Önceki gün Mersin’in Aydıncık İlçesi Pemmbecik Mahallesi'nde 650 hektar alan yok oldu!
Yok edildi!
Ciğerimiz yandı.
Yetkililer; yangının insan kaynaklı olabileceğini dile getirdi.
Önümüz tatil, insanlar mesire alanlarına, yaylalara, denize, sahile akın edecek.
Ama yeterli önlemi alıyor muyuz?
Maalesef almıyoruz!
Yeterli binici aşılayabiliyor muyuz?
Maalesef aşılayamıyoruz!
Yaz ayları gelince korkularımız başlıyor; ciğerlerimiz yok olacak!...
Aydıncık yangınında olduğu gibi duyduğumuz anda ilk aklımıza gelen tarla alanı açmam için yakılmış olabileceği ihtimali oldu!
Oysa bu ormanlar yıllar içerisinde var oluyor ve tekrar yerine yenilerini kazandırmak için de yıllar gerekiyor…
Ama bizim o kadar zamanımız yok!
Kuraklık kapıda, susuzluğun eli kulağında.
Ve Mersin’de, Türkiye de kuraklığın, susuzluğun yeni dünyada öne çıkan bölgeleri olacak durumda.
Ne iklim ne su varlımız açısından durum pek de iç açıcı değil.
Tüm bunların bilinci ile adeta seferberlik ilan ederek orman yangınlarına karşı artık ciddi ciddi bir şeyler yapmamız gerekiyor.
Zira bu kayıpların faturası ağır olur!
Kaybımız büyük olur!
Ve biz bu faturayı, gelecek nesillere yaşanmaz bir dünya bırakarak ödemek zorunda kalabiliriz!
Bizlerin yok ettiği dünyada yaşamak zorunda kalacak gelecek nesiller bizleri haklı olarak “Vicdansızlar” olarak anacak!
Bu gidişata ‘dur’ demek için hepimizin yaşabileceği çok şey var.
Önlem ve tedbirden, ihbardan, yangının söndürülmesine yardıma kadar hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız.
Çocuklarımızı eğitmeli, bilmediklerimizi, yapmamız gerekenleri öğrenmeliyiz.
Hala geç değil, hala bir şeyler yapabiliriz.
YETERKİ İSTEYELİM!