Yeni bir sanat sezonunun eşiğinde bizleri, öncelikle sanat kurumlarının etkileneceği ekonomik bir kriz karşıladı. Gerçi perşembenin gelişi çarşambadan bellidir, sözü her şeyi açıklıyor. Bu durumun sebepleri ve failleri gün gibi ortada.
Yine de bu krizden yıkım boyutunda etkilenecek olan “yazın” dünyamız olacak gibi. Çünkü kağıt üretimi yapan fabrikalarımız kapatılarak kağıt tüketiminde olmazsa olmaz bir biçimde ithalata bağımlı hale getirildik. Yayınevlerini, dergileri ve gazeteleri, zor günler bekliyor. Aynı oranda olmasa da etkilenecek kurumlarımızın başında sahne sanatları ve sanatçılar geliyor.
Peki kim kurtaracak bizi?
2013 yılında Sabancı Üniversitesi Kasa Galeri’de Yunanlı sanatçı Bill Balakas’ın “Dünyayı Piyasa Kurtaracak” isimli bir sergisi vardı. Küresel ekonomik kriz ve kapitalizmin doğasına dair çalışmaları içeren sergi, hiç kuşkusuz Yunanistan krizinden ilham almaktaydı. Ne dediğinin, neyi gösterdiğinin bir önemi var elbette, fakat asıl önemlisi, sanatın gündelik yaşama bir cevap ürettiğini göstermesiydi. Dünyayı piyasa kurtaracak diyen sanatçı, cümleyi sanatın içinden kurarak önemli bir yanı işaretlemişti.
Oldukça öğretici olsa gerek: bizlere en kapsayıcı cevaplar üretecek kişiler sanatçılardır dersek yanılmayız. Bir süreliğine ekonomistlerin susması iyi olacak. Dolayısıyla buradan, sanat kurumları ve sanatçılar kriz dönemlerinde daha da desteklenmeli sonucunu çıkarmalıyız.
Kimilerine göre nane molla laflar bunlar; insanların önceliği karınlarını doyurmak, böylesi dönemlerde kimin umurunda ki sanat kurumları, denilebilir. Böylesine düşünenler, ekonominin kültürel boyutları kadar sanatsal boyutlarının da olduğunu bilmeyenlerdir. Zira kültürel boyutunuza paralel bir ekonomik gerçeklik geliştirebildiğiniz gibi, mahiyetinizi ifade edebileceğiniz biricik alan ise sanatsal olanı kapsar. Daha basit söyleyecek olursak insan, sadece bir canlı organizma olmayıp, karmaşık kültürel bir yapıya sahiptir. Bundan dolayıdır ki, kendini var edebileceği uzamı ancak sanatsal olanda bulabilir.
“Kültür ve sanat”, ekonomik krizlerde direk etkilendiği gibi, ekonomiyi bundan kurtaracak olan önemli faktörlerden birisi olma özelliğini de halen göstermektedir. Toplumların kültürel ve sanatsal zenginlikleri başka neyi ifade edebilir ki?
Sayısız; galerileri, ressamları, şairleri, yazarları, festivalleri, tiyatro toplulukları, opera ve bale kurumu ve konservatuarıyla Türkiye’nin en gözde kenti olan Mersin’e “Yeni Sanat Sezonu” hayırlı olsun.