YUSUFCAN GÜDÜK

Emek Partisi’nin çağrısıyla ocak ayında başlatılan ve birçok sendikanın desteklediği, “Barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş” kampanyası kapsamında, ülke genelinde grev ve direnişteki işçilerle, sendika yöneticileri ve uzmanlarıyla, akademisyenler ve gazetecilerle buluşularak binlerce imza toplandı. Bu imzalarla birlikte Meclis’e sunulacak bir kanun teklifi hazırlandı. Yasanın TBMM’ye sunulması ile ülke genelinde EMEP tarafından destek etkinlikleri gerçekleştirilmeye başlandı.

Bu kapsamda Mersin’de parti binasında Yapılan basın açıklaması ile iktidara seslenildi. Açıklamaya; Genel-İş Şube Başkanı Kemal Göksoy, TÜMTİS Şube Başkanı Savaş Gürkan, Özel Sektör Öğretmenler Sendikası Şube Başkanı Nebil Birtek, Petrol-İş’in örgütlü olduğu Toros Tarım fabrikasının baştemsilcisi Ahmet Yıldırım ve işçiler, Eğitim-Sen Şube Başkanı Mahmut Sümbül, BES Şube Başkanı Kemal Göçmen, SES Şube Eş Başkanı Sevgi Başkavak Devrimci Parti İl Başkanı İsmet Akdağ, Emekli Sen 2017, Emekli Sen 2021, 68’liler Derneği, 78’liler Derneği temsilcileri yer aldı.

“İŞÇİLERİN YASASI MECLİSTE”

Açıklamayı okuyan EMEP Mersin İl Başkanı Sedat Başkavak, Türkiye işçi sınıfı tarihinin barajlara ve barajlı demokrasiye karşı en büyük direnişinin, yani 15-16 Haziran’ın yıldönümünde, işçi sınıfının bir kez daha başta Ankara olmak üzere ülkenin her yerinden sesini yükselteceğini söyledi.

Ocak ayından bu yana “Barajsız Sendika, Yasaksız Grev, Güvenceli İş” diyerek yürüttükleri kampanyada on binlerce işçiyle yan yana, yüz yüze geldiklerini aktaran Başkavak, “İlimiz Mersin'de farklı noktalarda stantlar açtık, fabrika önlerinde, işçi duraklarında, sendikalarda, kahvehanelerde, pazar yerlerinde bildiri dağıtıp, kampanyamız için imza topladık. Bugün aramızda olan grevlerinin 25. gününde olan Toros Tarım işçileri grev yerinde imzalar topladılar, sosyal medyadan imza istediler.

Ülke genelinde grev ve direnişteki işçilerle, sendika yöneticisi ve uzmanlarıyla, akademisyen ve gazetecilerle buluşmalar yaptık. Kampanya kapsamında işçi havzalarında sendika ziyaretleri, işçi buluşmaları, toplantılar, kurultaylar, direniş alanlarında eğitim çalışmaları, işyeri gezileri ve sosyal medya etkinlikleri ile kampanyayı işçilere ulaştırdık. Akademisyenlerin, sendika uzmanlarının ve hukukçuların da katkılarıyla işçileri bilgilendiren materyaller hazırladık.

“BU TEKLİF, HAKSIZ YERE İŞTEN ATILANLARIN, GREV HAKKI YOK SAYILANLARIN, SENDİKA BARAJLARINA TAKILANLARIN ORTAK METNİDİR”

İşçi sınıfının mücadele birikim ve deneyimi ile taleplerinin somutlanmış hâli olarak hazırlanan bu kanun teklifi, yalnızca bir hukuki metni değildir. Bu teklif masa başında değil direniş çadırlarında tartışıldı. Bu teklif, haksız yere işten atılanların, grev hakkı yok sayılanların, sendika barajlarına takılanların ortak metnidir.

İşçi sınıfımız bugün çok yönlü bir kuşatma altında. Örgütlenme hakkı, grev hakkı, iş güvencesi gibi temel hakları ya tamamen ortadan kaldırılmış ya da göstermelik hale getirilmiş durumda. Patronlara sınırsız yetki veren bu düzende, işçiler tüm haklarından yoksun hale getirilmek isteniyor. 

Bunun en bariz örneğini ilimizde yapılan ve Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan'ın da katıldığı ‘Türkiye Yüzyılında Çalışma Hayatı Buluşmaları"nda gördük. Bu toplantıda Mersin'deki patronların temsilcisi olarak Mersin Ticaret ve Sanayi Odası başkanı ‘iş kanunu ekonomi dostu olacak şekilde güncellenmeli’ diyerek ‘kıdem tazminatı, işsizlik sigortası, işe iade tazminatı, sendikal tazminat ve işçi alacak davaları vb. düzenlemelerin önlerinde engel olduğunu ve ekonomi dostu (patron dostu) haline getirilmesini’ istedi. Çalışma bakanı ise "’iş dünyasının önünü açacak her türlü desteği vereceklerini’ söyledi. Bu teklif, işte bu kuşatmaya karşı işçilerin cevabıdır” dedi.

