Sektör temsilcileri, yetkililere Mersin’den seslenerek, durumun tersine çevrilmesi için acil desteğe ihtiyaç olduğuna dikkat çektiler.
Türkiye’deki bakliyat üretimi, ihracatı, yaşanan sorunlar ve beklentiler, Mersin’de düzenlenen ‘Yemeklik Tane Baklagiller Çalıştayı’nda masaya yatırılıyor. Mersin Ticaret Borsası ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü’ne bağlı Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü işbirliğinde bir otelde gerçekleştirilen ve 3 gün sürecek olan çalıştay, Türkiye’nin dört bir yanından bakliyat üreticileri, ihracatçılar ile araştırmacılar, akademisyenler, hükümet ve devlet yetkililerini bir araya getirdi.
“DÜNYADA GDO’SU İLE OYNANMIŞ BAKLİYAT YOK”
Çalıştayın açılışında konuşan Dünya Bakliyat Federasyonu Başkanı ve Mersin Ticaret Borsası Meclis Başkanı Hüseyin Arslan, bakliyat üzerine herkesin konuştuğunu belirterek, yapılan yorumları eleştirdi. Bir profesörün çıkıp rahatlıkla, ‘Kanada’da bakliyat yetişmez. Bunun GDO’su ile oynanmış’ diyebildiğini söyleyen Arslan, “Siz bu işin uzmanı olarak televizyonda önünde profesör yazan bu insanları dinlerken herhalde gülüyorsunuz ya da kanal değiştiriyorsunuz. Kendi sahalarında konuşsunlar, biz onlara bir şey demiyoruz. Biz şunu söylüyoruz, ulaşamıyoruz; dünyada GDO’su ile oynanmış bakliyat yok. Benden 1 kilo isteyin ve 1 milyon dolar getirin ama yok, hiç böyle bir olay yok. Biz bunu anlatamıyoruz ama hala maalesef adam onkolojist ama her şey olmuş, bakliyat uzmanı olmuş, uzay işlerine giriyor, altyapı işlerine burnunu sokuyor. Her şeye burunlarını sokuyorlar” dedi.
“ARTIK 10 ŞUBAT DÜNYADA DÜNYA BAKLİYAT GÜNÜ OLARAK KUTLANMAYA BAŞLANACAK”
Bakliyatın dünya gündeminde tutulması için yaptıkları çalışmalara değinen Arslan, bu çerçevede 4 yıllık uğraşlar sonunda Türkiye’nin büyük çabasıyla Birleşmiş Milletler tarafından 2016 yılının ‘Dünya Bakliyat Yılı’ olarak ilan edilmesini sağladıklarını anımsattı. “Türkiye olmasaydı Dünya Bakliyat Yılı olmazdı” diyen Arslan, 2016’da 1,1 milyar insanın sosyal medyada bakliyatla ilgili konuştuğunu, 6 Ocak’ı Bakliyat Bayramı olarak ilan ettiklerini ve 70 ülke kutladığını dile getirdi. 2017’de ise Dünya Bakliyat Günü ilan ettiklerini ve 142 ülkede Ocak ayı içerisinde kutlandığını ifade eden Arslan, amaçlarının, bakliyatı sürekli dünya gündeminde tutmak olduğunu vurguladı. Son olarak Dünya Bakliyat Günü’nün BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından tanınması için gerekli çalışmaları yaptıklarını kaydeden Arslan, “44 ülkenin onayı ile Dünya Bakliyat Günü, eğer bir aksilik olmazsa 2017’nin sonunda BM Genel Kurulu tarafından ilan edilecek ve artık 10 Şubat dünyada Dünya Bakliyat Günü olarak kutlanmaya başlanacak. Bu çok önemli bir başarı. Hem üretime hem tüketime faydaları olacak” diye konuştu.
“TÜM DÜNYADA LOKAL ÜRETİMİN ARTIRILMASINI İSTİYORUZ”
“Ülkelerin kurdukları bariyerlerin, ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz” diyen Arslan, bu aşamada da lokal üretimin tüm dünyada artırılmasını istediklerini söyledi. Dünyada 75 milyon ton bakliyat üretildiğine işaret eden Arslan, dünyanın en çok bakliyat üreten ilk üç ülkesini Kanada, Avustralya ve Myanmar olarak sıraladı. Dünyada son 50 yılda bakliyat üretimindeki artışın yüzde 50 civarında olduğunu belirten Arslan, “Buğdayda üretimde yüzde 188, mısırda yüzde 306, pirinçte yüzde 200 civarında artış olmuş. Fasulyede 8 kat artmış. Bakliyatta bizdeki artış ise yüzde 54. Bakliyat tarımın öksüz çocuğudur. Ben federasyon başkanı olduğumda, artık olmayacak dedim. Bunu tüm dünyanın gündemine taşıdık. FAO da onayladıktan sonra artık bu öksüz çocuğun bir sahibi olacak” ifadelerini kullandı.
