TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Mersin İl Temsilcisi Zehra Korkmaz, 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, “Çevre bizim değil, biz çevrenin bir parçasıyız” uyarısı yaptı.
Hızla artan dünya nüfusu, gelişen teknoloji ile artan sanayileşme, bilinçsiz uygulanan tarımsal faaliyetlerin çevreyi oluşturan ana unsurlar; hava, su ve toprağı olumsuz yönde etkilediğine dikkat çeken Korkmaz, “Birey olarak çevre bizim değil, biz çevrenin bir parçasıyız” dedi.
ÇEVRE SORUNLARI BÜYÜK TEHDİT
Çevre sorunlarının hem dünya toplumları hem de ülkemiz için büyük bir tehdit olmaya devam ettiğinin de altını çizen Başkan Korkmaz, her yıl çevresel kirlilikten dolayı 3 milyondan fazla 5 yaş altı çocuğun hayatını kaybettiğini söyledi. Her yıl 100 binden fazla deniz kuşu ve deniz memelisinin çevresel kirlilik nedeniyle öldüğünü belirten Zehra Korkmaz, “Çevresel kirliliğin fazla olduğu bölgelerde yaşayan insanlar, daha az kirlilik olan bölgelerde yaşayan insanlara göre yüzde 20 daha fazla kanser olma risk altındadır. Birçok canlı türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Çevre kirliliğinden kaynaklı küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği sonucu; Son 20 yıl içerisinde oluşan afetlerin yüzde 90’ının sel, fırtına, sıcaklık dalgaları ve diğer hava olaylarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
KURAKLIK TEHLİKESİ BÜYÜYOR
Türkiye`de 2015 Yılında Kaydedilen Meteorolojik Karakterli Doğal Afetlerin Kısa Değerlendirmesi Raporunda, 2015 yılında 731 adet afetin rapor edildiği belirtilmektedir. Bu sayı 2014 yılında 500 adettir. Gözlemlenen iklim değişikliği nedeniyle ülkemizin orta kesimlerinde yoğun kuraklık ve yer altı suyunun tükeneceği belirtilmekte, deniz kıyısındaki alanlarımızda ise toprak kayıplarının olacağı tahmin edilmektedir.
TÜİK envanter sonuçlarına göre, 2014 yılında toplam sera gazı emisyonu CO2 eşdeğeri olarak 467,6 milyon ton (Mt) olarak hesaplanmıştır. 2014 yılı emisyonlarında CO2 eşdeğeri olarak en büyük payı yüzde 72,5 ile enerji kaynaklı emisyonlar alırken, bunu sırasıyla %13,4 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, yüzde 10,6 ile tarımsal faaliyetler ve yüzde 3,5 ile atık takip etmektedir. Kişi başı seragazı emisyonları artmıştır. 1990 yılında kişi başı CO2 eşdeğer emisyonu 3,77 ton/kişi olarak hesaplanırken, bu değer 2014 yılında 6,08 ton/kişi olarak hesaplanmıştır” dedi.
MERSİN’İN ÇEVRESEL SORUNLARI SAYMAKLA BİTMİYOR
Mersin’in durumuna da dikkat çeken ÇMO Mersin İl Temsilcisi Zehra Korkmaz, 321 kilometrelik kıyı bandına sahip olan kentin yoğun bir yapılaşma ile birlikte, alt yapı yetersizliği, liman faaliyetleri, tarımsal faaliyetler, endüstriyel faaliyetler gibi nedenlerle toprak, hava, deniz suyu, yeraltı suyu yüzey suyu kirliliği problemleri yaşadığını söyledi.
Liman faaliyetleri, yaz aylarında tatil sitelerinin atıksu deşarjları ve balık çiftliklerinin deniz kirliliğine neden olduğunu aktaran Korkmaz, “Tarımsal faaliyetlerde gübre ve pestisitlerin bilinçsiz ve aşırı kullanımı toprak kirliliğine, ayrıca yüzey sularını, yüzey sularından beslenen yeraltı sularının kirlenmesine neden olmaktadır. Çevre kirlenmesinin en büyük nedeni insanın bitmeyen istekleridir. Kirletenlerle, kirliliğe çözüm arayanlar aslında aynı kişilerdir. Bu kısır döngüyü aşıp eğitim ile at gözlülüğümüzü dizginleyebildiğimizde daha iyi bir çevre yaratma düşlerimiz gerçeğe dönüşecektir. Gezegenimizin sınırlarını ve yeniden üretme kapasitesini bilerek yaşamak dileğimizle” diye konuştu. (bülten)