Karaduvar öyle sıradan bir mahalle değildir!... Mersin’i, Mersin yapan bölgelerindendir! Uzmanlar, Yörükler Toroslar’ı mesken tutmuşken Mersin’e ilk yerleşenlerin Arap Alevîler olduğunu belirtmektedir…
Çoğunluğu Arap Alevilerinden oluşan yerleşim alanı son yıllarda terk edilse de hala daha varlığını güçlü bir şekilde sürdürmektedir…
Kent siyasetine, ekonomisine, sosyal ve kültür yaşamına çok uzun yıllar damga vurmuştur Karaduvar… Karaduvarlı bürokratlar özellikle yerel yönetimlerde pek çok dönem etkin görevler üstlenmiş, karar mekanizmalarında rol almıştır!
Ancak gelin görün ki tüm bunlar Karaduvar’ın kara kaderinin değişmesine yetmemiştir! Karaduvar’ı saran sanayi tesisleri, yıllar içerisinde geliştikçe, büyüdükçe palazlanmış, palazlandıkça da bölgeyi ele geçirmiştir!
Bugün çevreye olumsuz etkileri nedeniyle yoğun eleştirilerin yöneltildiği, zehirli atıkların kaderine terk edildiği, petrol dolum tesisleri nedeniyle sakinlerinin adeta pimi çekilmiş bomba üzerinde oturduğu Karaduvar, adeta kirli sanayi yatırımlarının üssü olmuştur!
Oysa adeta bir kartpostal niteliğinde ‘balıkçı kasabası’ olma imkanına sahiptir Karaduvar… Mersin’in denizle barışık kalmasını sağlayan stratejik yaşam alanlarındandır… Ailemizin balıkçısı, tarımsal üretimde biberin adresidir…
Eşsiz sahilleri binlerce yıldır ağırlar deniz kaplumbağalarını… Ev sahipliği yapar… koynunda saklar nice hazineleri…
Şimdi bu hazinelerin yok edilmesini, yıkılıp yerine zehir saçan tesisleri kurmak isteyenlere karşı Mersin tek yürek olmalıdır!
Karaduvar, Karaduvar’da yaşayanların değil, tüm Mersinliler’indir! Mevcut kirli sanayi yatırımlarının maliyeti ne olursa olsun temize çekilmesi, halk sağlığını tehdit edecek durumdan çıkarılması için GÜÇ BİRLİĞİ sağlanmalıdır!
Karaduvar Mersin’in sarı öküzüdür! Sarı öküzü verirsek halimiz haraptır!
SARI ÖKÜZÜN HİKAYESİ
Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş.
Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.
Öküzlerin lideri Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış: “Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum bugüne kadar sizlere zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım."
Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz''ü vermişler aslanlara. Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.
Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk’u istemişler: “Gördünüz mü ne kadar barış severiz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim." Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk''u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.
Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar.
Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, "Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa, vaktiyle ne kadar güçlüydük" diye sormuş.
Boz Öküz, Benekli Öküz''ün sözlerini hatırlayarak, gözleri nemli "Biz" demiş, "Sarı Öküz''ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı.."