Gazetecinin akılsızı olur mu?.
Olur.
Uzun bayram tatillerinde herkesten önce davranıp tatile kaçamayıp yakalananlara akılsız gazeteci derim ben.
Ve hep kaçamayıp yakalananlardan olmuşumdur.
Haliyle ceza olarak "bayram yazısı" yazmak şarttır bu gibi durumlarda.
Akılsızlık bir etken elbette.
Ama biraz da gönüllüyümdür.
Tatile gidip kalabalığın, kaosun arasında kalmaktan daha iyi bulurum boşalmış şehirde kalmayı.
Kalabalıktan, trafikten, gürültüden uzak boş sokaklarda tembel tembel gezmek bana daha cazip gelmiştir hep.
Biraz züğürt tesellisi gibi ama; olsun.
"O kadar çatlak su kaçırmaz" derdi bir arkadaşım.
Bu defa da öyle oldu.
Şehri beklemek bana kaldı yine.
Bayram yazısı yazmakta.
Ne gam.
Koca şehir bana ve benim gibilere kalacak.
Hastane caddesinin orta yerinde elim cepte gezer, kaldırımında yürüyemediğim günlerin acısını çıkartırım.
Keza İstiklal ve Silifke caddelerinde de.
Bayramda Atatürk Parkına sakın gitme diyor arkadaşlar,
Park komple kurtarılmış bölgeymiş ve Suriyelilere aitmiş.
Arkadaş lafı dinleyeceğim ve Atatürk Parkını yeni sahiplerine bırakacağım.
Ama caddeler, sokaklar benim.
Gel keyfim, gel.
Hadi o zaman;
Size de keyifli bayramlar.
**
Sevdiğim Laflar:
"AKIL BAŞTA GEREK.."