CHP Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu, Hollanda makamlarının Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na uçuş izni vermemesi ve ardından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın sınır dışı edilmesiyle patlak veren krizi değerlendirdi.

Hollanda makamlarının Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanına hakaret ve kötü muamelede bulunmasının, Hollanda polisinin Türk vatandaşlarına şiddet uygulamasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Kuyucuoğlu, Hollanda krizinden mağduriyet algısı çıkarmaya çalışan AKP hükümetinin, olayın ayrıntılarını ve perde arkasını kamuoyundan gizlediğini kaydetti.
Kuyucuoğlu, Hollanda’daki seçim dolayısıyla Türk makamlarına ‘Buradaki seçimler bittikten sonra gelin’ teklifi sunulduğunu ancak AKP hükümetinin önce Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun, uçağına iniş izni verilmemesi üzerine karayoluyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Kaya’yı Hollanda’ya gönderdiğini ifade etti. 
Bakan Kaya’nın, bakanlık titriyle Hollanda topraklarına girmesine rağmen ilgili makamlara bilgi vermediğini ve polisi şaşırtacak şekilde farklı yollardan ilerlediğini kaydeden Kuyucuoğlu, “Anlaşılıyor ki AKP, Hollanda ile böyle bir krizin çıkmasını planlamıştır. Böyle bir olayın vuku bulmasına zemin hazırlamıştır. Meselenin bir diğer yönü ise AKP hükümetinin Hollanda krizinden mağduriyet çıkarma peşinde olmasıdır. AKP, Avrupa’da evet kampanyasının engellendiği algısı yaratmaya çalışıyor. Ama işin iç yüzü öyle değil. Olayın iç yüzü, ayrıntıları kamuoyuna anlatılmıyor. Aksine milliyetçi duyguların kabartılması ve bundan bir çıkar sağlanması hedefleniyor” dedi.
Geçtiğimiz hafta Brüksel’de yapılan Akdeniz İçin Birlik Parlamenter Asamblesi toplantısında AB’nin Türkiye’ye karşı oyalama politikalarını eleştiren bir konuşma yaptığını hatırlatan Kuyucuoğlu, “O toplantının ardından trenle Almanya’nın Hannover şehrine geçtik. Orada Hayır Platformu’nun düzenlediği bir toplantıya katıldık. Alevi Kültür Dernekleri’nin toplantısına katıldık. Gerek Brüksel’de gerek Almanya’da muhatap makamlarla ve Türk vatandaşlarıyla görüştük. Medeni dünyanın getirilen bu anayasa değişikliğini onaylaması mümkün değil ama Avrupa Birliği ülkelerinde, Türkiye’deki referandumla ilgili olarak evet çalışması yapanların engellenmesi gibi bir durum da söz konusu değil. Hayır çalışması yapanların engellenmesi de söz konusu değil. Hatta Türkiye’de ilgili yasalarla yasaklanmış olmasına rağmen AKP, büyükelçilikleri, konsoloslukları evet propagandası için kullanıyor. Hükümet devletin tüm olanaklarını kullanarak Avrupa’da evet çalışması yapıyor. Bakanlar, bakanlık titrini kullanarak evet çalışması yapıyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu örneğin Fransa’da benzer çalışmalar yaptı. Ama hükümet sanki bütün Avrupa’da evet çalışması yasaklanıyormuş gibi algı yaratarak yeni bir mağduriyet devşirmek istiyor” ifadelerini kullandı.
Hükümetin, Hollanda ile yaşanan krizin ardından bu ülkeye karşı yaptırım kararı aldığını belirten Kuyucuoğlu, “Hükümetin aldığı en önemli yaptırım kararı, Hollanda’nın diplomatik uçuşlarına Türk hava sahasının kapatılması. Ama adamların diplomatik uçağı yok. Bakanları tarifeli uçaklarla seyahat ediyorlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anayasa değişmiş gibi, adeta bir parti genel başkanı gibi evet propagandası yapmaya başladığını kaydeden Kuyucuoğlu, “Cumhurbaşkanı evet propagandası için gittiği illerde valileri yani devleti arkasına alıp evet propagandası yapıyor. Diğer yandan OHAL şartları nedeniyle basın açıklamalarına bile izin verilmiyor, hayır propagandası yapanlara salon verilmiyor, salon verilse elektrikleri kesiliyor, salon toplantılarına saldırılar düzenleniyor.  Hollanda’ya bakıp demokrasi havarisi kesilenler önce Türkiye’ye baksınlar. İğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batıralım. Türkiye’de hukuki süreç işlemiyor, insanlar hukuki ve demokratik haklarını kullanamıyor” dedi. (bülten)