Mersin’e yapılacak diye avutulup, kapılarda bekletildiğimiz, “merak etmeyin kesin yapılacak” diye ayakta uyutulduğumuz Ana Konteyner Limanı’nın artık Mersin’e yapılmayacağını öğrendik.
Mersin’i dert edinen bir kaç kişiden başka kimseden ciddi manada bir ses çıktığını görmedim.
Özellikle iş dünyasının lokomotif STK’larından.
Gazeteciler de olmasa dünyadan haberleri olmayacak desem yeridir.
Mesela lider STK’lardan birinin başkanı bakın ne demiş konteyner limanının Adana’ya uçtuğunu öğrendiğimiz şu günlerde;
“Mersin ekonomik anlamında dev bir sıçramanın dönüm noktasına gelmiştir. Ya bir adım atarak artık Barselona, Londra, New York gibi dünyada adı duyulan, ekonomisi ve sosyal yaşam kalitesiyle bir marka dünya kenti olacağız, ya da o adımı atmayı bekleyerek potansiyellerimizi konuşmaya devam edeceğiz.”
Yüreğimizden geçenleri söylemiş ama gerçeklerimiz çok farklı ne yazık ki.
Biliyorum yine bana kızacaklardır ama; canları sağ olsun.
Ancakbirilerinin gerçekleri görmesi ve söylemesi gerekiyor bu kente.
Londra, New York rüyalarından uyandırıp bu kentin yeteneksiz siyasilerin, vizyonsuz, öngörüsüz yerel yöneticilerin elinde yalnızlığa ve geleceksizliğe mahkum edildiğini herkese anlatmak sadece gazetecilerin değil, başta iş dünyası olmak üzere hepimizin görevidir.
Benim gördüklerim Londra’dan, New York’tan çok farklı bu kentte;
Konteyner Limanı uçtu.
Mevcut Liman yetersiz kaldı.
Atatürk Parkı kapanın elinde kalacak.
Hava alanı yıllardır rötarda.
Çeşmeli-Taşucu otoban bitmeyen türkü.
Metro olmayacak dua.
STK’lar hep tatilde.
Milletvekilleri bu şehrin çok uzağında.
Uçan bizde.
Kaçan bizde.
Seyirci bizde.
Leylek gibiyiz kardeşim; lak lakta üstümüze yok.
Bu saatten sonra ayağa kalkmaya niyetlenen varsa yerine otursun, zahmet etmesin.
Bor’u boş verin, Niğde’yi de ıskaladı bizim eşek!..
**
Sevdiğim Laflar:
“ŞAŞIYA ÇAKIR DİYENE KADAR, KÖR DE KURTUL!..”