HEDİYE EROĞLU
İnşaat Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Gülçin Barbaros Ak, katıldığı bir televizyon programında önemli açıklamalar yaptı.
Deprem ve sonrasında yapılması gerekenlere değinen Ak, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğiyle yüzleşmek gerektiğini söyleyerek, “Ülkemiz deprem coğrafyasında. Burada yaşıyorsak depremi, bunun bir doğa olayı olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Yeter ki afete dönüşmesin. Depremin afete dönüşmesine engel olmamız gerekiyor. Bununda bir çok saç ayağı var” dedi.
“DEPREM NASIL AFETE DÖNÜŞMEZ?”
Depremin neden afete dönüştüğü ile ilgili de konuşan Gülçin Barbaros Ak, “Bunlardan bir tanesi tasarımın doğru olmaması. Tasarımın iyi uygulanmamsı ve uygulanan tasarımın da iyi bakılmaması gibi önemli başlıklar var.
Mühendis binayı tasarlarken tüm verilerin hepsini doğru düzgün olması lazım. Veriler kağıt üzerinde olmalı, gerçek, erişilebilir ve ulaşılabilir olacak ki tasarımda doğru olsun. Tasarımın doğru olmasının uygun olduğunu farz ettiğimizde doğru uygulama yapılması lazım. Burada müteahhitler, şantiye şefleri devreye giriyor. Bunların da kağıt üzerinde olmaması lazım. Müteahhitlik, şantiye şefliği, yapı denetim hepsi bir bütün olarak kağıt üzerinde olmamalı. Bu şartlarda yönetmeliğe uygun binayı teslim ettikten sonra bunanın muhafazası da önemli. Uygun şekilde binayı koruyamazsak, kullanım amacı değiştirilirse yapının depreme dayanıklılığı bozulur. Bu parametlerden biri bile eksik olsa, son yaşadığımız depremde olduğu gibi canlarımızı kaybediyoruz. Yapılması gerekenler şartnamede, kağıt üzerinde kalmamalı. Yerinde gerçekten uygulanması gerekiyor” dedi.
YAPI DENETİM SİSTEMİ PİYASADAN AYRILMALI
Riskli yapı stoğunun tespiti ve bunlara yönelik çalışmaların belirlenmesi ve imar uygulamasından kaynaklı hataları ile ilgili yeni bir yapı denetim sistemine ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Ak, bununla ilgili etçiğimi günlerde yaptıkları açıklamalarla kamuoyunu bilgilendirdiklerini anımsattı. “Yapı denetim sistemi acilen yeniden düzenlenmeli” diyen Ak, artık yapı denetim sisteminin kamusal bir sistem ile olması gerektiğini, bunun ticari kaygılar gözetilmeksizin serbest piyasadan ayrılması gerektiğini vurguladı.
“TOPTAN GÖÇMÜŞ BİNALARDA ÇÖK KAPAN TUTUN SAĞLAYABİLECEĞİNİZ DAHİ OLUŞTURULAMIYOR”
Deprem bölgesinde yaptıkları incelemeler sonunda ortaya çıkan sonuçlarla ilgili de konuşan Gülçin Barbaros Ak, “Deprem bölgesinde binalarda toptan göçmeler olduğunu gördük. Hatay’da şuanda binalar ya ağır ya da orta hasarlı durumda. Hasar almış, toptan göçmüş binadan numune alıp onun gerçekten betonu kalitesiz miydi, demiri eksik miydi, hangi uygulama eksikti gibi takibi çok zor oluyor. Bir takım veriler elde ediliyor ama çok iyi bir inceleme gerekiyor. Bu nedenle aslında bir bina göçtükten sonra orada suçlu aramak çok zor. Ancak öncesi daha önemli. O binanın göçmemesi gerekiyor. Bu şiddeti ki depremlerde binaların içinden insanlar sağ salim çıkabilsin diye hesaplamalar yapıyoruz. Göçmeye yönelik değil. Toptan göçmüş binalarda çök kapan tutun sağlayabileceğiniz dahi oluşturulamıyor.
