Sayılı gün tez geçer demişler.
Günler su gibi geçti, ufukta dediğimiz seçim kapıya dayandı.
Bugünü de sayarsak kaldı beş gün sandık başına gitmeye.
O kazanır, bu kazanır, favoriydi, plaseydi derken yeni bir dönemin kapısı açılacak Pazar akşamı.
Bu arada yaratılan kaos ortamı, toz duman, koşturmaca sırasında olan yine Mersin'e oldu.
Hepimizin gözü ipteki cambazlardayken uyanıklar, fırsatçılar, aç gözlüler yine şehrin sahipsiz bırakılmasından yararlanıp istedikleri gibi at oynattılar.
Kaçak kat çıkanlar.
Sahipsiz, virane evleri yıkıp kullanıma açanlar.
Boş gördükleri arazileri otopark yapıp haraç toplayanlar.
Yolları, kaldırımları kırıp döküp kafalarına göre çevre düzenlemesi yapanlar.
Kaldırımları bile işgal edip seyyar dükkan haline getirenler.
Say say bitmez.
Bakın hastane caddesine göreceksiniz.
Seyyarların işgali altında.
Ne isterseniz alınıp satılabiliyor.
Bırakın kuru veya paketlenmiş ürünleri, açıkta satılmaması gereken gıda maddeleri bile pazarlanıyor.
Karışan, görüşen, ne yapıyorsun diyen yok.
Dikkat çekici olan ise müşterisi de çok.
İstiklal, Silifke, Zeytinli Bahçe, Çakmak caddelerinde de esnafların durumu aynı.
Kaldırımlar dükkan olmuş, dükkanlar ise depo hizmeti görüyor.
Esnaf işgalinden kaldırımlar geçit vermez bir durumda.
Caddelerde çift taraflı otopark olunca tadından yenmiyor.
Seçim yokken de aynıydı derseniz;
"Haklısınız" derim.
Seçimden sonra da düzelmez derseniz;
Yine "haklısınız" derim.
Mersin böyledir dostlar.
Böyle gelmiş böyle gider.
**
Sevdiğim Laflar:
"ÇARŞAMBA'NIN GELİŞİ PERŞEMBE'DEN BELLİDİR.."