18-50 yaş aralığındaki her sağlıklı birey, kronik ve bulaşıcı herhangi bir rahatsızlığa sahip değilse ve son 1 yıl içerisinde herhangi bir ciddi ameliyat geçirmediyse; kök hücre bağışında bulunarak hayat kurtarabiliyor.
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Anıl Tombak, kendini yenileme potansiyeli olan kök hücrenin, kendisini yenileyip ikizini oluşturabildiğini belirtiyor. Doç. Dr. Tombak kök hücre hakkında “Kök hücreler kendi kendilerini yenileyebiliyorlar ve farklı dokulara dönüşebiliyorlar. Örneğin, bir yerimiz kanadığı zaman yaranın pıhtılaşıp kapanması da yine kök hücre sayesinde oluyor. Kemik iliğinden kan hücreleri, bağışıklık sisteminin hücreleri, doku hücreleri bu kök hücreden yapılmış oluyor. Kök hücreden farklı dokular oluşabiliyor. Bir nevi ölümsüzlük kazanmış gibi diyebiliriz. Bizim kemik iliğimizde de bu kök hücreler bulunuyor ve kemik iliğinden kan hücrelerimiz yani bağışıklık sistemimizin savunma hücreleri olan nötrofiller, lenfositler vs. bu kök hücreden yapılıyor. Dolayısıyla çok çok önemli fonksiyonları var” şeklinde bilgi veriyor. Doç. Dr. Tombak “Kök hücre deyince herkesin aklına kemik iliği geliyor. Ama kök hücre sadece kemik iliğinde değil; kalbimizde, cildimizde, yağ dokuda, karaciğerde vs. vücudumuzun her yerde bulunuyor. Kök hücreler; vücudumuzun neresinde bir zedelenme veya onarım ihtiyacı varsa, oraya giderek gereken hücre tipine dönüyor ve hasarı onarıyor. Hangi tip hücre ve dokuya ihtiyaç varsa ona dönüşebildikleri için kök hücreler; kalp krizi geçirende kalbe, karaciğer hasarı olanda karaciğere, kemiği kırılanda kırık hattına giderek gerekli tamiratı yapabiliyor” diyor.
KÖK HÜCRELER, HAYAT KURTARICI İŞLEV ÜSTLENİYOR
Dünyada 1940’lı yıllardan bu yana araştırmalar sürdürülen kök hücre tedavisinin ülkemizde ilk olarak 1978 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde kemik iliği nakliyle uygulandığını belirten Doç. Dr. Tombak “Son dönemlerde Kızılay ve Sağlık Bakanlığı tarafından ortak bir proje geliştirildi. Kısa adı TÜRKÖK olan Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi, iki buçuk yıldan bu yana gönüllülük esasıyla çalışmalar yürütüyor. Merkezde, 200 binin üzerinde gönüllünün olduğu ve 250’nin üzerinde nakil yapıldığı belirtiliyor. Günümüzde birçok şehirde artan kök hücre tedavisinin gelişimi umut verici” diyor. Doç. Dr. Tombak “Kan hastalıkları, kök hücrelerin yaygın kullanıldığı alanların başında geliyor. Özellikle kan kanseri ve genetik bozukluklara bağlı anemilerin neden olduğu kemik iliğinin işlevsel olmadığı durumlarda kök hücreler, hayat kurtarıcı işlev üstleniyor. Kemik iliğinin onarımında, yeniden kan üretimi yapabilecek duruma getirilmesinde kök hücreyle çok yüksek bir başarı elde ediliyor” şeklinde konuşuyor.
KÖK HÜCRELER; GÖBEK KORDONUNDAN, ÇEVRESEL KANDAN VE KEMİK İLİĞİNDEN ELDE EDİLEBİLİYOR
Doç. Dr. Tombak sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kök hücre tedavisi denince en başta hemotolojik hastalıklar aklımıza geliyor. Ama son yıllarda sadece kemik iliği nakli değil birçok dokuda da kök hücre kullanımı ile ilişkili tedaviler konuşuluyor. Örneğin kalp krizinden sonra kalp dokusundaki hücreler yerine geri getirilir mi diye araştırmalar yapılıyor. Bizim kollajen doku hastalığı, vaskülitler dediğimiz hastalık grupları da var. Bu hastalıklarda doku kayıplarının olduğu yerlerde bu kök hücrelerin kullanıldığı çalışmalar yapılıyor. Örneğin kıkırdak yapısı kaybolan insanlara dışarıdan kök hücreyle kıkırdak dokusu üretilip bu kişilere kıkırdak dokusu verilebiliyor.” Kök hücrenin vücutta en fazla olduğu zamanın anne karnındaki bebeklik döneminde olduğu, daha sonra yaşlandıkça sayısının azaldığını kaydeden Doç. Dr. Tombak; kök hücrelerin değişik tiplerde olmak üzere göbek kordonundan, çevresel kandan ve kemik iliğinden elde edilebildiğini belirtiyor. Doç. Dr. Tombak “Bebeğin, plasentaya bağlanan anneyle gıda alışverişini sağlayan kordon kanından kök hücreler toplanıp kullanılıyor” diyor.
