Son iki gündür bölgemizde yağışlar devam ediyor. Köşemi yazmaya başladığım saatlerde şiddeti daha da arttı. Büyük bir ihtimalle de köşemin yayımlandığı günlerde son bulacak.
Yağmur, çoğu insan için bereket, inananlar için rahmet, romantikler için romantizm, vaktini sokaklarda geçirmek zorunda kalanlar için de çile demek. Silifke için de kocaman bir mağduriyet.
Amiyane bir tabirle, yere tükürseniz elektriklerin gittiği bir ilçede yağmurun yağması Silifkeliler için kabus. Silifke'de yaşıyorsanız ya da yaşayacaksanız, yağmur yağmaya başladığı andan itibaren mum, el feneri bulundurmak, klimalı bir eviniz varsa sıcak su torbası hazırlamak asli görevleriniz arasında yer alıyor. Diğer bir göreviniz de ellerinizi açıp, kesilen elektriğin 2 gün sonra gelmemesini dilemek. Anlayacağınız bu durumda işimiz önce Allah'a sonra da yetkililere kalıyor.
Düşünüyorum da Türkiye'nin en ücra kasabasında böyle bir yokluk yaşanıyor mudur?
Planlı ya da plansız, bir şehrin elektrik kesintisine maruz kalması bu yüzyılda çok da doğal olmamalı. Ki fezaya çıkmışlığımız varken.
Bazı değerlerimizle övünürken, bazı noksanlıklarımızı göz ardı etmek saçma. Keşke dört dörtlük olabilseydik.
Elektrik mevzusu bu şekildeyken, yağmurun yağmasıyla birlikte, kanallar diyarı Venedik'i aratmayacak Silifke'nin sokaklarını es geçmek olmaz. Eğer uslu bir çocuk olabilirseniz sokaklarda balık bile tutabilirsiniz. Komik evet. Çünkü ağlanacak halimize gülmeye alıştık. Neyse bu da geçecek umarım. Fezaya çıktık öyle değil mi? Neyse...
Umarım 2025, bizlere yeniliklerle, umutlarla gelir. Yaşanılan tüm olumsuzlukların son bulması dileklerimle. Sağlıklı, mutlu, huzurlu ve güzel bir sene bizlerle olsun.
Mutlu Yıllar