Cuma gecesi Süper Lig’e çıkacak son takım için Alanya spor ve A. Demirspor karşı karşıya geldi.
Sonuçta Alanya spor kazanmayı bildi ve süper lige adım attı.
Niyetim maçı yazmak değil.
Dikkatimi çeken ve kıskançlıktan gerildiğim konu ekranlardaki reklamlardı.
Maç önü, devre arası ve maçtan sonra ekranlarda dönen reklamlar Mersin iş ve siyaset dünyasına bir ders niteliğindeydi.
Özellikle Alanya ve Antalya’lı firmaların reklamları sayısız defa döndü durdu ekranlarda.
Yine aynı bölgenin siyasileri adeta reklam bombardımanına döndürdüler aynı ekranları.
Bir bölge, bir kent nasıl bütünleşir, nasıl bir amaç uğruna organize çalışır canlı canlı gösterdiler.
Her reklamda aklıma Mersin ve Mersin İdman Yurdu’nun hali geldi.
Mersin İdman Yurdu ne kadar sahipsizmiş ne kadar zavallıymış bir kez daha ve en çıplak haliyle gördüm diyebilirim.
Antalya bir ilçe takımının etrafında birleşirken, biz kentin tek marka değeri olan takımını hep beraber uçurumdan aşağı attık.
Onlar birleşip, değer üstüne değer katma mücadelesi verirken biz Ali’nin, Veli’nin kuyruğuna takılıp bir birimizi boğazladık.
Yağmur gibi dönen destek reklamları imrendirdi, kıskandırdı, çatlattı dersem inanın.
Biz burada takıma sahip çıkacak bir tane adam bulamadık.
Bir tane STK’nın “biz varız” dediğini duyamadık.
Dünya markasıyız diye ortada gezinen iş adamlarını ellerini taşın altına koyarken görmedik.
Göz göre göre, bağıra bağıra düştü bu takım.
Parasızlıktan sanmayın sakın.
Adamsızlıktan gitti Mersin İdman Yurdu adamsızlıktan.
***
Sevdiğim Laflar:
“KÜÇÜK SUDA BÜYÜK BALIK OLMAZ..”