KEMİK İLİĞİ NAKLİ KİŞİNİN KENDİSİNE KENDİ KÖK HÜCRELERİNİN TOPLANMASIYLA YAPILABİLİYOR
Kemik iliğinin kuyruk sokumuna yakın yerden alındıktan sonra bir daha verilemeyeceğine inananlar olduğuna değinen Doç. Dr. Tombak bu konuyu şöyle açıklıyor: “Kemik iliği nakli kişinin kendisine kendi kök hücrelerinin toplanmasıyla yapılabiliyor. Örneğin, kemik iliğinin bir çeşit kötü huylu hastalığı olan multiple miyelom adlı bir hastalık var. Bunun tedavisinde bazı vakalara kendisinden kök hücreleri toplayıp tekrar vakaya damardan veriyoruz. Kendisinden kök hücrelerini toplayıp yine aynı hastaya naklettiğimiz bu işleme otolog kemik iliği nakli diyoruz. Bunu yaparken önce bazı ilaçlar vererek hastanın hastalığını kontrol altına alıyoruz. Hastalığı kontrol altına aldıktan sonra hastanın kendi kanından kök hücrelerini topluyoruz. Hastaya bazı ilaçlar vererek, kemik iliğindeki kök hücrelerinin kan dolaşımına geçmesini sağlıyoruz. Kan dolaşımına geçen o kök hücreleri aferez denilen özel bir cihazla topluyoruz. Aferez cihazı kişinin kendi kök hücrelerini topluyor. Kök hücreler, aynı kırmızı kan gibi bir torbanın içinde birikiyor ve onları donduruyoruz. Kök hücrelerini topladıktan sonra hastaya vücudundaki kötü hücreleri iyice öldürmek için çok yüksek doz kemoterapi ilaçları veriyoruz. Ama verdiğimiz yüksek doz ilaçlar kötü hücrelerini, kanser hücrelerini ortadan kaldırıyor ama bir yandan kendi hücrelerini de ortadan kaldırıyor. Kendi kök hücrelerine de zarar veriyor. Kendi kemik iliğine de zarar veriyor. Sonra biz tekrar kemik iliği çalışsın, bağışıklık sistemi hücreleri üretilsin, kan hücreleri tekrar oluşsun diye o topladığımız ve bir tarafta sakladığımız o kök hücrelerini aynı kan takar gibi kolundan takıyoruz. Sonra onlar kemik iliğine tekrar yerleşiyor ve tekrardan kan üretmeye başlıyorlar. Bu aşağı yukarı 10 ile 15 gün arası bir süreç oluyor. Sonra kemik iliği çalışmaya başlıyor. Eğer biz işte kemik iliğini toplayıp hastaya vermezsek o verdiğimiz çok yüksek kemoterapi ilaçları hastanın hayatına mal olabilir. Çünkü bu sefer kendi hücrelerini de öldürüyor. Tekrar o topladığımız kök hücrelerini veriyoruz ki kanını, dolaşım sistemi hücrelerini, pıhtılaşma hücrelerini yeniden üretsin.”
SAĞLIKLI HERKES BAĞIŞÇI OLABİLİR
Doç. Dr. Tombak, bir başkasından yapılan kemik iliği nakli olan allojenik kök hücre nakli konusunda ise şöyle bilgi veriyor: “Kan tahliliyle dokularına bakılan hastanın birinci derece yakınlarından ya da bazen uyumlu doku denk geldiğinde yabancı birinden kemik iliği nakli yapılabiliyor. Ama başkasından verildiği zaman T-lenfositler denilen özel hücre grupları aynı zamanda tümör hücrelerini de öldürmek için savaşıyorlar. Kök hücre başkasından verildiği zaman T-lenfositler, tümör hücrelerini öldürüyorlar aynı zamanda. Hem kemoterapinin etkisinden faydalanıyoruz, hem de başkasından verildiği zaman; o kök hücrelerin içinde T-lenfositler olduğu için kişinin vücudunda kalmış olan kötü hücrelerini, kanser hücrelerini öldürmek için savaşıyorlar.” Sağlıklı herkesin bağışçı olabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Tombak sözlerini “Ne kadar çok bağışçı olursa, kemik iliği yapılacak hastalara uygun kemik iliği bulma ihtimalimiz o kadar artar. Bankada ne kadar çok kişinin bilgisi olursa o kadar olasılığımız artacak; hayat kurtarma ihtimalimiz o kadar fazla olacaktır” şeklinde sonlandırıyor. (bülten)