ATICI: “KENDİMDEN UTANIYORUM”


 

Yaşanan ölümlerden dolayı utanç duyduğunu söyleyen CHP Milletvekili Atıcı, ülke bu haldeyken başkanlık sistemine giden yolun OHAL uygulamaları, kan, ölüm ve fakirlik ile döşendiğini söyledi.

HEDİYE EROĞLU- MEHMET NABİ BATUK

CHP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, gündeme dair sorularımızı yanıtlayarak, hükümete yönelik sert eleştirilerde bulundu. Milletvekillerinin yeni şehitler olmaması için çalışması gerektiğini söyleyen Atıcı, yaşanan ölümlerden dolayı utanç duyduğunu söyledi, Atıcı, ülke bu haldeyken başkanlık sistemine giden yolun OHAL uygulamaları, kan, ölüm ve fakirlik ile döşendiğini söyledi. 

“SADECE BAŞSAĞLIĞI DİLİYORUZ”
SORU: Gündemimiz terör… Anadolu kan ağlıyor. Ne zaman duracak bu kan?
A. ATICI: Öncelikle şehitlerimize Allah’tan rahmet, bütün milletimize baş sağlığı diliyorum. Bunları söylerken bile inanın kendimden utanıyorum. Biz milletvekilleri neredeyse her gün şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyoruz ama ertesi gün yeni şehitler için de aynısını söylüyoruz. Bu son derece utanç verici bir durum. Çünkü biz milletvekilleri olarak sadece baş sağlığı dilemek zorunda değiliz, bunları da yapacağız ama asıl işimiz bu işin çözümü için bir şeyler yapmak.

“BU SAVAŞI KİM BAŞLATTI?”
Milletimiz bir şeyler yapma yetkisini Adalet ve Kalkınma Partisi’ne, muhalefeti de diğer partilere verdi. Herkes görevini yapacak. Ama bugün bu kadar şehit gelmesinin nedenlerini TBMM araştırmayacak da kim araştıracak? El Bab’a giden askerler oraya piknik yapmaya mı gittiler? Savaşa gittiler, şehit oldular. Savaşa girme kararını kim verdi? Bu savaşı kim başlattı? Kim besledi? Bu çocuklarımız, kınalı kuzularımız ne için öldüler? Şehit olmak çok önemli bir şeydir. Ama ne için şehit olduğun da çok önemlidir. Şehit sayılmanın bazı kriterleri var ama onu da sulandırdılar. 

“NE OLDU DA SİZ ESAD REJİMİ’NİN DEVAMI İÇİN GARANTÖR ÜLKE OLDUNUZ?”
Peki, Suriye’ye giden askerler ne için gittiler? Suriye’den bize yönelik bir tehdit mi vardı? ‘Kardeşim Esad’ diyenler, birlikte tatiller yapanlar, Şengen vizesi yerine Şamgen’i oluşturmaya çalışanlar, bu iyi ilişkiler takdir toplarken ne oldu da Suriye’ye düşman kesildi? Suriye’de kötü şeyler oldu, insanlar katledildi. Peki, bize düşen görev neydi? Komşumuzdaki yangına benzin dökmeyecektik. Yani şunu demek istiyorum oraya silah göndermeyecektik. Orada çarpışan ve ne olduğu belirsiz olan Özgür Suriye Ordusu’nun bileşenlerini burada eğitip, donatıp oraya göndermeyecektik. Türkiye olarak bütün bu hataları yaptık ve oradaki savaşta rol aldık. Şimdi hiç kimse bizim Esad’ı savunduğumuzu filan düşünmesin. Ama tüm bunlar yaşanmışken bugün ne oldu da siz Esad rejiminin devamı için garantör ülke oldunuz? Yani 5 yıllık Suriye politikasından bir ‘U’ dönüşü, yerinden edilmiş 4 milyon Suriyeli, sayısını bilmediğimiz şehitler ve büyük ticari kayıplar kaldı. Döndün dolaştın aynı yere gelindi. 

“BERABER YÜRÜDÜNÜZ BU YOLLARDA”
Sizi daha önce PKK’da kandırmıştı. 2002 yılında sıfır terör ile aldığınız ülkeyi terör batağı haline getirdiniz. Sur yıkıldı, yer altına cephaneler kuruldu, siz bunlara göz yumdunuz. Sonra dediniz ki ‘biz çözüm süreci yapacaktık bu PKK bizi kandırmış’. 
Arkasından sizi FETÖ kandırdı. Yıllarca siz Fetullah ile ‘beraber yürüdük biz bu yollarda’ diye çıkıp şarkılar söylediniz. Sonra ise ‘Aynı yoldan beraber gidiyorduk ne oldu da bizim başımıza böyle bir musibet geldi?’ dediniz. Devletin, askerin içerisine siz bu insanları gayrı ahlaki ve hukuki yollardan soru çalarak yerleştirdiniz. Şimdide kalmış ‘biz kandırıldık’ diyorsunuz. Şimdi bu terörün, bu kanın bu şehitlerin hesabını kim verecek?

