Tarsus ÇEKSAM Başkanı Semra Kabasakal, yaşananların Mersin’in, Tarsus’un sahipsizliğinden kaynaklandığını söyleyerek, “Mersin’in, Tarsus’un kaderini değiştirmek halkın elinde. Bu gidişe ‘dur’ demeliyiz” dedi.
Mehmet Nabi Batuk
Türkiye’nin 54 ilinden büyük konumda olmasına rağmen Adana ile Mersin arasında sıkışmış olmasından dolayı hak ettiği değeri alamayan Tarsus, Türkiye’nin, Çukurova’nın en önemli tarımsal üretim merkezlerinden biri olmasına karşın vahşi kapitalizmin kurbanı oluyor!
Kapanan fabrikalar ile büyük bir çöküş yaşayan ilçedeki pek çok bilinçsiz yatırım nedeniyle verimli tarım arazileri ve yeşil alanlar bir bir yok oluyor. Son olarak Atatürk’ün bölge tarımının gelişmesi adına hazineye kazandırdığı Tarsus’un Yaramış ile Ali Fakıllı köyleri arasında bulunan 5 bin araziye bölgenin en büyük cezaevinin inşa edilmesine tepkiler artarak sürüyor!
“HANİ YEŞİLE DOYACAKTIK?”
Tarsus Çevre Koruma Kültür ve Sanat Merkezi Derneği (Tarsus ÇEKSAM) Başkanı Semra Kabasakal, ilçede yaşananlara isyan etti.
Yaklaşık 30 yıldır Tarsus’ta yaşadığını ancak ilçenin giderek doğadan uzaklaştırıldığını söyleyen Kabasakal, öncelikle kentin simgesi haline gelen Berdan Tekstil Fabrikası’nın bulunduğu alanın alışveriş merkezine dönüştürülme çabalarını eleştirdi.
Kent merkezindeki tek yeşil alan olan Kültür Parkta da yeşil ve toprak alanların azaltıldığını savunan Kabasakal, Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın Mersin yeşile doyacak sözlerini hatırlatarak, “Böyle mi yeşile doyacağız?” sorusunu gündeme getirdi.
“KÜLTÜR PARK’TA OTELE KARŞIYIZ”
Tarsuslular arasında ‘Oyuncakistan’ olarak da bilinen Kültür Park’ta yapılan çalışmaları da değerlendiren Kabasakal, “Kültür Park ve Yarenlik Alanı’nda yapılan çalışmalar son derece üzüntü verici çünkü yeşil katlediliyor. Tarsus’un Cumhuriyet döneminden buyana gelen ağaçlarını kestiler! Yine söz konusu alanda spor tesislerinin bulunduğu bölgede bir iş merkezi ve bir otel yapılmak isteniyor. Burhanettin Kocamaz’ın Tarsus Belediye Başkanı olduğu dönemlerde gündeme getirdiği bu proje bu bölgedeki yeşil alanları tamamen bitirecek türden. Evet ilçenin bir otel ihtiyacı var ancak bu ihtiyaç doğa katledilerek giderilmemeli. Bu nedenle bu bölgeye otel yapılmasına karşıyız” şeklinde konuştu.
“FABRİKALAR KAPANIYOR, AVM’LER AÇILIYOR”
Tarsus’ta tekstil fabrikalarının kentin büyümesinde çok önemli bir yeri olduğunu ifade eden Kabasakal, “Berdan Tekstil Fabrikası, Tarsus için bir simgedir. Çünkü Tarsus, Berdan Nehri’nin hayat verdiği bir ilçemizdir. Ama maalesef o simge fabrikanın alanına bir alışveriş merkezi kurulmak isteniyor. Biz tüketen değil, üreten bir ülke olmak istiyoruz. Üreterek yaşamak istiyoruz. Üretimin olmadığı yerde hiçbir şey olmaz! Bu nedenle AVM’ye karşı çok büyük mücadeleler verdik ancak sistemi öyle bir kurmuşlar ki, çarkın dönmesine engel olamadık. Tarsus’ta tekstil fabrikalarının çoğu çalışmıyor. Çünkü tekstil sektörüne çok büyük darbeler vuruldu. Sektörü bitirdiler. Bugün ise Çin’den gelen zararlı ve kanserojen içeren ürünler ülkemizde kol geziyor. Öte yandan Berdan Tekstil Fabrikası’nda binlerce işçi istihdam ediliyordu. Ancak bu fabrikaların kapanması ise bu istihdam da yok edildi! Tüm bu yaşanlar Tarsus’u ölü şehir haline getirdi” şeklinde konuştu.
“MERSİN/TARSUS SAHİPSİZ”
Ancak kentteki doğal yapının yok oluşunun bununla da kalmadığını belirten Kabasakal, en büyük tehlikenin ilçedeki verimli tarım arazilerinin imara açılması, taşocakları faaliyetlerinin artmasına izin verilmesi olduğunu kaydetti.
Mersin ve Tarsus’un sahipsizliğinden dert yanan ÇEKSAM Başkanı Kabasakal, “Tarsus’a şuanda bir cezaevi yapılıyor ve bu yapı sessiz sedasız yükseliyor. Ama acı bir gerçek var ki; bu cezaevi tarım alanına yapılıyor. Ali Fakı Köyü’nde tarım alanlarının bulunduğu alanda yapılan inşaat ile bölgenin en büyük cezaevi Tarsus’a kuruluyor. Geçmişte yaşam veren o topraklar, bugün maalesef yok ediliyor. Tarsus’a en büyük hizmet bir cezaevi midir? Acı olan bir gerçek daha var ki; cezaevinin yapıldığı 5 bin dönümlük arazi ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından tarım faaliyetlerinin geliştirilmesi için hazineye kazandırılmıştır. Tarsus’un kaderi; tarım alanlarının yok edilip ceza evi yapılması mıdır? O kadar çok muhalif var ki, bunların susturulması gerekiyor! Bunları susturup yaşamlarına devam etmek istiyorlar. Ama biz yanlışa karşı duruyoruz. Sonu ne olursa olsun yaşadığımız müddetçe mücadeleye devam edeceğiz. Bu gidişe ‘dur’ demeliyiz” dedi.
“SOSYAL YAPI BOZULUYOR”
Tüm bu yaşanların Tarsus’un sosyo-ekonomik yaşamını, çok kültürlülüğünü de bozduğunu dile getiren Kabasakal, “Tarsus’ta gece yaşamı bitirildi. Tarihi binalar restore edildi ancak yanlış ellere teslim edildi. Bu yapılar sadece ticari kazanç için hizmet veren ruhsuz yapılara dönüştürüldü. Bölgenin yapısına uygun olmayan topluluklar oluştu. Bu durum ilçede rahatsızlık yaratır hale geldi.
Ama Tarsus’un kaderini değiştirmek, Tarsus halkına bağlı! Biz Tarsus’ta yaşayanlar olarak beton yığınına dönen bir şehre karşı birleşmeli, mücadele etmeliyiz. Yeşil alanların bol olduğu bir yaşam bir hayat istiyoruz. Buna da insan olarak, yurttaş olarak hakkımız var” dedi.