Örgütlülük, insanın en önemli tanımı olan sosyalleşmek demektir. Şükrü Erbaş, insanın acısını insan alır, derken, tam da örgütlü olma durumuna işaret ediyor olmalıydı. Fakat her geçen gün bağlamlarından daha fazla koparılan insan, yalnızlaşarak arabesk bir yaşam biçimi içinde boğulmaktadır. Artık yüreklerin kulakları gerçekten sağır. Kimse kimsenin sesini duymaz oldu.
20. Yüzyılın başında İtalyan bir şair, insanlığa en büyük hakaret, karşıdakinin acı çekmediğini düşünmektir, diyerek bu günleri de işaret etmekteydi.
Geçtiğimiz gün, Bağımsız Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Tahir Çetin ve Ali Faik İlter, hak mücadelesinden dönerken trafik kazasıyla hayatlarını kaybetti. Haklarını aramak için örgütlü bir mücadelenin içinde olan maden işçileri, kahir ekseriyeti örgütsüz olan Türkiye toplumundan beklediği desteği ve empatiyi bulamadı.
Sadece onlar adına değil, uzun yıllar hak mücadelesi yürüten Cargill işçileri, evlerinin hemen yanı başına kurulan Jes’lerle mücadele eden Aydınlılar, İkizdereliler, duyduğumuz halde ses vermediğimiz daha pek çokları için çok üzgünüm.
Soma faciasından bu yana madencilerimiz, toplumsal göçük altında kalan halkımıza ses veriyor; sesimizi duyan var mı?