Emekli Albay Atilla Uğur’un, Kürt aşiretlerine yönelik iddiaları, Mersin’de de yankı buldu. Uzun yıllardır Mersin’de yaşayan, Şanlıurfa’daki İzol Aşireti’nin önde gelen isimlerinden Hamit İzol, Uğur’un iddialarına tepki göstererek, bu iddianın gerçek bir dayanağı olmadığını söyledi. Aşiretlerle ilgili araştırmaları ve ‘Aşiret’ adlı bir kitabı da bulunan İzol, “O emekli asker neye dayanarak bunu söyledi, bilemiyorum. Onu kendisinin ispatlaması lazım” dedi. İzol, Kürt aşiretlerinin, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk ile beraber bir mücadele içine girdiklerini ve doğudaki aşiret reislerinin, şeyhlerin, beylerin ülkenin kurtuluşunda çok büyük payları olduğunu vurguladı.
“KÜRTLERLE TÜRKLER BÖLÜNMEZ, BİRBİRİNDEN AYRILMAZ”
Geçmişte bütün bu olayları yaşayan aşiretlerin, Türkiye’den ve Türklerden kopmak istese o dönemlerde kopacağına dikkat çeken İzol, tarihte Kürt isyanı olarak geçen bazı olayların da aslında hiçbirinin Kürt isyanı olmadığını savundu. Dersim ve Şeyh Said isyanlarını örnek veren İzol, Dersim’deki olayın birkaç tane vergi vermek istemeyen asi aşiret yüzünden çıktığını, Piranlı Şeyh Said isyanının ise hilafetin kaldırılmasına karşı yapıldığını iddia etti. Adına 'Kürt isyanı' denilen bu olayların hiçbirinin Kürt isyanı olmadığını kaydeden İzol, dönemin en önemli Kürt aşiret liderlerinin Şeyh Said isyanını danışmak için Bediüzzaman Said Nursi’ye gittiklerini, Bediüzzaman’ın da “Kürtlerle Türklerin savaşması caiz değil. Allah katında kesinlikle yeri yoktur ve bu işi yapanların hepsinin yeri cehennemdir” dediğini anlattı. İzol, şunları söyledi: “O yüzden Kürtlerle Türkler bölünmez, birbirinden ayrılmaz, biri başsa öbürü vücuttur, biri beyinse öbürü güçtür. Bu iki ırkı siz birbirinden ayıramazsınız. Mustafa Kemal Atatürk de aynısını söylüyor, diyor ki, ‘Daha önceleri siz Kürtleri ayırmış olsaydınız olabilirdi ama Kürtlerle Türkler o kadar çok iç içe girdiler ki, bunları siz birbirinden ayırırsanız, Kürtleri ayırırsanız Türklüğü yok edersiniz.’ Bu iki ırkın birbirine ihtiyacı var ve bu iki ırkın o kadar akrabalık ilişkileri var ki, bu Selçuklular döneminden geliyor.”
“ŞEREFLİ OLAN HİÇBİR KÜRT KENDİNİ PARAYLA SATMAZ”
“Aşiretler satılık değil” diyen İzol, belki birkaç tane küçük aşiretin paraya yönelebileceğini, onlara da aşiret denilemeyeceğini söyledi. İzol, “Ortalığı bulandırmak için böyle bir şey olmuşsa bunu da iddia edemem, ‘hiç böyle bir şey yok’ da diyemem ama şerefli olan hiçbir Kürt kendini parayla satmaz. Peki, neden Kürtler geçen dönemde böyle bir kalkışmaya girmedi de işte yeni bir kalkışma oldu, o zaman Kürtler oradan ayağa kalkaydılar. Öyle bir şey yok ki, öyle bir durum olamaz. Mersin’de biz hepimiz sokaklardaydık, Cumhuriyet Meydanı’ndaydık ama Urfa’da herkes arabasında sabahlıyordu ve yanında silahı, ülkesini savunmak için ölümüne hazırlıklıydı” dedi.
“HİÇBİR AŞİRET REİSİNİN DE TRİLYONLA BORCU OLMAZ”
Şimdi araya fitne karıştırarak, Türkiye’nin de bu hassas döneminden yararlanarak, ‘Acaba biz burada bir dedikodu yayarsak, birkaç Kürt de bundan heveslenip İngilizlerle irtibata geçip bilmem ne yapmaz mı?’ arayışına girilmiş olabileceğine işaret eden İzol, böyle bir durum varsa, devletin kesinlikle bundan haberdar olacağına ve her şeye hakim olduğuna vurgu yaptı. Kendisinin de Şanlıurfa’daki en büyük aşiretin ileri gelenlerinden olduğunu dile getiren İzol, şöyle devam etti: “Birkaç aşiret liderini ve kendi akrabalarımı aradım, ‘Bu nedir? Ne oluyor?’ diye sordum, hiç kimsenin hiçbir şeyden haberi yok ve hiçbir aşiret reisinin de trilyonla borcu olmaz.”
“BİR TEK TÜRKİYE VAR VE TÜRKİYE HEPİMİZİNDİR”
İnsanların kafasını bulandırmak ve Türk ile Kürt’ü birbirinden soğutmak için bazı çalışmalar yapılabileceğine, buna inandığına vurgu yapan İzol, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Daha önce Doğu ve Güneydoğu’daki bazı olaylardan dolayı Erdemli’de ülkücüler yol keserek, kimliklere, doğum yerine bakarak bazı yanlışlar yaptı ama büyükleri büyük hiddet göstererek o yanlışları engelledi. Bu ülkede ülkücüsü, solcusu, sağcısı hepsi kardeştir. Neticede bu ülkeden başka bir ülke yok. Bir tek Türkiye var ve Türkiye hepimizindir, hepimize yeter. Bu sevgiyi bitirmek için, ‘Kürtlere bak, hain’ dedirtmek için bazı çalışmalar olabilir. Bizim de Kürtlerin ve Türklerin uyanık olması lazım. Bu tür şeylere prim vermemesi lazım. O yüzden ben böyle bir şeyin olacağına kesinlikle inanmıyorum. Bu ülkede herkes beraber yaşamaktan mutludur. Tabi bazı eksikler vardır, bazı yanlışlar vardır. Zaten daha önce ‘Barış Süreci’ döneminde bu eksikler konuşuldu, bazı şeyler yerine getirildi Cumhurbaşkanımız tarafından. Bazı yerine getirilmeyen eksikler olabilir ama neticede burada bu ölümlerin, şehitlerin gelmesiyle her şey rafa kaldırıldı, buzdolabına kaldırıldı ama bu demek değildir ki, bu ülkede netice barışla sonuçlanmayacak.” (İHA)