“BAŞKANLIĞA GİDEN YOLLAR KAN İLE DÖŞENİYOR”
SORU: Türkiye’de siyasi, medya ve güvenlik alanlarında bir baskı dönemi yaşanıyor. Bu daha ne kadar devam edecek?
A. ATICI: Gazeteciler, aydınlar, sosyal medyadan paylaşım yapanlar dahi gözaltına alınıyor. Yasaklar diz boyu. Bir yandan da ekonomik kıskaç yaşanıyor. İçtiğimiz sudan tutunda, o suyu çeşmeye getiren borulara, o boruları getiren kamyonlara kadar tüm sektörler dolar ile iş yaparken, 2005’de paradan sıfır atma mevzusu geldiğinde 1.2 TL olan dolar, aradan geçen 10 yılda 3 katına çıktı. Resmi rakamlara göre Türkiye’deki işsizlik oranı genel anlamda yüzde 11’i geçti. Bunu kendileri anlatıyorlar. Yani Türkiye her taraftan kuşatılmış bir durumdayken biz ne ile uğraşıyoruz? Başkanlık sistemi ile… 
Türkiye’de başkanlık sistemine giden yol OHAL uygulamaları, kan, ölüm ve fakirlik ile döşeniyor. Ve bunu insanlar bilerek, isteyerek seyrediyorlar. 

“OHAL UZATILACAK”
SORU: OHAL uzayacak mı? 
A. ATICI: Türkiye, OHAL’den çok çekmiştir. OHAL dönemleri haksızlıkların, hukuksuzlukların olduğu dönemlerdir. ‘Sadece 3 aylığına’ denilerek getirilen OHAL ikinci 3 ayındadır. Tek bir kararname çıkartacağını söyleyen iktidar, bugün ülkeyi KHK’larla yönetmektedir. AKP’ye güvenmemiş, bunları tahmin ettiğimiz için OHAL’e ‘hayır’ demiştik. Biz haklı çıktık. Şimdi OHAL uzatılacak mı? Benim kişisel görüşüme göre evet uzatılacak. Çünkü OHAL dönemi AKP hükümetinin hoşuna gitmiştir. Zaten fiilen başkan olan, hem MHP’nin hem de AKP’nin söylediği kişi, OHAL ile görece olarak meşrulaşmıştır. Neden OHAL’i uzatmak istiyorlar; çünkü sokaklarda kimse yürütülmüyor, kimse toplantı yapamıyor… OHAL var kim bunları yaparsa topluyorlar. Çünkü kafalarında bir tek şey var; o da başkanlık sistemi. 

“EN BÜYÜK RAKİBİMİZ HDP”
Peki OHAL’e kim itiraz ediyor? CHP ve HDP. HDP milletvekillerini, eş genel başkanlarını içeri attılar, tüm belediyelerine el koydular. Böylece HDP’yi her açıdan köşeye sıkıştırdılar. Sonra CHP’ye döndüler. ‘CHP, HDP’yi savunuyor’ dediler. 
Biz siyaseten hiçbir zaman HDP’yi desteklemedik. Mersinliler çok iyi bilir; kentin en büyük merkez ilçesi olan Akdeniz Belediyesi’ni kazanabilmek için canımızı dişimize taktık. Ama 316 oy ile seçimi kaybettik. Bizim en büyük rakibimiz HDP’dir. Çünkü CHP tabanından zaman zaman HDP’ye zaman zaman MHP’ye geçici oy kaymaları olmaktadır. 
Ancak HDP’ye yapılan bu uygulamaların doğru olmadığını düşünüyoruz. Milletvekili de olsa belediye başkanı da olsa hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yoktur. Suç işlerse gereken cezalar verilir. Ama bu şekilde bir siyasi hesaplaşma olmaz. 
Öte yandan HDP aynı HDP’dir. Çözüm sürecinde ballı börek, canım cicim olanlar onlara oy vermeyince bitirildi. İşte biz buna karşıyız. Biz siyasi katliamlara karşı çıkıyoruz. 
Yarın MHP’ye, Büyük Birlik Partisi’ne, Saadet Partisi’ne de aynı şeyler yapılsa onlara da karşı çıkarız. Herkes haddini bilecek. Kimse haddini aşmayacak. 
CHP demokratik taahhütleri çerçevesinde yapılan kıyımlara karşı çıkmıştır. Bugün HDP’yedir, yarın AKP’ye olacaktır, unutulmamalıdır. 

“ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR ANAYASA İSTİYORUZ”
SORU: Böylesi bir siyasi ortamda anayasa değişikliği ve başkanlık sistemini tartışmak doğru mu?
A.ATICI: Utanç vermeli. Ben Türkiye’de rejim tartışılması yapılmasın, Anayasa değişikliği yapılmasın demiyorum. Türkiye’yi temsil eden iradelerin tamamı bir araya gelip, ortak bir metin üzerinde toplumsal uzlaşı, mutabakat sağlarlarsa gereği yapılabilir. Hepimiz birden istifa eder, bu anayasayı kabul ederiz. Ama iktidar ‘ben anayasayı değiştireceğim başkanlık sistemini getireceğim’ diyor.  
Biz anayasa değişikliğini başkanlık sistemi için istemiyoruz ki. Biz daha özgürlükçü, daha sosyal daha insan hakkı temelli, insanı önceleyen insanın birbirini sevmesini önceleyen, birbirini ötekileştirmeyen bir anayasa istiyoruz. 
Ama ‘hayır, ben başkan olacağım’ diyor. Peki, başkan olup ne yapacaksın? Parlamentoyu sen seçeceksin, partin ile bağını koparmayacaksın… Peki sen nasıl denetleneceksin? Yargı denetleyecek. İyi de yüksek yargının yani hakimler ve savcılar kurulunun yarısını da sen belirlemek istiyorsun. Öbür yarısını kim belirleyecek? Senin belirlediğin milletvekilleri…  İyi de bu durum Anayasa Mahkemesine aykırıdır. Ama ‘Anayasa Mahkemesi’ni de ben belirlerim’ diyorsun. Yani ‘ben kafama göre istediğim yasayı meclisten geçirebilirim, Meclis çıkarmıyor mu ben çıkartırım’ diyorsun. 

“ŞUANDA AKP’DE İKİNCİ BİR ADAM VAR MI?”
SORU: Yasama, yürütme, yargı tek elde toplandığında bu nasıl laik bir yönetim şekli olacak?
A.ATICI: Bu asla olmayacak! Bunun adı totaliter otokratik ve tek adam rejimidir. Konuşmamızda hiç Recep Tayyip Erdoğan’dan bahsetmedik. Çünkü ölümlü bir fani; seveni de var, sevmeyeni de vardır. Ben Recep Tayyip Erdoğan’ı sevenlere bir şey söylemiyorum. Sevenler sevmeye devam etsinler, bunun hiçbir mahsuru yok. Çünkü insanı sevmek güzeldir. Ama diyoruz ki ülkenizi daha çok sevin. Biz ülkemizi evlatlarımızdan bile daha çok seviyoruz. 
Erdoğan’ın getirdiği bu sistem, Türkiye’nin menfaatine bir sistem değildir. Kimin menfaatinedir? Kim başkan olacaksa onun menfaatinedir. Bugün bu sistem gelir siz Erdoğan’ı sevdiğiniz için oy verirsiniz o başkan olur. Sonra? Türkiye tam olarak bir tek adam rejimine girer. Erdoğan bir ölümlüdür. Hak vaki olup, emanetini aldığında ne olacak? Kim seçilecek? Şuanda AKP’de ikinci bir adam var mı? Yoktur kardeşim yoktur. Başbakanın bile işine son verebilen bir partidir. Şuanda diğer partilerinde tek bir adayı bulup çıkarabilen başkan çıkarabilen bir gücüde yoktur. Yani koalisyon yapılacak. ‘Koalisyon dönemi bitti’ diyen insanlar peşinen koalisyonlar yaparak bir ortak arayış içinde Türkiye’yi kaosa sürükleyecekler. 
Hani Erdoğan ölümsüz olsa deriz hadi buyurun yapın. Ama adam ölümlü. O ölüp yerine Kemal Kılıçdaroğlu seçilse ne yapacaklar? Erdoğan seçilir seçilmez, başkanlık sistemi olur olmaz bilemem ama olduğunda ne gibi tehlikeler bizi bekliyor onu biliyorum. 
Kemal Kılıçdaroğlu da başkan olsa, bu tehlikeler geçerlidir. Bu yetkileri vermeyin. Türkiye’nin rejimini değiştirecek bu sistemin ülkeye bir yararı yoktur, tam tersi zararı vardır. 
Türkiye bir kan gölüne dönmüş, işsizlik almış başını gitmişken ‘başkanlık’ tartışması yanlıştır. Biz bu vebalin altında değiliz. Biz terörü, işsizliği, yoksulluğu, ekonomik çöküntüyü bitirmeye çalışıyoruz. Bütün gücümüzle buna çalışacağız. 

