceza yöntemi yok şu an. Diyelim olsa da yargı mensuplarının kadına yönelik şiddet konusunda yetiştirilmeleri gerekiyor. Eğitim almalılar. Erkeklerin kadınlara uyguladığı şiddet, diğer erkeklere de örnek oluyor. Oysa ağırlaştırılmış bir ceza alsa bu olasılığı olan erkekler biraz düşünür, durur yani, ağır ceza alacağı için. Örnek şu; ‘ben öldürürüm, 2-3 gün ya da 2-3 yıl sonra çıkarım. Çünkü örnek bunu gösteriyor. Ağırlaştırılmış bir ceza yok. Özgecan Aslan davası bir örnekti, bir modeldi ama ne oldu, bir tane davada somutlaştı bu. Diğer davalarda olmuyor bu çok fazla. Onun için yargı mensupları kadına yönelik şiddetle her türlü mücadele konusunda eğitilmeliler” diye konuştu.
“KADIN VE ÇOCUĞA YÖNELİK ŞİDDET ADETA SIRADANLAŞTI VE BUNUN BİR KARŞILIĞI YOK”
Akdeniz Belediyesi’ne bağlı İŞTAR’ın, kadınlara yönelik yaptığı çalışmalarda, kapısını çaldıkları evdeki kadının konuşmadığını, ketum davrandığını belirten Mutlu, “Bu çok zor bir mesele. Kadın bir kerede güven duymuyor, hemen size açmıyor sorununu. Çünkü kadınlar ketumdur. Kocasından yediği dayağı bir kere de size yarım saat içerisinde anlatamıyor. Onun belli bir güven sağlaması lazım, uzun sohbet etmeniz lazım, destek olmanız lazım. O yüzden de bizim açtığımız Mahalle Evleri buna iyi bir alternatif. Oraya geldiğinde diğer kadınların da sorunları olduğunu, onların da şiddet yaşadığını görüyor. Şiddet çünkü biçim biçim, şiddete uğramayan kadın yok memlekette” şeklinde konuştu.
Kadına yönelik şiddetin en önemli nedeninin yoksulluk olduğunun altını çizen Mutlu, şöyle devam etti: “İkincisi eğitimsizlik, üçüncüsü de erkek politikaları, yani hükümetlerin politikaları. Özellikle ülkemizde kadın ve çocuğa yönelik şiddet adeta sıradanlaştı ve bunun bir karşılığı yok.”
“EN TEMEL KONU, KADININ EKONOMİK ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAĞLAMAK”
“Kadın bedeni tehlike altında” diyen Mutlu, kadınların her daim taciz, tecavüz, dayak, öldürme gibi tehlikelere açık yaşadığını ve bu tehlikelerin sokakta giderek arttığını vurguladı. Kadına şiddetin hayatın her alanında kendini gösterdiğini kaydeden Mutlu, bu nedenle belediye olarak sürekli bilinçlendirme, bilgilendirme çalışmaları yürüttüklerini söyledi. Ancak, en temel konunun, kadının ekonomik özgürlüğünü sağlamak olduğuna işaret eden Mutlu, şunları söyledi: “Kadının özgüveni için, kendi parasını cebine koyabileceği, özgüven duyabileceği bir çalışma yapmak. Bu çok kolay bir şey değil. Bu sadece bir belediyenin yapabileceği bir iş de değil. Bu, hükümetin, devletin eşitlikçi politikalarıyla mümkün. Ama ne yazık ki, biz bunları yapamıyoruz. Şu an başka bir kaos ortamının içindeyiz. Bu kaosun içerisinde kadınlar daha çok şiddete uğruyor.”
“OKULLARDA CİNSİYET EĞİTİMİ VERİLMELİ”
Öte yandan, kız ve erkek çocuklarının ilkokuldan itibaren şiddete karşı yetiştirilmeleri ve şiddete karşı toplumsal cinsiyet eğitimi verilmesi gerektiğini kaydeden Mutlu, “İlkokulda siz aileden başlayarak, ‘sen erkeksin, bu kızı dövebilirsin’ ile büyütürseniz, büyüdüğünde de katil oluyor, karısını öldürüyor, sevgilisini öldürüyor. Ailelerin demokratikleştirilmesi önemli. Kadının da bir hak ve hukukun olduğu, erkekle eşit olduğu, dindarsa Allah önünde, değilse devlet önünde, hangisine inanıyorsa ama kadının da bir insan olduğunu unutmadan yapmalı” dedi.
“İMZALAR ATILIYOR AMA GEREKLERİ YERİNE GETİRİLMİYOR”
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kadın-erkek eşitliğini esas aldığına vurgu yapan Mutlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Ama baktığınızda sanki o evrensel beyannamede hiç kadının adı yok gibi görünüyor. 1948 yılında BM bunu hazırlarken 2. Dünya Savaşı’ndan çıkmıştı ve dünya bir kaos içerisindeydi ama sonra o evrensel beyannameyi Avrupa, çeşitli sözleşmeler, Viyana Sözleşmesi ile kadın hakları sözleşmesiyle destekledi, dedi ki, ‘Evet ben bunları yazdım ama o savaş dönemiydi şimdi bu eşitliğin sağlanması gerekiyor. Şimdi 5 bin yıllık erkek egemen iktidar bunları görmüyor. Birçok ülkede de Kadına Yönelik Her Türlü Şiddetin Önlenmesi Sözleşmesi gibi birçok sözleşmenin altına imza konulmuş ama bunun gereklerini kimse yerine getirmiyor.” (İHA)