Eğitim-Sen Tarsus Şube Başkanı Yasemin Yücel, yaptığı basın açıklaması tüm kamu emekçilerini ‘satış sözleşmesi’ olarak tanımladığı 4’üncü dönem toplu iş sözleşmesine karşı birlikte mücadele etmeye çağırdı.

Görüşmeler sonucunda hükümetin 2018 yılının ilk 6 ay için yüzde .,5, ikinci 6 ay için yüzde 3.5 ve 2019’un ilk 6 ayı için yüzde 4, ikinci altı 6 için yüzde 5 şeklinde verdiği teklifin kabul edildiğini anımsatan Yücel, “Yandaş konfederasyonun genel başkanı teklife ilişkin, ‘Elimize kalem veriyor içine mürekkep koymuyor, dört beş puan artışla birlikte yeniden bir araya gelinebilir. Teklif imza atmaya uygun değildir. Birkaç adım daha bekliyoruz’ demiştir. Kameralar önünde racon kesen yandaş genel başkan, imajı kurtarma çabasına bile gerek duymadan, ‘racon kesilecekse de biz keseriz’ zılgıtını yedikten sonra sadece 2018’in ilk altı ayı için 0,5’lik bir artışın altına imza atmıştır!

Hükümet ve yandaş konfederasyon, evrensel toplu pazarlık ilkelerini bir kez daha çiğnemiş, baştan sonu belli olan bir TİS süreciyle milyonlarca kamu çalışanı ve emeklisinin aklıyla alay etmek istemişlerdir. Gerek çalışma bakanının yaptığı açıklama, gerekse de yandaş konfederasyon genel başkanının ‘ricacı’ itirazları, kapalı kapılar ardında yapılan kirli pazarlıkları gözler önüne sermiştir” dedi.

“BÜYÜMEDEN PAY VERİLMEYEN ENFLASYON ORANINDAKİ ZAM SIFIR ZAM DEMEKTİR”

Açlık sınırının 1.700 TL, yoksulluk sınırının ise 4 bin 955 TL’ye dayandığı koşullarda, hedeflenen enflasyonun bile altında yapılan artışların, kamu emekçileri ve emeklileri yoksulluğa, yoksunluğa ve sefalete mahkûm ettiğine dikkat çeken Yücel, “Büyük bir lütuf gibi ‘enflasyon farkını vereceğiz’ denilmesi de kurnazlığı aşan, konfederasyonumuzun sürecin dışında tutulması ve yandaş konfederasyondan alınan güçle içine girilen bir pervasızlıktır. Büyümeden pay verilmeyen enflasyon oranındaki zam sıfır zam demektir.  Gelir vergisi adaletsizliği nedeniyle de enflasyon oranında yapılan artışlar artış değil, kayıptır, alım gücünde gerilemedir. Kaldı ki, hükümetin hedeflediği enflasyon ile gerçekleşen enflasyonu tutturduğu henüz görülememiştir.

Bu ülkenin kamu emekçilerinin, emeklilerinin sadaka değil, emeğinin karşılığında onurlu bir ücret, onurlu bir yaşam talep etmektedir. Ve bunu fazlası ile hak etmektedir. Yoksulluk sınırına uzak açlık sınırına yakın bir yaşam mücadelesi sürdürmeye terk edilen kamu emekçileri ve emeklilerin hükümetten sadaka ya da fedakârlık değil hakkını istemektedir. 

Konfederasyonumuz bu nedenle, en düşük maaş alan kamu emekçisinin maaşının yoksulluk sınırına çekilmesini talep etmiş, bu tutarın eş, çocuk, kira, yakıt yardımı hariç 3.450 TL’ye çıkarılmasını talep etmiştir” diye konuştu.

“OHAL KALKMALI”

Öte yandan OHAL’in işçilerin, emekçilerin hak alma mücadelesine set çekmek için sürdürüldüğünün tüm açıklığı ile itiraf edildiği koşullarda gerçek bir toplu sözleşmeden söz etmenin mümkün olmadığının hükümetin son teklifinden de bir kez daha anlaşıldığını vurgulayan Yasemin Yücel, “Siyasi iktidar bugün OHAL-KHK rejimine sırtını dayamanın rahatlığı içindedir. Kamu emekçilerinin ‘acaba bugün de bir KHK çıkacak mı, beni de ihraç edecekler mi’ tedirginliği ile güne başladığı, iş güvencesinin yargı yolu kapalı ve denetimsiz olan bir KHK’ya bağlandığı koşullarda yapılacak artışların hiçbir kıymeti yoktur.

Bunun için KESK olarak sendikalı, sendikasız tüm kamu emekçilerini insanca yaşamaya yetecek ücret, güvenceli çalışma ve güvenli gelecek için verilecek mücadelede yan yana, omuz omuza olmaya çağırıyoruz.

Gelin hep birlikte; haklarımızı ve özgürlüklerimizi yok sayanlara kapı kulu değil emekçi olduğumuzu birlikte gösterelim. İnsanca bir yaşam için taleplerimize sahip çıkalım ve bu talepler için mücadeleyi birlikte yükseltelim. Yandaş Konfederasyonun geleceğimizi sermaye yanlısı rantçı siyasal iktidara peşkeş çekmesine dur diyelim!” dedi. (bülten)