Hani hasta olmadan önce halsizleşir, başımız ağrır, rengimiz solar, boğazımız şişer, ağzımızda yara olur gibi..gibi..Kangren olmuş toplumsal meselelerin gelişimine benzer hasta olmak..
Birden olmaz. Zaman alır.. Hastalık tedavi edilmezse, sorunlar çözülmezse baş etmek aşılamayacak derece zorlaşır.Kadın..Ana..Eş..KızKardeş..Abla..Evlat..
100 yıl öncesi erkeğin arkasından giden, bir erkeğin dört kadınla evlendiği zamanlardan, aynı evde nikahsızyaşanan, bekâr anne olunan zamanlara geldik.
100 yıl önce görücü usulü evlendirilen 100 yıl sonra internetten eş bulup evlenen kadınları görüyoruz.
Bir yandan “Ana baş tacı “imiş diğer yandan toplumun bir numaralı küfürü anaya imiş!
Yıllar içinde televizyonun kontrollü döneminden internet ile birlikte sosyal medya platformlarının ve çok kanallı dönemin kontrolsüz ve terbiye sınırlarını zorlayan yayınlarının ana malzemesi kadın..
100 yıl önce , töre ve namus cinayetleri, 100 yıl sonra töre, namus, aşk, kıskançlık cinayetleri ..
2008 ‘ den bu yana Şiddetten Ölen Kadınlar İçin “Dijital Anıt” sayfası var , bir kaçına bakabildim, çok acıdı kalbim uzun bakamadım ( https://anitsayac.com/ )
Cumhuriyet Kadınları Derneği Mezitli Şubesi’nin “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu” konulu panelinde Mersin’ in çok değerli gazete, televizyon emekçileri ile avukat ve psikologların görüşlerini dinledim.
Gazeteci Hediye Eroğlu , “ Medya iğneyi önce kendine batırmalıdır” diye başladığı konuşmasında medya çalışanlarının toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili yeterince eğitilmediğini bu konuda herhangi bir eğitim merci olmadığını belirterek ne kadar önemli bir açık olduğu konusuna vurgu yaptı.
Bilmeyenler için, “Toplumsal cinsiyet eşitliği, erkek ve kadının kamusal ve özel yaşamın tüm alanlarına eşit ve yetkinleştirilmiş şekilde katılımını ifade eden bir insan hakları kavramıdır.” Kişilerin insanlık onuru ve hakları açısından eşit olduklarını; kadınların ve erkeklerin eşit hak, fırsat ve imkânlara sahip olması gerektiği düşüncesini ifade eder.
Peki medeni ve dini farklar ..Toplumun yazısız kuralları.. Atasözlerine bakın hele.. “kadın eksik etek ” , “Kadını ar adam eder, er adam edemez” “On beşinde kız, ya erde gerek, ya yerde..” “Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün.” İyi ipek kendini kırdırmaz, iyi kadın kendini dövdürmez” Dayak yiyen her kadın kötüdür demek bu, değil mi?
Kadına yönelik şiddetin önlemesinde gelinen son nokta; Medya günah keçisi ..
Aslında olmayan aynaya yansımaz. Medyada “ Kadına şiddeti önlemek” arz talep- ekonomi dengesi demek. Seyredeniolmasa , yayınlayanı da olmaz. Medya zurnanın son deliği..Bakıyorum da kimse erkeklerin kadına şiddet konusunda eğitilmesine değinmiyor. Kadın ve erkeğin psikolojik ve sosyal farklılıklarının öğretildiği her hangi bir okul yok, aileler bu konuda yetersiz..Hatta dayak, şiddet, yasak ailede başlıyor, koca evinde devam ediyor.
Her iki cinste ailede ne gördüyse onu yapıyor. Şiddet görüyor, şiddet gösteriyor. Kocamdır döverde, severde öğrenmişler bir de o bana hep tuhaf gelir. Seven insan döver mi? Şiddet sevgiye dâhil mi? Sevgi öldürür mü?
Hep eğitim dedik , ailede eğitim , okulda eğitim, iş yerinde eğitim ..
Eğitim ahlak ve edep olmadan eksik kalır.
Şu anda tüm medyada kadına şiddet , cinayet , taciz , tecavüz haberlerinde ve videolarında iki şey eksik ..Ahlak ve edep ..
Yunus Emre ‘ nin dediği gibi “Girdim ilim meclisine, eyledim kıldım talep. Dediler ilim geride, illa edep, illa edep.”