CHP YETERİNCE MUHALİF Mİ?
SORU: CHP’ye yönelik muhalefet etme konusunda bazı eleştiriler var. Son terör olayları ve birlik beraberliğin bozulmaması söylemleri elinizi mi bağlıyor? 
A.ATICI: Bu bizi bağlamaz. Bizi önce HDP ile aynı yolun yolcusuymuş gibi göstermeye çalıştılar. Onun arkasından çelenklerimizi parçalamaya çalıştılar. Genel başkanımızın önüne kurşun attılar. İl başkanlarımızı, gençlik kolları üyelerimizi ve milletvekillerimizi katletmeye çalıştılar. Şimdi buradaki amaç muhalif olan herkesi susturmaktır. Elbette CHP Misakı Milli sınırları içerisinde milli birlik ve beraberliğin tek temsilcisidir. ‘Gel HDP ile aynı masaya otur’ diyoruz, ‘hayır oturmam’ diyor. Böyle milli birliği temsil edeceksin? Milli birlik demek Mısak-ı Milli sınırları içerisindeki aynı devlet çatısı, aynı bayrak aynı İstiklal Marşı altında yaşamak isteyen farklı dinlerden, farklı dillerden, farklı lehçelerden, farklı etnik kökenlerden, farklı düşüncelerden ve dünya görülerinden olan insanlar ile bir arada olmak demektir ve milli birlik dediğimiz şey budur. Ama ‘hayır ben AKP ile, CHP ile HDP ile masaya oturmam’ dersen burada milli birlik olmaz. Bugün AKP milli birliği temsil ediyor mu? Hayır etmiyor. Çünkü o da HDP ile masaya oturmuyor. HDP milli birliği temsil ediyor mu? Hayır etmiyor. Merkezde milli birliği ve kardeşliği saylayacak tek parti CHP’dir. İşte o yüzden en çok bizi eleştiriyorlar. CHP en çok iş yapsın, CHP daha çok muhalefet yapsın. Biz bundan çekinmiyoruz. Laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bekasını birinci sıraya koymuş olan bir parti olmanın sorumluluğu ile davranıyoruz. Yani CHP hiçbir zaman sokağı örgütlemeyecek, hiçbir zaman kaosun adresi olmayacaktır. CHP hiçbir zaman halkı sokağa dökmeyecektir. CHP’nin yapacağı tek bir şey vardır o da; sokakta kardeşlik türküleri söyletmek, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle herkesin halay çekmesini sağlamaktır. 

“2017 İÇİN UMUTLARIMIZI DİRİ TUTMAK LAZIM”
SORU: Son olarak yeni yıla girerken neler söylersiniz?
A.ATICI: Keşke iyi şeyler söyleyebilseydim… Keşke 2016 yılı çok daha iyi geçmiş olsaydı. Ama 2017 için umutlarımızı diri tutmak lazım. Türkiye, laik demokratik, sosyal hukuk devletine sahip çıkacaktır. Türkiye yaklaşık 100 yıl önce saraydan alıp halka verdiği yetkileri yeniden halktan alıp saraya vermeyecektir. Sarayda kimin oturduğunun bir önemi yoktur. 2017 yılı böyle bir yıl olacaktır. 2017 yılında bu iradeyi gösteren milletimiz bu iradeyi gösteren vatandaşlarımız yepyeni bir yıl yaşayacak ve bu yılda da sadece millet için çalışan terörü ekonomik sıkıntıları ve işsizliği bitirmeye çalışan milletvekillerine itibar edecektir. O nedenle ben 2017 yılının bu açıdan çok ama çok önemli bir yıl olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin rejiminin tek adam rejimine gitmesini engelleyecek olan Türkiye yine kendi kaderini kendi çizecektir. Hiç kimse umudunu kaybetmesin çünkü CHP var. Biz Atatürk’ün emanetini tüm halkımızla beraber onu tabulaştırmadan sahiplenmeye devam edeceğiz.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA