HUKUKÇU GÖZÜ
Çok basit bir anlatımla: yeni kuşakların toplum yaşamında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları edinmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme işine EĞİTİM denir.
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı olan “PISA” , Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından üçer yıllık dönemler hâlinde, 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiren bir araştırma projesidir (http://pisa.meb.gov.tr.).
PISA’nın temel amacı, gençlerimizi daha iyi tanımak; onların öğrenme isteklerini, derslerdeki performanslarını ve öğrenme ortamları ile ilgili tercihlerini daha açık bir biçimde ortaya koymaktır.
PISA Projesi’nde zorunlu eğitimin sonunda örgün eğitime devam eden 15 yaş grubundaki öğrencilerin; Matematik okuryazarlığı, Fen Bilimleri okuryazarlığı ve Okuma Becerileri konu alanlarının dışında, öğrencilerin motivasyonları, kendileri hakkındaki görüşleri, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileleri ile ilgili veriler toplanmaktadır.
PISA projesinde kullanılan “okuryazarlık” kavramı, öğrencinin bilgi ve potansiyelini geliştirip, topluma daha etkili bir şekilde katılmasını ve katkıda bulunmasını sağlamak için yazılı kaynakları bulma, kullanma, kabul etme ve değerlendirmesi olarak tanımlanmaktadır.
Öğrencilerin uluslararası ölçekte fen, matematik ve okuma becerilerinin ölçüldüğü en önemli sınavlardan biri olan PISA 2015'in sonuçlarına göre Türkiye'nin 2003'ten beri yükselen puanları düşerek 12 yıl önceki sonuçların bile altına geriledi... En fazla düşüş Türkiye'nin en iyi olduğu okuma becerilerinde yaşandı. Türkiye, sıralamada 70 ülke içinde fende 51'inci, matematikte 48'inci, okumada 49'uncu sırada yer aldı.
Türkiye 2003 yılından bu yana PISA’ya katılıyor. O zamandan bu yana yapılan fen, matematik ve okuma becerilerindeki değerlendirmelerde Türkiye’nin her seferinde puanları arttı. Ancak 2015 sonuçları, 2003'ün bile gerisinde kaldı.
Türkiye'de son 15 yılda eğitime ayrılan kaynak, derslik sayısı arttı. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısında büyük bir iyileşme yaşandı fakat tüm bunlara rağmen, gelişmeyi bırakın, son derece büyük bir gerileme oldu. Bu gerilemenin başlıca sebepleri arasında ezberci eğitim ve öğretmen niteliğine önem verilmemesi gelmektedir.
Peki bunun anlamı nedir?
Geleceğimiz, gençlerimiz değil mi!
İşte bu başarısız tablo geleceğin hiç de aydınlık olmadığını gösteriyor. Bilimde, sanatta, edebiyatta geriye gidiyoruz. Bırakın muasır medeniyetler seviyesini aşmayı; 21.yüzyılda uluslararası rekabet gücümüzü yitiriyoruz. Bir de, emin olun, başarılı gençlerimizi de bu nedenle ülkemizde tutamıyoruz; beyin göçüne neden oluyoruz.
Eğitim işinde “ben yaptım oldu”, “ben yaparım olur” mantığı ile hareket edilemez. Eğitim işi tüm toplumu ve geleceğimizi ilgilendiren en önemli Ülke meselesidir.
Geleceğimizin en büyük güvencesi olan çocuklarımız ve gençlerimizin geleceğe güvenle bakabilecek, en üst seviyede eğitimli ve donanımlı olarak yarınlara hazırlamamız gerekiyor.
Eğer amacınız herkesi cahil bırakmak ise devam ediniz. Yok eğer gençlerimizi ve geleceği düşünüyorsanız; her görüş ve her kesimin kendisini ifade edebileceği eğitim şur’aları toplayıp, çözüm bulup, uygulayınız.
Yoksa yarın çok geç olacak…
Sevgi ve saygılarımla…