SONER AYDIN
Türkiye’de 6,5 milyon çalışanı etkileyen asgari ücret tespit görüşmeleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın ev sahipliğinde başladı. Görüşmelere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu üyesi Metin Demir katılıyor. Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Irgat, asgari ücrette artış beklediklerini dile getirirken, TİSK Yönetim Kurulu üyesi Demir ise bu yıl asgari ücrette artış yapılmaması yönünde talepte bulundu.
SENDİKALAR: “EN AZ 2 BİN TL OLSUN”
Asgari ücret tartışmalarına dahil olan bir diğer taraf ise Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) oldu. DİSK/Genel-İş Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, açlık sınırının bin 700, yoksulluk sınırının 5 bin TL’ye dayandığını vurgulayarak, asgari ücretin en az 2 bin TL olması gerektiğini savundu. DİSK olarak zaman zaman asgari ücretle ilgili raporlar sunduklarını dile getiren Göksoy, “2002’de başlayan kriz büyüyerek bugüne geldi. DİSK olarak işçilerin yaşam koşullarının düzeltilmesi, maaşlarının asgari düzeyde ne olması gerektiği konusunda raporlar sunduk. Doların, altının yükselmesi, her gün gelen zamlar doğrudan işçinin almış olduğu ücrete yansıyan zamlardır. DİSK yaptığı araştırmalarda şunu çok net ortaya koyuyor; asgari ücretin en az 2 bin TL olması lazım. 2 bin TL işçileri rehavete kavuşturacak bir ücrette değil aslında. Asgari, zaruri yaşam koşullarını yerine getirebilmenin ücretidir” dedi.
“İNSANCA BİR ÜCRET TALEP EDİYORUZ”
Bakanlığın asgari ücret belirleme sürecinde ‘sıfır zaman’ isteyen işverenin talebi doğrultusunda hareket ettiğini öne süren Göksoy, “İşverenin talebi asgari ücretin bin 300 TL’nin üstüne çıkılmaması yönünde. Oysa benzine yapılan zamlar aynı zamanda gıdaya, kiraya yansıyan zamlardır. Dolarda, altında yaşanan artışla, gıdaya, benzine gelen zamanlarla birlikle asgari ücrette ciddi kayıp var. Yani asgari ücret şuanda bin lira civarlarına kadar inmiş durumadır. Ülkemizin açlık, yoksulluk sınırına baktığımızda bu da ciddi çelişkiler doğuruyor. Mevcut asgari ücret miktarı TÜİK’in, DİSK’in, KESK’in, devletin yapmış olduğu açıklamalarla çelişen bir durumdur. Bugün açlık sınırı bin 700 TL, yoksulluk sınırı 5 bin TL’ye dayanmış durumda. Eğer açlık sınırını baz alacaksak asgari ücretin bin 300 lira kalması handikaptır, elzem bir durumdur. Biz söylemlerle pratiklerin örtüşmesini istiyoruz. İşçilerin yaşam koşullarını düzeltmezseniz, iş koşullarını düzeltmezseniz ülkenin gelişmesinde de gerileme olur. Biz 5 bin lira, 10 bin lira ücret istemiyoruz ama en azından açlık sınırının bile gerisine düşmeyen, hayatımızı idame ettirebileceğimiz, karnımızı doyurabileceğimiz bir ücret olsun. Sağlıklı bir şekilde çalışarak ülkenin gelişimine, büyümesine katkı sunalım. Bunlar yapılmazsa, psikolojik ve sağlık durumu iyi olmayan bir işçi verimli olamaz. Her gün kaygı ile uyanan işçi üretken olamaz. Onun için hükümet yetkililerinin bunu görmesi, çözüm üretmesi lazım. Son zamanlarda dolar bozdurma ülkenin ana meselesi haline geldi, sanki herkesin bozduracak doları var. Evet, doları olan var ama bizim işçilerimizin dolar borcu var. Biz bundan dolayı merkezi düzeyde asgari ücret belirleme komisyonuna öneriler sunuyoruz” diye konuştu.
“İŞÇİLERİN ASIL SORUNU GELECEK KAYGISI”
İşçilerin işsiz kalma, gelecek kaygısı içinde bir yaşam sürdüğünü dile getiren Göksoy, “Biz OHAL’lerle, KHK’larla gerçek sorunlarımızı unuttuk. Acaba yarın işten atılacak mıyız, işsiz kalacak mıyız kaygısını taşıyoruz. Bizim asıl meselemiz işçilerin demokratik haklarını, özlük haklarını, iş güvencelerini korumaktır. Buna yönelik bile sağlıklı bir çalışma yürütemiyoruz. Evet, bu sendikaların bir eksikliği olduğu kadar ülkeyi yönetenlerin de ciddi bir sorunudur. Bunu hep beraber, el birliği ile çözmek zorundayız. Sağlıklı düşünmek lazım. Bu ülkeyi yönetenlerin, Çalışma Bakanlığı’nın, Maliye Bakanlığı’nın buna yönelik adımlar atması lazım. Geçici projelerle bu iş çözülmez” ifadelerini kullandı.