KUŞATMAYA KARŞI MÜCADELENİN ÖNÜ AÇILACAK

Meclis’e sunacakları yasa teklifinin, dört temel başlıkta bu kuşatmaya karşı mücadelenin önünü açacağını dile getiren Sedat Başkavak, “İş güvencesi için: Keyfi ve belgesiz işten çıkarmaların önüne geçecek, fesihlerin ancak işyeri kurullarının ve yargının onayıyla yapılmasını sağlayacak maddelerle işçi lehine gerçek bir güvence getirilmesini istiyoruz. Patronun “haklı fesih” kalkanının arkasına saklanarak sendikalaşmayı engellemek için işçileri sindirmesine son verecek, işçinin hakkını fiilen savunacak düzenlemeler talep ediyoruz. İzocam, Seçil kauçuk, Ataş ve pek çok işyerinde benzer şekilde işten atmalar yaşandı.

“PATRONUN KEYFİ İTİRAZLARIYLA YILLARCA SÜREN YARGI SÜREÇLERİNE SON VERECEK”

Barajsız sendikalaşma için: Yüzde 1’lik barajın kaldırılması, işyerinde örgütlenmenin önünün açılması, sendikal yetkinin işyerindeki çoğunluğa göre belirlenmesi; sendikal demokrasinin en temel gereği. Bugün 231 sendikanın sadece 62’si toplu sözleşme yapabiliyorsa, bu ülkede sendikal haklar fiilen yok sayılıyor demektir. Başta Özel Okul Öğretmenleri olmak üzere tekstil vs iş kollarında benzer sorunlar yaşanıyor.

Yetki itirazlarına karşı referandum için: Patronun keyfi itirazlarıyla yıllarca süren yargı süreçlerine son verecek, yetki tartışmalarını işçilerin doğrudan oylamasıyla çözecek referandum uygulamasını öneriyoruz. Bu, sadece bir prosedür değişikliği değil; işçi iradesinin tanınmasıdır. İzocam işçisi 4,5 yıl, Seçil kauçuk 2,5 yıl, Anadolu etap 6 yıl bu sorunu yaşadılar, yaşıyorlar.

“GREV SADECE BİR HAK DEĞİL, İŞÇİNİN ÜRETİMDEN GELEN GÜCÜNÜN ÖRGÜTLÜ İFADESİDİR”

Grev hakkı için: Grev yasaklarının tamamen kaldırılması, grev ertelemelerinin sınırlandırılması, uyarı grevi, dayanışma grevi, hak grevi gibi tarihsel hakların tanınması; grev hakkını gerçek anlamda anayasal bir hak hâline getirecektir. Grev sadece bir hak değil, işçinin üretimden gelen gücünün örgütlü ifadesidir. Sendikal örgütlenme ve grev hakkı işçi sınıfının emeğine, ekmeğine ve onuruna sahip çıkma hakkıdır. Soda Kromsan işçileri, Çukurova metal işçileri ve Şişecam işçileri grev yasaklarını defalarca yaşadılar.

BİR İLK OLDU VE YASA TEKLİFİ MUHALEFETİN ORTAK TEKLİFİ HALİNE GELDİ

Partimizin çağrısıyla hazırlanan yasa teklifi, destekleyen CHP, DEM Parti, İYİ Parti, TİP’in mutabakatıyla 16 Haziran pazartesi günü Meclis’e sunulacak. 16 Hazirana denk geldiği için değil işçi sınıfının büyük direnişinin yıl dönümü olması ve yüzde 10 olan sendika barajlarının 1/3'e çıkarılmak istenmesine karşı büyük bir direnişin kazanımla sonuçladığı gün olması nedeniyle belirlendi. Biz, işçilerin taleplerinin muhalefet tarafından sahiplenilmesinin ve işçiler eliyle yazılan bir yasa için muhalefet partilerinin sorumluluk alması da ayrıca önemlidir.

Bu yasa teklifi ne tek başına Emek Partisi’ne ne de bugün altına imza koyan muhalefet partilerine aittir. Bu yasa teklifi, bu ülkede direnen, örgütlenen, emeğinin hakkını isteyen her işçinindir.

Bu nedenle de pazartesi günü saat 11.00’de, bu yasanın sahibi olan işçiler mecliste olacaklar ve çeşitli, mecralardan yapılan canlı yayınla yasa teklifini ve toplanan on binlerce imzayı partilere verecekler. Saat 15.30’da da kanun teklifini emannet alan partilerin (EMEP, CHP, DEM, İYİ Parti, TİP) temsilcileri birlikte açıklama yapacaklar.

“GELİN BU YASAYA SAHİP ÇIKALIM”

Elbette ki, işçilerin örgütlenme haklarının önündeki engellerin ortadan kaldırılmasında belirleyici olacak olan, bu yasa teklifin Meclis'ten geçip geçmemesi değil, işçi sınıfı tarafından sahiplenilmesidir. Bu yasa tasarısının gerçek sahibi işçilerdir ve onun yürürlüğe girmesi için gereken güç yine onların mücadelesidir. Bu yasa teklifi bir çağrıdır. Her işçiye, her sendikacıya, emeğiyle geçinen her yurttaşa mücadele çağrısıdır. Gelin bu yasaya sahip çıkalım. Gelin bu düzenin karşısına, kendi yasamızı, kendi gücümüzü koyalım. Gelin ekonomi dostu, patron dostu yasalar yerine işçi dostu bir yasa için el birliği, güç birliği yapalım” şeklinde konuştu.