Mersin Üniversitesi’nin ((MEÜ) ilk kurulan fakültelerinden biri olan Mühendislik Fakültesi, hem nitelik hem de disiplin zenginliği açısından üniversite ve bölgeye önemli katkılar sağlıyor. Üniversitesinin Akademi Gündem Gazetesi’ne konuşan Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Akdağlı, “Amacımız fark yaratacak mühendisler yetiştirmek” dedi.
Akdağlı, güçlü akademik kadrosuyla, sanayi kuruluşlarının ihtiyaçlarına ve kentimizin çevre sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalarını sürdüren fakültenin, çeşitli firmalara ve kuruluşlara da danışmanlık, teknik raporlar hazırlama ve bilirkişilik hizmeti verdiğini söyledi. Göreve geldiği günden bu yana birçok proje gerçekleştirdiklerini dile getiren Akdağlı, organize sanayi bölgesi ve fakülte arasındaki ilişkilerin her geçen gün geliştiğini belirtiyor.
9 BÖLÜMDE EĞİTİM VERİLİYOR
SORU: Mühendislik Fakültesi hakkında genel olarak bilgi verir misiniz?
A.AKDAĞLI: Mühendislik Fakültesi, 1992 yılında üniversitemiz bünyesinde açılmış olan altı fakülteden birisidir. Çevre, Elektrik-Elektronik, Jeoloji ve Makine Mühendisliği Bölümleri ile eğitim öğretime başlamıştır. Bu bölümlerimizin yanı sıra Bilgisayar Mühendisliği Bölümü de açılmış ancak akademik personel yetersizliği nedeniyle açıldığı yıl öğrenci alımı yapılamamıştır.
Akademik personel yeterliliğinin sağlanmasıyla bu bölümümüz de bir sonraki eğitim döneminde hizmet vermeye başlamıştır. 2016-2017 eğitim-öğretim yılında fakültemiz
bünyesinde Bilgisayar, Çevre, Elektrik-Elektronik, Gıda, İnşaat, Jeoloji, Kimya, Makine ile
Metalürji ve Malzeme Mühendisliği bölümü olmak üzere toplam 9 bölümde eğitim faaliyetleri sürdürülüyor.
Akademik kadromuz: 23 Profesör, 14 Doçent, 35 Yardımcı Doçent olmak üzere 72 Öğretim Üyesi, 3 Öğretim Görevlisi, 15 Araştırma Görevlisi, 1 Okutman, 5 Uzman’dan oluşuyor. İdari hizmetler ise 5’i teknik personel olmak üzere toplam 34 personel tarafından yürütülüyor.
MERSİN’DE HARİTA MÜHENDİSLERİ DE YETİŞECEK
SORU: Fakültenizde kısa vadede açılması planlanan bölüm var mı?
A.AKDAĞLI: Harita Mühendisliği Bölümümüz henüz kurulum ve kadrolaşma aşamasında. Bu bölümümüz üniversitemiz senato kararı alındıktan sonra YÖK Yürütme Kurulu’nun 24.06.2015 tarihli toplantısında alınan karar ile açıldı. Akademik kadromuzun tamamlanmasının ardından öğrenci alımına başlayacağız.
BİLGİSAYAR VE İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMLERİ AKADEMİSYEN BEKLİYOR!
SORU: Lisansüstü ve Doktora programlarınız hakkında bilgi verir misiniz?
A.AKDAĞLI: Bilgisayar ve İnşaat Mühendisliği bölümleri hariç lisans bölümlerimizin hepsinde yüksek lisans programı bulunuyor. Bilgisayar ve inşaat mühendisliği bölümlerinde ise öğretim üyesi yeterliliği sağlandıktan sonra yüksek lisans programlarını aktif hale getirmeyi planlıyoruz.
Çevre, Elektrik-Elektronik, Gıda, Jeoloji, Kimya ve Makine Mühendisliği bölümlerimizde
doktora programları bulunuyor. Yüksek lisans programlarında 443, doktora programında ise 75 öğrencimiz çalışmalarına devam ediyor.
SORU: Öğrencilere sunulan çift ana dal, ve yan dal olanaklarınız ne durumda?