ZEMİN ÖNEMLİ AMA ASIL BİNANIN SAĞLAMLIĞI ÖNEMLİ
Zemin evet çok önemli ama daha önemli olan bir şey var ise bu; binanın sağlamlığı. Biz eğer biz inşaat mühendisleri olarak yer bilimcinin bize gösterdiği zeminin etüdünü doğru yaptıysak, zemin etüdünde 3 mühendisin imzası olmalı. Jeofizik ve jeoloji mühendisleri zeminin verilerini verirler ve sonra jeo teknik alanda uzmanlaşmış inşaat mühendislerimiz de oradan alınan veriler ile bir jeo teknik rapor hazırlarlar. Bu rapor bize zeminin taşıma verilerini sunar. Burada zemin iyileştirilmesi yapılması gerekir gibi önerilerde bulunur. Zemin etüt raporu çok özel bir rapordur. Bu raporda inşaat mühendisinin de imzası var. Bu uygulamada yeni geldi. Daha önce bizim imzamız yoktu.
Depremler oldukça yönetmeliklerimiz güncelleniyor raporlarımız da aynı şekilde güncelleniyor.
“KÖTÜ ZEMİNE DE İYİ BİNA YAPILABİLİYOR YETER Kİ VERİLERİMİZ DOĞRU OLSUN”
İstediği kadar zemin kötü olsun biz üzerine güvenli bina inşa edebiliyoruz. Deprem bölgesinde yıkılmamış, hasar görmemiş binaları görüyoruz, var, yok değil. Kötü zemine iyi bina inşa edilirse, vatandaşlarımız içerisinden sağ salim çıkabilirler. Biz oluşabilecek hasar seviyesinin maksimum orta hasar olmasını hedefleriz. Orta hasarlı bir bina da bir sonraki depremde yıkılabiliyor. Biz ilk depremden sonra bu sebepten dolayı binalara girmeyin uyarısı yapıyoruz. Zemin ne kadar kötü olursa olsun yapımıza güveniyorsak içerisinden hasarsız çıkabiliyoruz. Kötü zemine de iyi bina yapılabiliyor yeter ki verilerimiz, uygulamamız, kullanımımız doğru olsun” diye konuştu.
YAPILAR PERİYODİK KONTROLDEN GEÇMELİ
Yapı denetim ile ilgili yapıların kullanımının periyodik olarak denetlenmesi gerektiğin ide vurgulayan Başkan Ak, “Bunun bir örneği de şudur; biz bir araç aldığımızda, sıfır aldığımız halinde fabrika tesliminde sorun yaşamıyoruz. Ama onun bir ömrü var. Bunların periyodik kontrolü olmadan trafiğe çıkması mümkün mü, değil. Belli kontroller yapıldıktan sonra trafiğe çıkabiliyorlar. Biz araçlara böyle yapıyoruz ama ailecek oturduğumuz binalara yapmıyoruz. Binalar aktif kullanıldığı sürece periyodik olarak denetlenmesi gerekir. Biz çoğunlukla toplu yapılarda yaşıyoruz. Çoğumuz apartmandaysak eğer binamızda dairemizin haricinde yapılan müdahalelerden haberimiz olmayabiliyor. Duvar kaldırmalar, kolonlara müdahaleler söz konusu olabiliyor bu nedenle periyodik kontroller önemli.
VATANDAŞLAR BİNALARINA GÜVENEMİYOR, PANİK OLUYOR
Vatandaşlarımız bunlardan emin olmadığı için binasının projeye uygun yapılıp yapılmadığını bilmediği için herkesin kafasında soru işareti var. Bu yüzden vatandaşımız en ufak bir deprem anında dışarıya çıkıyor. Örneğin 4,9 şiddetinde bir depremden bina projeye uygun yapıldıysa hasar beklenmez. Ama ülkemizde İzmir’de bir kişi kalp krizi geçirdi, iki kişi balkondan atladı. Çünkü panik yaşanıyor, vatandaşlar binalarına güvenemiyorlar. Bunlar bizim deprem bilincini oluşturamadığımızı da gösteriyor.
Deprem tatbikatlarının yapılması güzel bir şey ama önce tedbir almalıyız. Tedbirden kastımız aslında sağlam binadır. Ama tatbikatlarda hiç bu aşamalardan bahsedilmiyor. Önce binamızın sağlam olduğundan emin olmalıyız” şeklinde konuştu.
ARTÇI DEPREMLER SÜRERKEN BİNA YAPILMASI TEHLİKELİ
Artçı depremler devam ederken kesinlikle beton dökülmesini önermediklerini de dile getiren
Gülçin Barbaros Ak açıklamasını şöyle sürdürdü; “Bununla ilgili çok soru geliyor, ‘şuan inşatlara devam edebilir miyiz?’ diye. Edemezsiniz yani çok uygun değil. Çünkü olası bir artçı depremde beton ve demirin birbiri ile kenetlenmesini sağlayacak mekanizma olmaz. Bağlayıcılık sağlanamaz. Bunu kaybediyor yapı. Olası bir artçı sarsıntıda birbirinden ayrışıyor. Bir çok yerde artçılar devam ederken dökülen betonun bağlayıcılığı olmadığını görüntüledik. Yani bu uygun değil, tasvip etmiyoruz.
Tabiî ki deprem bölgesinde vatandaşlarımızın konut ihtiyacı mevcut. Konut ihtiyacının bir an önce giderilmesi adına yapıldığı söyleniyor ama depremden sonra sistemin şöyle işlemesi gerekiyordu; ilk etapta bir 7-8 aylık çadır veya konteyner dönemi oluyor. Ama hala çadır, konteyner ihtiyaçları devam ediyor. 7-8 aylık dönemi geçirmeden artçıların durumu stabilize hala gelmeden bina yapımı çok sağlıklı değil. Özellikle temel inşaat seviyesinde şu anda artçılar devam ediyor. Ki bu da tehlike arz ediyor.
“İKİNCİ DEFA TEMİZ Bİ RSAYFA AÇMALIYIZ”
Bundan sonra mühendislik hizmeti almamış yapılar yapılmamalı. Böyle devam etmemeliyiz. 1999 depreminde itibaren bu bir milat olsun, beyaz bir sayfa açılsın, mevcutta oluşabilecek yapı stoğunun mühendislik hizmeti almamış yapı stoğundan oluşmaması için emek ve çaba verdik. Aradan 20 yıldan fazla geçti. Daha kötüsünü yaşadık. Şuan bu depremden sonra ikinci defa bir beyaz sayfa açalım. Yapı stoğumuzu bilelim. Yapı stoğumuzun kağıt üzerinde değil, gerçekte, uygulamada mühendislik hizmeti almış olmasına çalışmalıyız. İkinci beyaz sayfamızda şartnamelere uygun, kağıt üzerinde kalmamış bir yapı stoğu oluşturalım. Bu noktada müteahhitlik sisteminin güncellenmesi gerekiyor. Çünkü müteahhitlik sistemi tamamen ticari bir sistemdir. Müteahhit para kazanma odaklı çalışır. Ne kadar kar ederse o kadar çok para kazanır. Müteahhit işin ticari yönünü düşünür. Ama mühendis ticari yönden ziyade şartnameye uygunluğunu, etik kısmını düşünür. Yine yapı denetim sistemini de yeniden dizayn edilmesi gerekiyor. Zaten biz bunları yaparsak binalarımıza güvenebiliriz. Can kayıplarının, afetin önüne geçmiş oluruz.”