“DÜNYADA SON 30 YILDA BAKLİYAT ÜRETİMİ ARTARKEN, TÜRKİYE’DE TAM TERSİ BİR SÜREÇ YAŞANIYOR”
TOBB Ticaret Borsaları Konsey Başkanı ve Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir ise konuşmasında sorunlar, nedenleri, çözüm önerileri ve beklentiler üzerinde durdu. “Son 30 yılda dünyada bakliyat üretimi artarken, ülkemizde tam tersine bir süreç yaşanmaktadır. Bu, çok önemli bir sorundur” diyen Özdemir, bu çalıştayla uygulanabilir bir yol haritası oluşturmayı hedeflediklerini belirtti. Mersin’in sadece Türkiye’nin değil, dünyanın sayılı bakliyat merkezlerinden birisi olduğuna dikkat çeken Özdemir, bakliyat ürünlerinin işlemesine dayalı sanayinin yaklaşık yüzde 70’inin Mersin’de kurulu olduğunu, Türkiye bakliyat dış ticaretinin yüzde 85’inin de Mersin üzerinden yapıldığını dile getirdi. 2016’da Mersin Ticaret Borsası’nda 750 bin ton bakliyatın işlem gördüğünü, bu ürünlerin değerinin ise 2,5 milyar lirayı bulduğunu vurgulayan Özdemir, Mersin’in bakliyat sektörünün ana merkezi konumunda olduğunun altını çizdi.
“SAVAŞI ÜRETİM CEPHESİNDE KAYBETTİK. ÜRETİM SERT ŞEKİLDE DÜŞTÜ”
Türkiye’nin 30 yıl önce dünyanın açık ara bakliyat şampiyonu bir ülke olduğunu, dünya bakliyat ihracatının yüzde 20’sini tek başına yaptığını belirten Özdemir, şunları söyledi: “1988 yılında dünyada toplam ihracat 6,1 milyon ton, ülkemizin ihracatı 1,2 milyon ton seviyesindeydi. Aynı yıl dünyadaki bakliyat üretimi 55,5 milyon ton, Türkiye’nin üretimi ise 2,3 milyon tondu. Aradan geçen 30 yılda dünyadaki toplam ihracat yaklaşık 3 kat artarak 16 milyon tona ulaşırken, ülkemizin ihracatı yüzde 75 oranında azalarak 300 bin tona geriledi. Bugün geldiğimiz noktada net ithalatçı konumundayız. Hem ihracat pazarlarımızı elimizde tutabilmek hem de iç talebe cevap verebilmek için ithalat yapmak zorundayız. 2016’da tam 463 bin ton bakliyat ithalatı yaptık. 2017’nin ilk 4 ayında ise ithalatımız 215 bin tona yaklaşmıştır. Bakliyat sektörü olarak biz bu savaşı üretim cephesinde kaybettik. Üretici hızla bakliyat üretiminden uzaklaştı. Üretim düştü hem de sert şekilde düştü. Tarım Bakanlığı taşra teşkilatının gönderdiği verilere dayanan resmi üretim rakamları, bir süre bu gerçeği görmemizi engelledi. Ancak, artık mızrak çuvala sığmaz hale geldi. Buradan bir kez daha yetkililere sesleniyoruz; TÜİK tarafından ilan edilen resmi üretim rakamları ile piyasa verileri örtüşmüyor. TÜİK’in üretim rakamları yanlış olduğundan tüketim rakamları da yanlış oluyor. Şu anda ne ürettiğimizi ve ne tükettiğimizi bilmiyoruz. Yeni bir üretim veri sistemine ihtiyacımız var.”
Türkiye’nin, yurt dışından ithal edilen bakliyat ürünlerini ithal ederek dünya pazarlarında rekabetçi olmasının ve gücünü korumasının mümkün olmadığının altını çizen Özdemir, bu durumun sürdürülebilir olmadığını dile getirerek, “Kimse kendini kandırmasın. Taşıma suyla bu değirmen daha fazla dönmez” şeklinde konuştu.
“DESTEKLER ARTARAK DEVAM ETMELİ”
Üretimin düşmesini, üreticinin en az gayret ve maliyetle en çok getiriyi elde edeceği ve pazarlama garantisi olan ürünlere yönelmesine bağlayan Özdemir, yerli üretimi artırmak için bakliyat üretiminin tekrar cazip hale getirilmesi gerektiğini vurguladı. Özdemir, “Bunun için verimliliğin artması, hasat sonrası fiyat istikrarının sağlanması, devletin verdiği desteklerin artarak devam etmesi ve rakip ürünlere orantısız şekilde yüksek destek verilmemesi gerekmektedir. Sertifikalı tohum üretiminin artması için özel sektör firmaları ve araştırma kuruluşlarına destek sağlanmalıdır. Mevcut havza bazlı destekleme programı, ürün bazında uzmanlaşmayı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir” dedi.
Çalıştayın ilk gününe Tarla Bitkileri Daire Başkanı Dr. Yusuf Arslan, Tohumculuk Daire Başkanı Mehmet Sığırcı ve Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Abdullah Çil de katılarak birer konuşma yaptı. (iha)