A.AKDAĞLI: Gereken başarıyı sağlayan lisans öğrencilerimiz, Çevre, Gıda, İnşaat, Makina ve Kimya bölümlerimizde çift anadal yapabiliyor. Çift anadal yapan öğrenci sayımız 10 kişi. Çevre, Elektrik-Elektronik ve Makine Mühendisliği bölümlerimizde yan dal imkânımız var. Öğrencilerimizin ikinci bir dalda lisans diplomasına sahip olmasına olanak sağlayan bu programda ise 3 öğrencimiz var.
UYGULAMALI EĞİTİMLER LABORATUARLARDA YAPILIYOR
SORU: Genel olarak uygulamalı eğitime dayanan fakültenizde laboratuvar imkânlarınız ve uygulama alanlarınız hakkında neler söylemek isterseniz?
A.AKDAĞLI: Laboratuvar uygulamaları, mühendislik eğitiminin en temel öğelerinden bir tanesidir. Fakültemizin özellikle yeni açılan bölümlerimizin laboratuvar ihtiyaçlarını sağlamak önceliklerimiz arasındadır. Bununla birlikte daha eski bölümlerimizin laboratuarlarını güncellemeye ve dekanlık bütçemizin elverdiği ölçüde adil bir yaklaşımla laboratuvar sarf ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Fakültemizde toplam 102 tane laboratuvar bulunuyor. Çevre Mühendisliği Bölümü, 24 laboratuvar ile en fazla laboratuvara sahip bölümümüzdür.
DERSLİKLER, BİLGİSAYAR PROGRAMI İLE DAHA VERİMLİ KULLANILACAK
SORU: Mühendislik Fakültesi’nin fiziki alt yapısı hakkında bilgi verir misiniz?
A.AKDAĞLI: Fakültemiz toplam 25 bin metrekarelik kapalı alana sahiptir. 1 Dekanlık binası, 2 derslik bloğu, 48 idari ofis, öğrenci ve araştırma laboratuvarları
ve atölyelerden oluşan 4 blok fakültemize tahsis edilmiştir. Lisans eğitimine 2 blokta
devam ediyoruz. Bir önceki dönemde 25 adet dersliğimiz vardı. 2016-2017 eğitim-öğretim
döneminde 3 derslik daha eklenerek toplam derslik sayımız 28 oldu. Şimdiye kadar dersliklerin bölümlere tahsis edilmesiyle eğitim-öğretime devam edilirken, artan öğrenci ve bölüm sayısı dersliklerin daha verimli bir şekilde paylaşılarak kullanılması ihtiyacını doğurdu.
Bilgisayar Mühendisliği Bölümümüzün de katkısıyla, derslikleri daha verimli kullanabileceğimiz bir program geliştirme çalışmalarımız halen devam ediyor.
TEKNOPARK İLE PROTOKOL İMZALADIK
SORU: Göreve geldiğiniz günden bu yana gerçekleştirdiğiniz projelerden bahseder misiniz?
A.AKDAĞLI: Dekanlık görevine geldiğim ilk haftadan itibaren hızlı ve çok yönlü çalışmalara başladık. 8 senedir lisans düzeyinde eğitim veremeyen Bilgisayar Mühendisliği Bölümümüze, 2016- 2017 eğitim-öğretim yılında Rektörümüz Prof. Dr. Ahmet Çamsarı’nın da kişisel gayretleriyle öğrenci almaya başladık. Bilgisayar Mühendisliği Bölümümüze öğrenci alımının yapılmamasındaki temel sıkıntı öğretim üyelerinin yetersizliğiydi. Hızlı girişimlerle bunu tamamladık. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile fakültemiz arasında ortak projeler üretmek üzere bir komisyon oluşturduk.
Yine Bilgisayar Mühendisliği Bölümümüz ile TEKNOPARK arasında öğrencilerin eğitimi ve ortak proje konusunda iyi niyet protokolü anlaşması imzalandı.
SORU: Türkiye’de ki mühendislik eğitimleri ile üniversitemizdeki eğitimi karşılaştıracak
olursanız durumu nasıl değerlendirirsiniz?
A.AKDAĞLI: Çok parametreli bir soru oldu aslında. Mühendislik fakültelerinin alt yapıları, öğretim elemanları ve öğrenci nitelikleri birbirinden çok farklı. Birçok açıdan değerlendirmeler yapılıyor. Elimizde güncel sayısal veriler bulunmamakla birlikte, 2012 senesinde, öğretim üyelerinin bilimsel çalışmaları baz alınarak yapılan bir araştırmada, Türkiye’de eğitim veren 125 mühendislik fakültesi arasında fakültemiz 36’ıncı sırada yer aldı.
“ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİ YETERSİZ”
SORU: Türkiye’deki üniversite-sanayi işbirliğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Organize sanayi bölgesindeki firmalarla ilişkileriniz nasıl?
A.AKDAĞLI: Ülkemizde, üniversite-sanayi işbirliği ne yazık ki yetersiz. TÜBİTAK ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın bu konuda çok yönlü ve iyi niyetli çalışmaları var. Geçmişte sanayi üniversiteye küsebiliyor ya da akademisyenler sanayiye küsebiliyordu. TÜBİTAK bunun önüne geçmek ve işbirliğini arttırmak için tavsiye edici ve bağlayıcı kararlar aldı. Örneğin, ‘sanayi bünyesinde oluşturulan bir projenin kabulü için üniversiteden en az bir danışmanın olması gereklidir’ gibi işbirliği oluşturulabilecek maddeler ekledi. Günümüz itibariyle emekleme döneminde olan bu girişimlerin faydasını ilerde daha iyi göreceğimizi düşünüyorum. Fakültemiz ile organize sanayi bölgesi arasındaki ilişkiler de her geçen gün gelişiyor. Öğretim elemanlarımızın işbirliği içerisinde olduğu firmalarla, sanayinin problemlerini çözmek için oluşturduğumuz sürdürülebilir projelerimiz devam ediyor. Ayrıca KOSGEB ve TÜBİTAK kapsamında ortak yapılan projeler var ve bu projelere danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Fizibilite çalışmaları doğrultusunda verilen raporlar, firmalara verilen danışmanlık hizmetleri, fakültemiz bünyesinde sanayiye verilen destekler arasındadır.
SORU: Fakültenizin üniversitemize ve bölgemize katkıları nelerdir?
A.AKDAĞLI: Mühendislik Fakültemiz hem nitelik açısından hem de disiplin zenginliği açısından üniversitemize ve bölgemize önemli katkılar sağlıyor. Mersin ve çevre bölgelerde faaliyet gösteren firmalar ile çeşitli kuruluşlara; danışmanlık, teknik raporlar hazırlama ve bilirkişilik hizmeti veriyoruz. Göreve başladığım günden bu yana bölgemizde bulunan sanayi kuruluşlarının ihtiyaçlarına ve kentimizin çevre sorunlarının çözümüne yönelik birçok proje gerçekleştirdik.
“UYGULAMALI MÜHENDİSLİK EĞİTİMİ ÖNEMSİYORUZ”
SORU: Yeni mezunlara iş yaratılmasına olanak sağlayan İntörn mühendislik uygulaması hakkında ne düşünüyorsunuz? Bölümlerinizde bu uygulama var mı?
A.AKDAĞLI: 2011 yılında gerçekleşen müfredat değişikliği ile “Uygulamalı Mühendislik Eğitimi (İntörn) Yönergesi” çerçevesinde hazırlanmış olan intörn mühendislik uygulamasını ilk olarak 2015-2016 eğitim öğretim yılında Gıda Mühendisliği Bölümünü de faaliyete geçirdik. İntörn mühendislikle; işveren sanayi kuruluşlarının eğitime dahil edilmesi, üniversite-sanayi işbirliği, mezun olacak mühendis adaylarının iş tecrübesi edinmesi ve iş hayatına hazırlanması gibi hususlar hedefleniyor. Bu uygulama ile işletmenin; hammadde kabul-satın alma, üretim-işletme, paketleme- depolama-muhafaza ve kalite kontrol sağlama bölümlerinin her birinde intörn öğrencisinin, eğitim alması sağlanıyor. Böylece sanayici-işveren, mühendis adaylarının eğitimine doğrudan katılarak ihtiyaçlar doğrultusunda yetiştirilmesine yardımcı oluyor. Eğitim sürecine sanayici paydaşların katılımı, bölümümüzün MÜ-DEK tarafından akredite edilmesine de ek katkı sağlamıştır. İntörn öğrenci, üretim ve işletme ortamında aldığı eğitim ve kazandığı tecrübeyle özgüveni yüksek deneyimli mühendis olarak mezun olabilir. Sanayici-işveren de intörn mühendisin işgücünden yararlanmanın yanı sıra, istekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda mühendis yetiştirilmesinde görev ve sorumluluk almış oluyor. Sonuç olarak tüm paydaşların bu uygulama ile ciddi fayda sağlayacaklarını düşünüyorum.
