ELİMİZDEKİ HAZİNEYE UZAKTAN BAKIYORUZ!


 

Dana Adası’nda bulunan antik batık tersane dünyayı heyecanlandırıyor. Dünya üzerindeki en büyük tersane alanı olduğu tahmin edilen Dana Adası adeta bir hazineyken, Mersin bu hazineyi uzaktan seyrediyor!

Selçuk Üniversitesi Sualtı Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz ve ekibinin başarılı çalışmaları önümüzdeki ay yabancı bir dergide yayımlanacakken, Mersin’de konunun gündeme taşınmaması dikkat çekiyor!

Haber Merkezi

Mersin’in Silifke ilçesi Dana Adası’nda bulunan ve çok büyük boyutlarda olduğu belirtilen antik tersane hakkında arkeofili.com’a açıklamalarda bulunan Selçuk Üniversitesi Sualtı Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz, önemli bilgiler verdi.  
Ekibi ile birlikte 2015 yılında Silifke Müzesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın talebiyle Mersin kıyılarındaki dalışa yasak sahaların revizyonu amacıyla sualtı çalışmasına başlayan Öniz, çalışmanın amacının; Silifke kıyılarındaki arkeolojik eserlerin tespiti ve dalışa yasak sahaların belirlenmesi olduğunu söyledi. Çalışmalara ilk başladıklarında bölgede çeşitli arkeolojik batıklar tespit edildiğini belirten Öniz, sonrasında keşfedilen dev antik tersanenin ise tüm ekibi heyecanlandırdığını kaydetti. 

“BÖYLESİNE BÜYÜK BİR TERSANEYE NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU?”
Mersin kıyısının 2 kilometre açığında yer alan Dana Adası’nda herhangi bir kazı yapılmadığı için arkeolojik kanıtların yalnızca yüzey araştırmasıyla ortaya çıkartılan sikkeler ve diğer kalıntılar olduğunu tespit ettiklerini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz, “Bu tersaneyi kullanan topluluk, böylesine büyük bir tersaneye neden ihtiyaç duymuş olabilir?
Doğu Akdeniz’de Tunç çağından itibaren deniz yaygın bir biçimde hem ticaret hem de askeri açılardan kullanılmıştır. Dana Adası’nın coğrafi konumu tarihte geçen birçok olayın merkezinde yer almaktadır. Adanın çevresindeki buluntular 6-43 metre derinliklerde 4 adet batık, olasılıkla Tunç Çağına tarihlenebilecek taş çapalar, Demir Çağı ahşap çapalarına ait taş çipolar, Roma ve Doğu Roma dönemlerine tarihlenen çapalar ile kıyıyla bağlantılı yapı kalıntılarıdır. Çekek yerlerinin arkasında ise gemiler için gerekli donanımların yapıldığı atölyeler, gemi yapım ustalarının konaklama alanları, askerlerin konaklama alanları, askeri ve dini yapılar, yönetici yapıları, gemi çekimi ve gıda ihtiyaçları için gereken hayvanların ahır alanları, hamam, iskele ve rıhtım alanları, dükkânlar, görkemli olabilecek villalar, sütunlu alanlar, gözetleme kuleleri gibi yapılar bulunmaktadır.
Araştırma süresince, Dana Adası üzerinde farklı dönemlerde kullanılmış bir tersane alanı içinde toplam 274 adet çekek yeri bulunmuş ve çizimleri yapılmıştır. 

ADAYA SALDIRAN KRALA, 6 BİN KİŞİ DİRENMİŞ
MÖ 6. yüzyıl Yeni Babil kaynakları Kral Neriglissar’ın Pitusu adını verdikleri bu adaya saldırdığını ve adada 6 bin kişinin bu güce karşı koyduğunu belirtmektedir. Tarıma ve hayvancılığa uygun olmayan bu küçük adada 6 bin kişinin varlığı bir tersane yapısı olabileceğini düşündürmektedir. Arkeolojik olarak kanıta ihtiyaç duymakla birlikte adadaki bu tersane alanının Geç Tunç Çağı denizciliğiyle, Pers deniz güçleriyle, Büyük İskender’in ölümüyle gündeme gelen Antigonos’un donanmasıyla, Kilikya korsan gemilerinin yapımıyla bağlantıları ihtimal dahilindedir. Kilikya’nın ekonomik patlamasıyla birlikte Roma döneminden itibaren Kilikya ticaret gemileri de büyük ihtimalle bu tersanede yapılmıştır. Bu tarihlemelere ilişkin yayınlar 2017 ilkbaharına kadar yurt dışında ve Türkiye’de yayınlanmış olacaktır” dedi.

