Mersin’de nüfus artışı ve kentleşme, Cumhuriyet ile birlikte hız kazanmıştır. Bu doğrultuda, Belediye Başkanı Mithat Toroğlu tarafından 1938 yılında kente davet edilen Alman Mimar Hermen Jansen’in hazırladığı şehir planı, ne yazık ki hayata geçirilmemiştir.
Şimdilerde Mersin’de yaşayan herkes, “keşke zamanında caddeler, dağ ve deniz yönüne dikey kurulsaydı da biraz hava alabilseydik”, diyerek, bir zorunluluğu yaşayarak tecrübe ediyor. Oysa ki, bunun tam aksine kentin caddeleri paralel kurulmuş, kentin dağ ve deniz arasındaki hava akımına da engel olunmuştur.
Neyse ki, kentin kuzeyinden geçen otobana ulaşım için mecburen dikey birkaç ana cadde kuruldu da Mersinliler bir parça temiz havaya kavuştu.
İşte bu temiz havamızın ana kaynaklarından İnsu ve Değirmençay Yaylaları, şimdilerde kurulmak istenen taş ocağının tehditi altında. Olacakların bilinciyle taş ocağına karşı ses yükseltenler, sadece yaylaları ve tarım alanları için mücadele etmiyor, aynı zamanda Mersinlilerin temiz hava hakkı için de mücadele veriyor.
Köy ve yayla sakinleri, gerçekleştirilecek ÇED toplantısı öncesi “Taş Ocağına Hayır” diyerek Mersinlileri 6 Nisan saat: 15.00’de İnsu’ya davet ediyor.
Bu davete ilgi göstererek son kalan tarım arazilerimize (dolayısıyla keşke dememek için Mersin’e) sahip çıkmalıyız.
Böylece hava, üretenlerden yana dönsün.