Son dönemlerde ülkemizde ibretlik olaylar yaşıyoruz.

Tamamı geride bıraktığımız yerel seçimlerin günümüze yansıması.

Belediyelerin büyük bölümünde ortaya çıkarılan israfın boyutlarının korkunçluğu ve kayyum iddiaları en göze çarpanlar.

Sadece makam araçlarının sayısı ve kullanıldığı ileri sürülen astronomik yakıt miktarları bile dehşet verici.

Sadece yememişler; adeta önlerine gelene yedirmişler sanki.

Ankara ve İstanbul başkanları her gün bir başka skandalı ortaya koyuyorlar.

İstanbul’da yaşanan makam araçları kepazeliği gelinen noktayı görmemiz açısından çok ilginç.

Hele İmamoğlu’nun bu araçları teşhir etmesi daha da ilginç.

Duyduğumuza değil de gördüğümüze inanma alışkanlığımızı kullanıyor çok zekice.

Gözümüze sokuyor yani.

Cesaret gösteriyor İmamoğlu.

Dürüstlük gösteriyor.

Doğrusu böyle olmalı diyor.

Kendisini halk adına riske atıyor.

Örnek oluyor.

Ders veriyor.

Peki ya Mersin;

Ne oluyor, ne bitiyor bilenimiz yok.

Laf çok;

İcraat yok.

Çalıştaytay çok;

Sonuç yok.

Stratejik derinlik var;

Dibi yok.

Çıka çıka çorba çıkıyor.

Beyin yakan “Ya Sevr, ya fark et” reklamı çıkıyor.

Köhnemiş Parkomat çıkıyor.

Koruma ordusu ile “esnaf gezisi” çıkıyor.

Hafif raylı mı, metro mu şaşkınlığı çıkıyor.

Elalem makam araçlarını satıyor, geri veriyor, teşhir ediyor..

Bizimki Helikopterden vazgeçemiyor.

Aynı stratejik derinlik milletle kafa bulup “Hava Taksi” yaptık “para basıyoruz” diyebiliyor.

Belediye Başkanına gazete köşelerinde “güzelleme” döktüren daire başkanı geziyor aramızda.

Eleştirene hakaret çıkıyor.

Parmak sallamaktan çekinilmiyor.

Hacet kapısına kadar her şey canlı yayında.

Kaça mal oluyor bilen yok.

“Taksi” parasından mı ödeniyor, “kamu”kasasından mı?.

Zaten hesap verende yok, vermeyi düşünende.

Yazacak daha çok şey var ama bende yer yok.

Bu kadarı bile can sıkıcı, umut kırıcı, utandırıcı.

Ben yazarken utandım mesela.

Bir de şu soru var kafamı kurcalayan;

Güzellemeci daire başkanı neden Genel Sekreter yapılmıyor merak içindeyim.

Güzelleme mi yetersiz, başka şeyler mi var.

Bence çok uygun olur.

Daha bir derinlik oluşur helikopterli belediyemizde.

Yeni fikirler çakışmalı, beyin yakan fikirler oluşup yağmur gibi üzerimize yağmalı.

İlk fikir de benden olsun.

Para pulda istemem.

Helikopterimizi Cumhuriyet meydanında sergileyelim.

Bir bakandan beş, iki bakandan on lira toplayalım.

Paraya para demeyip “Heli Lira” diyelim.

Akşamları da garajına çekelim.

Gözümüzün önünden ayırmayalım ki; başına bir iş gelmesin, boyası çizilmesin.

Bakarsınız hepimize “iyi” gelir, gevşeriz.

Bir işe yarar hiç olmazsa.

**

Sevdiğim Laflar:

“AĞACIN KURDU İÇİNDEN ÇIKAR..”