Kamuda yönetici olanların taşıması gereken vasıflarının başında şeffaflık, hesap sorulabilirlik ve hesap verebilirlik olmasına inanmışımdır hep.
Özellikle seçilmişler için olmazsa olmazdır bu vasıflar.
Mesela;
“Açık olacaksın, şeffaf olacaksın, kamu adına, demokrasi adına şahsına veya kurumuna gelen her soruya dürüstçe cevap vereceksin.”
* Duymamış, görmemiş numaralarına yatmayacaksın.
*Güç etrafında toplanan yalaka takımının “boş verin, sorar sorar unutur” dolduruşlarına gelip, üç maymunu oynamayacaksın.
*Kamu otoritesinin gücünü adalet için, kamunun yararı için kullanacaksın, kullandıracaksın.
*Kamu çıkarlarını eş dost, ahbap, partili büyüğünün hatırı için tehlikeye atmayacak, dedikodulara sebep olmayacaksın.
*Hatalarını kabul etmeyi, gerekirse “yanlış yaptık, özür dilerim” demeyi bilecek kadar cesur olacaksın.
*Oturduğun o koltuğun “emanet” olduğunu bileceksin.
*Siyasetçi rozetini o koltuktan kalkana kadar unutacaksın.
*Kendi çıkarları için o koltuğun imkanlarını seferber etmeyeceksin.
*Allah’tan korktuğu kadar beytül mal’a zarar vermekten korkacak ve öyle davranacaksın.
*Ya olduğun gibi görünecek, ya da göründüğün gibi olacaksın.
“Çok beklersin” dediğinizi duyar gibiyim.
Bende bu kadar vasfı üzerinde toplamış bir yöneticiyi bulamayacağımızı biliyorum dostlar.
Benim ki de bir çeşit Nasrettin Hoca duası işte.
”Ya tutarsa” demiş ya hoca.
Ya da bir Sezen şarkısında olduğu gibi;
“Veriyorlar gazı, veriyorlar gazı, dolduruyorlar bizi.”
Ha bu çakmak gaz tutar mı derseniz, tutmaz derim.
Benim ki nafile duadır bilirim de.
Yine de;
Umut dünyası işte.
***
Sevdiğim Laflar:
“ALICI KUŞUN ÖMRÜ AZ OLUR..”