Sonbahar gelince hava değişir.
Yavaş yavaş rüzgarlar başlar.
Ve de yapraklar sararmaya, rüzgarla birlikte dökülmeye.
Oradan oraya savurulur yapraklar.
Ama, Mersin’de değil.
Yaz Ekim’e kadar devam eder benim güzelim kentimde.
Sonbaharda temizlik işçilerinin işi zordur!
Çünkü, yaprakların dökülmesi kolay kolay bitmez.
Tıpkı, zamların ardı arkasının kesilmediği gibi.
Canım Türkiyem de bir başkadır sonbahar.
Eylül ayı ile birlikte bir koşuşturma ve karmaşa ki sorma gitsin.
Okullar açılacaktır.
Yeni Adli Yıl’ın açılışı yapılır.
Yargının bağımsız olmadığı bir garip ülkede.
Herkes çıkar konuşur; Yargı Bağımsızlığından ve Kuvvetler Ayrılığından söz eder!
Sonbaharın etkisiyle sözler havada uçuşur ve unutulup gider.
Aynı sözleri duymak için bir yıl daha beklemek gerekir.
Aradan geçen süreçte yargının bağımsızlığı ise hep tartışılır durur!
Ama nafile, değişen bir şey olmaz.
Ekonomide de durum pek farklı değildir.
Ekonomist değilim, ama vatandaşım!
Çarşı pazarda ne oluyor biliyorum.
Devletin Kurumu TÜİK( Türkiye İstatistik Kurumu) açıklıyor.
Ekonomi 2019’un ilk çeyreğinde yüzde 2.6 küçülmüş..
İkinci çeyrekte de yüzde 1.5 ..
Kişi başı gelir 882 Dolar düşmüş.
Yani, 882X5.80= 5 115 Törkiş Lira fakirleştik.
Bakmayın bazılarının “palazlandık!” dediğine…
Millet fakirleşirken, palazlananlar Saraya yakın olanlar.
Görünen o ki deniz bitti.
Böylece , “Devletin malı deniz yemeyen domuz.!” sözü de bakarsınız rafa kalkar.
Ama, nerede o günler.
İnsanoğlu bir kez avanta-lavantaya alıştı mı sonu gelmez.
Hatta bazıları, “Boku boşa gitmesin diye deveyi götünden yermiş.!”
Afiyet, bal- şeker olsun..
Sonbahar rüzgarları esiyor ,yapraklar savrulmasa da zam sağanağı devam ediyor.
Yazın ortasında Ağustos’ da doğalgaza iki kez toplamda yüzde 32 zam yapanlar ,havalar soğuyunca ne yapmaz?
Okullar açılacak, kırtasiye fiyatları yüzde 15 zamlanmış.
Özel okul, servis ücretlerini yazmıyorum bile.
Oralar, ücretlilerin çocukları için hayal zaten.
Sıkıysa eğitimde fırsat eşitliğinden bahset!
Sözün ÖZÜ;
Meşhur bir şarkı vardır.
Sonbahar Yaprakları..
Rahmetli Yıldırım Gürses’in bestesidir ve kendisi de seslendirmiştir.
“Düşen bir yaprak görürsen” diye başlar.
Aslında aşk şarkısıdır..
Yaprakların dökülüşünü görmek/düşünmek insanı hüzünlendirir.
Ama gökten zamların döküldüğünü görmek insanı hem şaşırtıyor hem de çaresiz kılıyor.
İşi o zaman insanın canı yanıyor!
Yüreğine bir hançer saplanıyor sanki.
Düşünüyorum, “Her sonbahar gelince ne olacak bu fakir fukaranın hali?” diye.
Ve de hüzünleniyorum..
Yaprakların düşüşüne değil yurdum insanının yaprak gibi savrulmasına!