İki ay öncesine kadar hayatım tıkır tıkır, kendi rayında gidiyordu. Derken 34 yıllık hayat arkadaşım çağın illetine yakalandı. Son on gündür de Tıp Fakültesi Hastanesinde yatıyor, çok ağır tedavi uyguluyorlar, içim yanıyor.
Eşim ve ben sanki her şey yolunda gidecekmiş gibi bu yılı planlamıştık. Emekli olduktan sonra ikinci fakültemde 2.sınıfa başlamıştım, gayet iyi gidiyordu. Özel dersler, kurslar derken, bir öğretmen olarak otuzun üzerinde derse giriyordum. Dersler ve öğrencilerimle verimli ilişkilerim gayet iyi gidiyordu. Serde gazete köşe yazarlığım da vardı, çarşambaları ve cumaları yazılarımı aksatmadan Haberci'ye yolluyordum. Yolları motosikletimle yutarken bugünkü gibi hava koşullarında üşüyordum. Ama ne gam, biricik aşkım, 34 yıllık destekçim çıtır çıtır yanan bir sobayla, en azından sıcacık bir kap çorbayla beni karşılıyordu. Birbirimizden güç alarak bu buz gibi dünyada dipdiri gidiyorduk.
Lakin şimdi Sevgilim hastane köşelerinde acılar içerisinde tedavisini sürdürüyor, başında ise refakatçi olarak baldızım duruyor. Sağ olsun, o olmasa daha da kötü olurduk.
Odalar artık bomboş, yollar beni çok daha beter üşütüyor, hayat benim nazarımda heyecanını yitirdi. Öylesine karamsarlığa, mutsuzluğa düştüm ki...Acaba üstlendiğim tüm görevleri bırakıp münzevi bir hayata mı çekilsem diye ciddi ciddi düşünür oldum.
Ama bugün olmadı, mesela gazete için işbu iç dökmesini hazırlayarak yazmayı sürdürdüm, hasta hasta üniversiteye gidip 3 finale birden girdim, bir özel kolejde etütlere kaldım, lakin orada pek verimli görmedim kendimi?
Ne dersiniz Değerli Okurlarım, kara kışı yaşayıp donan, cehennemi bir manevi ateşte yanan yazarınız bundan böyle yazabilir mi?
Tam bir yol ayrımı: "Yazmak ya da yazmamak..."
KOŞULLAR BERBAT
Mersin'de hava buz mu buz! Yağmur iri, soğuk ve hiç dinmiyor. Yollar dereye dönmüş. Otobüsler ve dolmuşlar okullarına ulaşmaya çalışan öğrencilerle dolu. Otobüsler, minibüsler yollarda zorla ilerliyor, bazılar sele takılı kalmış.
Sahi bu ağır ve ekstrem iklim koşullarında bu öğrencilere eziyet etmek ne kadar doğru? Bu öğrencilerin hastalanması ne kadar doğru?
Yani okulları berbat hava koşulları düzelene kadar tatil etmek hiç mi akıllara gelmiyor?
Sahi Vali Bey, acaba yanlış mı düşünüyorum?