SONER AYDIN
Barış akademisyenlerinin başlattığı ve Türkiye’nin birçok yerinde eğitim veren Dayanışma Akademisi Mersin’de de eğitim çalışmalarına başladı. Mersin’deki ilk derse çok sayıda akademisyen, öğrenci ve STK temsilcisi katıldı. Mersin Tabip Odası’ndaki ilk dersi Bilimsel ve Özgürlük ve Etik konusunu ile Prof. Dr. Nilay Etiler ve Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu verdi.
“İSİMLERİ ALTIN HARFLERLE YAZILACAK”
İlk dersin açılış konuşmasını gerçekleştiren Eğitim-Sen Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu, OHAL ve KHK’larla hayata geçirilen uygulamaları eleştirerek söze başladı. Hayata geçirilen uygulamaların hukuka uygun olmadığını dile getiren Muşlu, Barış İçin Akademisyenler bildirisine imza atan akademisyenlerin tarihe altın harflerle yazılacağını söyledi. Muşlu’nun ardından söz alan Mersin Tabip Odası Başkanı Ful Uğurhan ise böyle bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktan dolayı mutlu olduklarını vurguladı. Dr. Uğurhan, “Akademisyenlerin üniversiteden çıkıp bizlerle olması, onları daha üretken kılıyor bence. Burada bir sürü etkinliğe katılıyorlar, destek veriyorlar. Onun için çok mutluyuz” ifadelerini kullandı.
“AYDIN İNSANIN SORGULMASI LAZIM”
Açılış konuşmaların ardından ilk ders Bilimsel Özgürlük ve Etik konusu ile başladı. Dersin ilk anlatımını yapan Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Uzmanı Prof. Dr Kuvvet Lordoğlu, “35 yıllık akademik hayatımda birçok ders, seminer verdim. Fakat bugün benim için çok daha değerli, böyle bir topluluk karşısında ders vermek beni heyecanlandırıyor. Aydın insan sadece okuyan, okuduğu bilgiyi aktaranın ötesinde sorgulama yeteneği olması lazım. Her okuyan insanın aydın mıdır tartışmasını da beraberinde getiriyor” diye konuştu.
“TOPLUM ADINA BİLİM YAPTIK”
Daha sonra sözü Kocaeli üniversitesi tarafından işine son verilen Prof. Dr. Nilay Etiler aldı. Kocaeli’de akademisyenler olarak yaptıkları bilimsel çalışmaları anlatan ve bu çalışmalardan dolayı sorunlar yaşadıklarını kaydeden Etiler, “Örneğin Onur Hamzaoğlu Dilovası’nda kanser sorununu dile getirdiği için sermaye ile karşı karşıya geldi. İktidar yerel sermayeden yana oldu. Yerel iktidar üniversite üzerine bir tahakküm kurduğu için Onur hocanın yılları soruşturmalarla geçti. Yoksulluk çalışanı, sendikalaşma üzerine çalışan arkadaşlarımız var. Dolayısıyla toplum adına bilim yapmakta sakıncalı bir şeymiş gibi karşımıza defalarca çıktı” şeklinde konuştu.