DÜNYA ÜZERİNDEKİ EN BÜYÜK TERSANE!
Ada üzerinde bulunan tersane alanının muhtemelen ülkemizde ve dünyada günümüze kadar bulunmuş en büyük tersane alanı olduğunun altını çizen Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz, yapıların bir ada üzerinde bulunması; adanın arkeolojik-doğal sit alanı olması, özel mülkiyet bulunmaması ve herhangi bir yapılaşmanın olmaması nedeniyle insan etkili bir bozulmanın mevcut olmadığının da altını çizdi. “Yalnızca doğal etkilerle zarar görmüş alan, dünyada muhtemelen in-situ özelliklerini koruyan çok nadir tersaneler arasındadır” diyen Öniz, adanın o dönemde neden tersane olarak seçilmiş olabileceğine dair ise şunları söyledi; “Buranın tersane olarak belirlenmesinde şu 6 madde etken olmuş olmalıdır: Gemi yapımı için gerekli ağaç kaynakları adanın çok yakınındadır. Ada niteliğinde olması askeri tersanelerin güvenliği için önemlidir. Ada’nın kuzey batısı güvenli liman sayılabilecek özelliktedir. Ada’nın kuzeybatısı denizden karaya ortalama yüzde 9 eğime sahiptir. Ana kayayı oluşturan taş yapı kaya kesim için uygundur. Ada’nın kuzeybatısında gemiler açıktan kıyıya doğru engelsiz yaklaşabilir. Tersane eğer karanlık çağa tarihleniyorsa, karanlık çağ hakkında hangi konuları aydınlatabilir?
Geç Tunç Çagı’nın sona ermesine sebep olan Deniz Kavimleri Göçü arasında, Danuna-Denyenler yer alıyor. 3. Ramses’in Denyenleri kuzeydeki adalarına kadar takip ettiği kendi yazıtlarından biliniyor. MÖ. 16. yüzyılda Hitit Telepinu fermanından Adaniya’nın Kilikya’da varlığı biliniyor. Birçok bilim insanı, bugün Adaniya-Danuna bağlantısını kabul etmiş durumda. Biz de bunun böyle olabileceğini düşünüyoruz. Dahası MÖ. 8. yüzyılda Karatepe’de Danuna krallığı mevcut. Bu krallığın denizci özelliği Karatepe’de yer alan savaş gemisi tasvirinde açık bir sekilde anlaşılıyor. Bu konu için Aralık 2016 KUBABA Arkeoloji ve Sanat Dergisi H.Oniz, K. Besaltı yayını incelenebilir.
MÖ. 7. yüzyıl Asur yazıtları (Asur Kralı Esarhaddon. MÖ 680-669), Kilikya’da varlığı Asurlular tarafından Hattiler olarak nitelendirilen geç Hitit Beyliklerinin denizin kıyısında ve ortasındaki varlıklarından bahseder.  Yani Demir Çağı’nda Kilikya’daki Geç Hitit Krallıklarının Dana Adasını kullanmış olması çok çok yüksek ihtimal. Adada henüz çekek yerleri çizimleri tamamlandı ve kapsamlı çalışmalar 2017 yılında olacak. Bu nedenle bu dönem ve öncesine ait arkeolojik kanıt yok.

“DENİZİN ORTASINDA BİR DAĞ”
Demir çağında ‘denizin ortasında bir dağ’ olarak nitelendirilen ve ‘Pitusu’ adıyla da bilinen Dana adasına MÖ. 557-556’da Yeni Babil Kralı Neriglissar’ın ordusuyla saldırdığı (Stillwell vd., 1976: web) ve kendisine direnen 6 bin askeri esir aldığı bilinmektedir (Kurt, 2015: 309; Ünal ve Girginer, 2007: 206; Beal, 1992: 65; Wiseman, 1956: 40). Ayrıca ortada 276 adet gemiyi yapabilecek kadar büyük bir tersane var. Bunların 225 tanesi Tunç çağında kullanıldığı bilinen ve boyutları 8 ila 20 metre arasındaki gemileri yapabilecek nitelikte. Tabii henüz bu tarihlemeyi net olarak kanıtlayacak arkeolojik kanıt bulunmadı. Bunu özellikle belirtelim. Ancak Kilikya’da Adaniya-Danuna sürekliliği Karanlık Çağlarda aynı toplumun zaten orada olduğunu gösteriyor. Bize göre Dana Adası Geç Tunç Çağı’ndan itibaren başta Hititler olmak üzere savaş gemisi yapımı icin kullanılmış olabilecek bir tersane olabilir. Ancak somut kanıtlar kazılar sonucu belli olacaktır.
Bunun detayları tam metinli yayınlarda açıklanacak. Araştırmalarımız devam edecek. Bu konuyla ilgili makale Şubat ayında yabancı bir dergide yayımlanacak. Bir de büyük ihtimalle Türkiye’de bir dergide yayımlanacak. Ada üzerindeki çalışmalar Silifke Müze Müdürlüğü ile birlikte uluslararası bir ekibin katılımıyla 2017 yılında ve sonrasında kazı formunda devam edecektir. Bu çalışmaların dünya denizcilik tarihine önemli katkılarda bulunma potansiyeli mevcuttur”. 


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA