HEDİYE EROĞLU – GİZEM EKİCİ
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin destekleriyle, Gazi Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Emel erten başkanlığında 7 yıldır sürdürülen Mersin’in Silifke ilçesindeki Olba Kenti Antik Kazılarında, heyecan yaratan keşiflere imza atıldı.
Geçmişinin 5 bin yıl öncesin dayanan Olba Antik Kenti’nde; Erken Tunç ile Demir Çağı ve MÖ 7. yüzyıl ile 3. yüzyıl arasında tarihlenebilecek yeni bulgular, gözleri buraya çevirdi.
KLİKİA TARİHİ AYDINLANIYOR
Kazı ekibinde görevli Mersin Üniversitesi’nden Okutman Murat Özyıldırım, amaçlarının buradaki yerleşim tarihini aydınlatmak olduğunu belirterek, Olba'nın tarihinin günümüzden en az 5 bin yıllık bir süreye uzandığının arkeolojik bulgularla kanıtladığını bildirdi.
Olba akropolisinin, verdiği erken malzemeyle kent ve dolayısıyla Kilikia tarihine ışık tutmayı sürdürdüğünü vurgulayan Özyıldırım, kazılarda Olba ve Kilikia’nın yerleşim tarihi konusunda çok değerli arkeolojik verilerin elde edildiğinin de altını çizdi. “Eserler arasında kuşkusuz en ilgi çekicilerinden biri, Erken Tunç Çağı’na ait pişmiş topraktan yapılmış çanak ve çömlek yani keramik parçalarına rastlanmış olmasıdır” diyen Murat Özyıldırım, “Bu keramik örnekleri, kentin yerleşim tarihini daha önce bilinenden çok daha erkene taşımaktadır. Buluntular arasında yer alan damga mühür, kentin daha önce bilinmeyen Demir Çağı’na ışık tutan çok önemli bir buluntu olarak değerlendirilmektedir. Aynı yerden gelen bir diğer önemli buluntu, baş biçimindeki cam pendanttır. Fenike-Kartaca bağlantılı sayılan ve Akdeniz havzasında yayılımı bulunan, insan veya hayvanları grotesk tipleri betimleyen cam pendantlar, MÖ 7. yüzyıl ile 3. yüzyıl arasında görülmektedir” şeklinde konuştu.
SAĞLAMLAŞTIRMA PROJESİNE ONAY ÇIKTI
Kazılarda ön çıkan alanın Roma Tiyatrosu olduğunu ve büyük kısmının toprak altından çıkartılarak, ülkemize yeni bir anıt kazandırılmasının sağlandığını ifade eden Özyildırım, “Olba’da kazı çalışmalarının gerçekleştirildiği başlıca yapılardan biri Roma Tiyatrosudur ve burada kazılar 2010 yılında başlamıştır. Başta hemen tümüyle toprak altında bulunan tiyatronun büyük kısmı artık ortaya çıkarılmıştır. Tiyatronun yapısal sorunlarını çözümlemek amacıyla hazırlanan koruma ve sağlamlaştırma projesi, Adana Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanmıştır. Proje dâhilinde çalışmalara İstanbul ve Mersin’den katılan mimari ekip tarafından her yıl devam edilmektedir.
TOPRAK YOL KALDIRILACAK, KAZI DEVAM EDECEK
Olba tiyatrosunun cavea ve skene binasının batı bölümünü kesen toprak yolun kaldırılarak, bu alanda kazıya devam edilmesi konusunda Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na başvuru, 2017’de sonuçlanmıştır. Böylece yol üzerinde yeni açmalar oluşturulabilmiş ve tiyatro kazısının tamamlanması için çok önemli adımlar atılmıştır.
Olba tiyatrosu skene ve proskene yapılarının Batı ucu üzerinden ilerleyen toprak yol üzerinde yapılan kazılarda yüzeyden 2 metreyi aşan bir derinliğe inilerek skenenin batı duvarı, tümüyle ortaya çıkarılmıştır. Bu duvar üzerinde skene’ye giriş sağlayan 1.40 metre genişlikte bir kapının yer aldığının belirlenmesi, tiyatro içindeki güzergâhın anlaşılması bakımından önemlidir” dedi.
HAMAM VE SÜTUNLU CADDE BULUNDU
Olba Antik Kenti’nde ayrıca sondaj çalışmaları da yapıldığını bildiren Murat Özyıldırım, “Olba kent merkezinde, akropolisin kuzeydoğu eteğinde nymphaeum (anıtsal çeşme) ile tiyatro ve katedralin yer aldığı kesimdir. Burada bir hamam yapısına ait kalıntılar ve sütunlu caddeyi gösteren arkeolojik veriler de bulunmaktadır. Söz konusu alandaki yapı kalıntılarından yola çıkılarak, tiyatro yakınlarında ‘Merkez Sondaj I’ adıyla açılan açmada kazı yapılmıştır. Bu çalışmalarda ortaya çıkartılan mimari yapı kalıntıları ve küçük buluntular, kentin daha çok son iskân dönemine işaret eden MS 6. ve 7. yüzyıla ait verilerdir.
DİN ADAMLARININ MEZARLARI BULUNDU
Olba kazılarının başlangıcından beri kazılan ve önemli bilimsel veriler sağlayan yapılardan biri de, Doğu Vadisi’nde yer alan manastırdır. İnşası MS 5. yüzyıl içinde gerçekleşen manastır, MS 7. yüzyıl sonlarına dek kullanılmıştır. Manastırda bu yılki kazılar, ‘Kuzey Kilisesi’nde gerçekleştirilmiştir. Yapı, üç nefli bazilikal planlıdır. 2017 yılında synthrononun tamamı, prothesis, orta ve yan nefler ve Kuzey Kilisesi narthexi de ortaya çıkartılmıştır. Burada, taş yer döşemesi altında tabanı kiremit levhalarla kaplı din adamlarına ait mezarlar tespit edilmiştir. Kuzey Kilisesi’nde MS 5. – 6. yüzyıla ait kaliteli işçilik örnekleri olan mimari parçalar da bulunmuştur” diye konuştu.