KİŞİSEL GELİŞİMİ ÖNEMSEYİN
SORU: Öğrencilerinize mezun olduktan sonra pişman olmamaları için eğitim dönemleri boyunca neleri yapmalarını önerirsiniz?
A.AKDAĞLI: Vakıf ve devlet üniversitelerinin mühendislik fakültelerinde bulunan bölümlerin ve öğrenci sayılarının hızlı artışı, mezun öğrencilerimizi daha rekabetçi bir iş hayatının beklediği anlamına geliyor. Ayrıca, isimlerinde ‘teknik ve teknoloji’ kelimesi bulunan üniversite sayısı artıyor. Öğrencilerimiz unutmasınlar ki üniversite hayatı boyunca edinebilecekleri her türlü bilgi ve beceri gibi donanımlara iş yaşamında ihtiyaç duyacaklar. Bilgisayarda en azından kelime işlemci ve sunu programlarını iyi düzeyde kullanabiliyor olması, mesleği ile ilgili en az bir bilgisayar programını çok iyi düzeyde biliyor olması gerekiyor. İletişim teknolojilerinin gelişmesi ile küçülen dünyada en az bir yabancı dili yazabilecek ve konuşabilecek seviyede öğrenmesi iyi bir mühendisin olmazsa olmazıdır. Yabancı dil bilmenin, iş bulma konusunda mezunlarımıza ciddi avantaj sağlayacağı kanaatindeyim. Öğrencilerimiz lisans eğitim dönemlerinde Erasmus programı gibi yurtdışı eğitim imkânlarını mutlaka değerlendirmeye çalışsınlar. Bu gibi imkânlar öğrencinin kişisel gelişimine katkının yanı sıra iş hayatına da fayda sağlayacaktır. Mesleki gelişim açısından mezunlarımızın lisansüstü eğitime devam etmelerini de özellikle tavsiye ediyorum.
SOSYAL İLİŞKİLERİNİZİ GELİŞTİRİN
SORU: Bunlar yeterli mi?
A.AKDAĞLI: Tabi ki hayır. Mühendislik fakülteleri öğrencilerinin genelindesosyal ilişkilerinin zayıf olduğu görülüyor. Bu ciddi bir sorun. Öğrencilerin sosyal medya iletişimi yerine gerçek hayata yönelmeleri, spor, sanat ve kültürel kulüplerde aktif olarak faaliyetlerde bulunmaları çok yönlü gelişimleri açısından son derece önemli bir konu. Yani teknik bilgilerle donanmış bir mühendis, sosyal yönünü güçlendirerek bir katma değer daha yaratmalıdır.
SORU: Üniversitelerde verilen mühendislik eğitimlerinde bir şeyleri değiştirmek elinizde olsa bunlar neler olurdu?
A.AKDAĞLI: Genel olarak değerlendirecek olursak, birçok fakültede olduğu gibi mühendislik fakültelerinin de başlıca problemi bazı bölümlerin kontenjanlarının kapasiteden fazla olması. YÖK, bazı bölümlerimize talep edilenden daha fazla öğrenci kontenjanı açıyor. Bu sayının 30 civarına çekilmesinin eğitim kalitesini ve öğrenciyle iletişimi yükselteceği kanısındayım. Bununla birlikte, teorik-pratik uyumunu sağlayacak şekilde laboratuvar imkânlarını artırırdım. Ayrıca laboratuvarların sarf malzemesini de artırır ve cihazlarını teknolojik gelişmelere bağlı olarak sürekli yenilerdim. Araştırma görevlisi sayısının yetersiz olması da eğitim-öğretimi zorlaştırıyor, verimliliğidüşürüyor. Özellikle laboratuvar faaliyetlerinde öğrencilere yardımcı olacak asistanyeterliliğinin sağlanması eğitim seviyesine ciddi katkılar sağlar. Yeni alınan bir kararla mühendislik bölümlerine girebilmek için 240 puan sınırı geldi. Bu sınır olumlu bir gelişme olmakla birlikte daha da yukarı çıkarılması kanaatindeyim. Çünkü orta öğretimde yeterli altyapıya ulaşmadan bölümlerimize gelen öğrenciler eğitimi olumsuz etkiliyor ve buna paralel olarak kendisi de etkileniyor. Bunun yanı sıra mühendislik eğitimi alan öğrencilere bir yılstajyer uygulaması yapılmasının da önemli ve gerekli olduğunu düşünüyorum.