Kentin ortasında yer alan 30 bin metrekarelik Kışla Alanı’nın imara açılmak istenmesine tepkiler sürüyor. Mimarlar Odası’nın ardından Kent Konseyi da, alanın tarihi ve doğal sit alanı statüsünde çıkarılması yönündeki karara karşı hukuk mücadelesi başlattı.
MEHMET NABİ BATUK
Mülkiyeti Ordu Yardımlaşma Kurumu’na (OYAK) ait 30 bin metrekarelik Mersin Kışlası’nın tarihi sit alanı statüsünden çıkarılmasına tepkiler sürüyor. Sık sık otel yapılacağı iddiaları ile gündeme gelen ancak Mersinlilerin yeşil alan veya kent meydanı olması istenilen alanın imara açılmasına karşı Mimarlar Odası Mersin Şubesi, Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun kararına karşı dava açtı. Son olarak Mersin Kent Konseyi de konuyu yargıya taşıyacağını açıkladı.
Kent Konseyi yöneticileri, Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenledikleri toplantı ile gelişmeler hakkında kamuoyunu bilgilendirdi. Toplantı öncesi Mersin tarihi üzerine yaptığı çalışmalar ile tanınan Nihat Taner, alanın tarihi serüveni hakkında bilgi verdi.
Mersin Kışlası’nın Birinci Dünya Savaşında Fransızlar tarafından tahrip edildiğini ve işgal edildiğini belirten Taner, Fransız işgalinde kışla binalarının onarıldığını ve komuta merkezi olarak kullanıldığını belirterek, Kıbrıs Barış Harekatı sırasında ise kışla alanının istihkam birliklerinin karargahı olarak kullanıldığını ve daha sonra kışla binasının Astsubay Hasan Ortaokulu’na dönüştürüldüğünü kaydetti.
“ŞİMDİYE KADAR SİT ALANI OLDUĞU İÇİN KORUNABİLDİ”
Daha sonra Mersin Kent Konseyi Bileşenleri adına hazırlanan ortak basın açıklamasını okuyan Kent Konseyi Başkanı Yasmina Lokmaoğlu, Mersin Kışlası’nın kentin temel tarihi bölgelerinden biri olduğunu kaydetti. Mülkiyeti; OYAK’a ait kışla alanın 1995 yılında Adana Kültür Varlıkları Koruma Kurulu tarafından tarihi ve doğal sit alanı olarak ilan edildiğini hatırlatan Lokmanoğlu, arazi üzerinde çeşitli zamanlarda yapılaşma için teşebbüslerde bulunulduğunu ancak tarihi ve doğal sit alanı kararı nedeniyle yapılaşma çabalarının sonuçsuz kaldığını belirtti.
Ankara’da faaliyet gösteren bir mimarlık danışmanlık firmasının 2015 yılında web sitesinde otelin alana yerleştirilmiş animasyonu ve projenin çeşitli detaylarına yer veren bir planı kamuoyu ile paylaştığın anımsatan Lokmanoğlu, “Son dönemde 30 yıldır boş duran bu değerli arazinin imara açılması yönünde OYAK tarafından ciddi çalışmalar yapıldığı biliniyor. OYAK son olarak, Adana Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun verdiği tarihi ve doğal sit alanı statüsü kararının bozulması için harekete geçti. OYAK bir üst kademe olan Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıklarını Üst Kurulu’na alanın sit alanında çıkarılması için başvuru yaptı. Bakanlık ise itirazı yerinde buldu ve Adana Korumu Kurulu’nun tarihi sit alanı karanını iptal edildi. Yani arazinin imara açılmasındaki en büyük engel ortadan kaldırılmıştır” dedi.
Türkiye’de kişi başına düşen yeşil alan miktarı 10 metrekare iken bu oranın 2 metrekareye kadar düştüğüne dikkat çeken Lokmanoğlu, “Kentlerimizde kişi başına düşen yeşil alan ortalaması uluslararası ortalamaların çok altındadır. Kentlerde ağaçlar sınırlı sayıda, parklarda veya daha çok mezarlıklarda bulunmaktadır.
Bu durum insanların fiziki ve ruh sağlığı açısından olduğu kadar kentin silueti açısından da olumsuzlukları beraberinde getirmektedir. O yüzden üzerinde 160 tane ağacın yaşadığı Mersin Kışlasının kesinlikle yapılaşmaya açılmaması gerekmektedir. Mersin’de bu güne kadar korunabilmiş ve kentin akciğeri ve kentin gözbebeği konumunda olan bu alan kentin ortak değeri olarak şehre kazandırılmalıdır.
Söz konusu alan Büyükşehir Belediyesi’nin 2008’de onayladığı 1/ 25 bin ölçekli nazım imar planları ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2013’te onayladığı Adana- Mersin 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeri Planı’nda Efrenk Vadisi özel proje alanı olarak düzenlenmiştir.
Bu alanda bütüncül bir rekreatif düzenlenme yapılmalıdır.
Kışla alanı, Tevfik Sırrı Gür Stadyumu, açık futbol sahası, kapalı salon ve vakıf terasında bulunduğu alan, orta vakıf tesisleri alanı, Atatürk Parkı, Adnan Menderes Bulvarı parkla bütünleştirilerek kentin geleceğine ve yaşanabilirliğine önemli katkılar sağlayacak ve kentsel alan olarak düzenlenmelidir. Bugün uygulanan çevre düzeni planları tarihi doğal ve kültürel olmak üzere koruma altındaki tüm alanları ve yaşam hakkımızı tehdit etmektedir. Bu tehdide karşı verilecek her türlü mücadeleyi Mersin Kent Konseyi olarak her şartta destekliyor ve yanında yer alıyoruz. Bütün resmi ve sivil kurumları Mersin Kışla alanına sahip çıkmaya davet ediyoruz. Kışla Mersin’in Mersin hepimizin” dedi.
MİMAR VE MÜHENDİSLER OLDU BİTTİYE KARŞI
Mersin Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi ve Mimarlar Odası Mersin Şubesi Temsilcisi Abdullah Yılmaz ise kışla alanının yapılaşmaya açılmasına kesinlikle karşı olduklarını belirtti. “Yaptık oldu’ mantığıyla kışla bölgesinin imara açılmasına Mimarlar Odası olarak karşıyız” diyen Yılmaz, “1960’de OYAK’a geçen söz konusu alan 1995’de tarihi ve doğal sit alanı olarak ilan edilmiştir. Ancak OYAK bu arsa üzerinde hiçbir şey yapamamıştır. Ama 20 yıllık bir süre içersinde de çeşitli defalar burayı satışa çıkartmış. Ama alıcı olanlar üzerindeki şerhten dolayı alanı almamışlar. Daha sonra bu kurum bu kararın kaldırılması için harekete geçti. Biz böyle bir oldu bittiye karşıyız. Eğer bir takım kurallar ve bir takım değerler varsa bunlar sürekli olmalıdır. Dolgu üzerinde bulunan park, Tevfik Gür Stadyumu, vakfa ait alan, ordu evinin olduğu alan, kışlanın olduğu alan, balıkçı barınağının olduğu alan, cumhuriyet meydanı ve devamı olan Atatürk Parkı bir bütüncül olarak ele alınmalı ve kent yaşam alanı olmalı. Uluslararası bir kentsel tasarım yarışması ile bu alanlar kentimize kazandırılsın” diye konuştu.