Pazar günü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi var.
Hani şu 31 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı ,ama topu topu 18 gün Başkanlık yapabildiği Mega kentin.
Gel gör ki bütün Türkiye bu seçime kilitlendik.
Bunun sonucu ne işsizlik ne de pahalılık umurumuzda.
Neredeyse geçim derdini bile unutturdu İstanbul seçimleri.
Asgari ücret açlık sınırının altında kalmış!
İşsiz sayısı Mart ayında dört buçuk milyonu bulmuş!
Geçen yılın aynı ayına göre 1 milyon üç yüz bin artış var!
Hem de Bay Başkan ve ekibinin “İstihdam seferberliği” başlatmasına karşın!
Ve de koskoca TOBB’un Bay Başkan’a istihdama katkı söz vermesinin ardından.
TOBB’un her üyesi bir kişi alsa sorun kalmayacaktı.
Ama, adam kendine yetemiyor, bir de işçi mi alacak?
Bugünlerde bu sözleri anımsayan yok.
Varsa yoksa Pazar günü yapılacak İstanbul seçimi gündemde.
Medyamız, İstanbul’u körükledikçe körüklüyor ve de çok güzel algı oluşturarak tüm sorunları unutturuyor.
Ne de olsa İstanbul demek Türkiye demek!
Adamların istediği bu zaten.
Bir de işin içine açık oturum girdi ki sormayın gitsin!
36 Kısım tekmili birden Baytekin filmi gibi diyeceğim , ama öyle bir şey de olmadı.
Tatsız-tuzsuz bir açık oturumdu.
Moderatör ıkına sıkına soru sorarken,
konuklar da ıkına sıkına yanıt vermeye çalıştı.
Velhasıl kimse net değildi.
Tüm bunlara karşın milyonları ekrana kilitledi mi kilitledi.
Üç gündür yazılıp çiziliyor.
Adaylardan biri avantaj sağladı mı?
İşte orası meçhul.
Her şey 23 Haziran’da belli olacak?
Sözün ÖZÜ;
Türkiye’de son yıllarda en tartışılan konu Özgürlükler.
Ve de DEMOKRASİ…
17 Yıl sonra iki aday ilk kez açık oturuma çıktı diye demokrasi çığlıkları atmaya başladık.
İki adayın doğru dürüst tartışamadığı bir açık oturumla demokrasi kurtulacaksa yandık demektir!
İçerde yatan yüzlerce gazeteci ve on binlerce düşünce suçlusu varken, demokrasi kurtulmaz!
Ne zamanki “Düşünce özgürlüğü” suç olmaz, iste o zaman demokrasi kurtulur.
Bunun için, kimse iki belediye başkan adayının bir araya geldiği tartışma programıyla “Demokrasimiz kurtuldu..!” diye yaygara yapmasın!
Hele bir Pazartesi’yi bekleyin.
O zaman görürsünüz, Demokrasi’nin kurtulup kurtulmadığını!