Haberci için masaüstü bilgisayarımın başına geçmiş özene bezene haftalık köşeyazımı yazıyordum ki... Şırak! İyi mi elektrikler gitti. O kadar emek, o kadar dikkat bu habersiz kesintiyle güme gitti. Bir saat oldu, hâlâ elektiriğin geldiği falan yok. Bunun üzerine yazımı cep telefonu üzerinden yazmaya başladım. Doğal olarak Mersin'i gölgeleyenlerin başına TEDAŞ'ı oturttum. Eyy TEDAŞ yönetimi, maşallah elektrik faturalarını döşemekte mahirsiniz! O zaman sizlerden adam gibi hizmet beklemek hakkımız. Ne bu ya! Yerli yersiz bu elektrik kesintiler bizleri cilalı taş devrine düşürüyor.
☆☆☆
Mersin'i ve özellikle kenar mahalleleri pislik götürüyor. Hele bir Çavuşlu Deresi var ki...Su yerine zehir akıyor, lağım akıyor. Derede ne istersen var. Zavallı dere âdetâ çöplüğe dönmüş. Böyle giderse tifo, kolera gibi pislikle birlikte hortlayan hastalıklar başımıza musallat olacak. Sözüm Büyük Şehir Belediyesine, Akdeniz ve Toroslar Belediyesine. Lütfen bir yol koltuklarınızdan kalkınız da derenin haline bir bakınız. Bir belediyenin en önemli görevi temizliktir. Tabii vatandaşın da medeni bir şehir yaratması için çevresine önem vermesi gerekir. Eline geçen her çöpü dereye atmak vatandaşlık bilinciyle bağdaşmaz.
Beyler belediyecilik milletin vergileriyle imam okulu yapmak değildir. Zaten onu hükümet fazlasıyla yapıyor. Senin görevin bizden aldığın vergilerle Mersin'i yaşanılır kılmaktır.
☆☆☆
Kenar mahallerede haftanın belli günlerinde kir pas içinde kurulan semt pazarlarından birine dikkat çekmek istiyorum. Her cumartesi Yenipazar Mahallesi'nde kurulan semt pazarına sağlıklı giren hastalanarak çıkıyor. Pazarda genel temizlik kuralları Afrika'nın en geri ülkesinden daha geri. Hele kafesler içerisinde tutulup kamyonetlerle pazar yerine getirilen beyaz tavukların yaşadıkları tam bir vahşet. Satılan tavuklar hemen orada, çoluk çocuğun gözlerinin önünde boğazlanıyor. Kafa yere düştükten sonra bir elde tutulan tavuk, boğazından kan fışkıra fışkıra çırpınarak can veriyor. Çevre ise kopmuş tavuk başlarından geçilmiyor.
Bu vahşet görüntüsü hem hayvan haklarına aykırı hem de bu infazı izleyen çocukların ruh sağlıklarına aykırı.
Sahi Akdeniz Belediyesi diye bir yer var mı? Onların zabıtaları var mı? Bu rezalete nasıl izin verilir?
Ara sıra Akdeniz Belediyesinin şişinme ilânlarını Billboardlarda görüyorum da acı acı gülümsüyorum.
☆☆☆
Mersin'de çay ocakları, kahvehaneler- şimdilik millet kıraathaneler yok- tıklım tıklım dolu. Gencecik insanlar oralarda işsiz güçsüz sabahtan akşama kadar ömür çürütüyorlar. Çalışma yeteneklerini yitirmişler, iş bulma umutları tümden ölmüş.
Ki genç bir nüfus akıl ve bilimin egemen olduğu coğrafyalarda bir zenginliktir. Oysa bizim gibi geri kalmış ülkelerde işsizliğe mahkum edilmiş bir gençlik risktir, toplumsal bir yaradır.
Ha, en az üç çocuk yapın, demek kolay da...Peki bu çocuklara hani ya iş, hani ya aş, hani ya ekmek ve hani ya insanca bir hayat?