Baro Başkanı Alpay Antmen, “Anayasa hukukuna bakarsak, ortada hakimliği bile tartışmalı olan Danıştay üyesi ile böyle bir keşif yapılıyor. İşte Türkiye’nin geldiği nokta budur” dedi.
Hediye Eroğlu
Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, Akkuyu Nükleer Santrali’nde ÇED olumlu kararına karşı açılan davalar kapsamında yapılan bilirkişi incelemesine ilişkin yaptığı açıklamada, önemli iddiaları gündeme getirdi.
Akkuyu Nükleer Santral yapımına ilişkin (Çevresel Etki Değerlendirme) ÇED Raporu’nun, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca onaylandığını anımsatan Antmen, Mersin Barosu’nun da müdahil olduğu, onlarca kurum, kuruluş ve vatandaşın, ÇED Raporu’nun iptali için açtığı dava kapsamında, Danıştay 14. Dairesi’nce keşif kararı verildiğini anımsattı.
KEŞİF GÜNÜ UYGUN DEĞİL!
“Danıştay 14. Dairesi’nce, aslında bugün bayram sonrası böyle bir keşif kararı verilmesi çok da uygun değil” diyen Başkan Antmen, “Ama bugün keşif kararı verdi ve Danıştay 14. Dairesi üyelerinden Mehmet Ali Ceran’ı naib üye olarak atadı ve 19 uzman keşfe geldi, sabahtan buyana keşif yapılıyor.
Bazı davacılar tarafından bilirkişilerin, bilirkişilik yapmasına itiraz etmesine rağmen, Danıştay 14. Dairesi bu itirazları reddetti. Yani Danıştay üyesi ile beraber gelen bilirkişiler, olumlu ÇED raporu hakkında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na karşı açılan davaya bir bilirkişi rapor verecekler. Bu davaya Akkuyu Nükleer Güç Şirketi müdahil olmuş ve nükleer enerjiyi, nükleer santrali savunuyor.
İçeride, keşif mahallinde; Danıştay naib üyesi tüm davacılara söz vermeye çalıştı ama burada bakanlık ve şirket inanılmaz bir şekilde nükleer santrali savunuyorlar.
“BİLİRKİŞİLERE, TEHLİKELERİ TEK TEK ANLATTIK”
Söylenecek son sözler söylendikten sonra mahkeme başkanı keşif yapan naib üye saat 16:00’dan sonra sahaya inerek, sahada bilirkişilere yerler gösterecek. Burada davacılar olarak birçok bilimsel verilere itiraz ediyoruz. Çevresel etkiler, ÇED raporunun hukuka uygun olmaması, çevreye verecek zararların davaya konu ÇED raporunda yeterince karşılanmaması, suyun nereden deşarj edileceği, deşarj edilecek suyun nereye geri alınacağı, Akdeniz sularının ne kadar ısınacağı, canlı hayatı etkileyip etkilemeyeceği, turizmin, tarımın ne olacağı, nükleer kaza olduğunda ne olacağı veya nükleer kaza olmasa dahi normal radyasyon ışınlarının nasıl tehlikeler arz edeceğini davacı avukatlar olarak tek tek anlattık.
“BU DAVADAN HALA UMUTLUYUM”
Burada daha önemli bir şey var, bilirkişilerin raporlarını hazırlarken bir tek şeye daha dikkat etmesini isterim: Siz eğer kendiniz, eşiniz, çocuğunuz, torununuz için buraya gelmek isterseniz, Akkuyu’da yaşamak istiyorsanız, bu nükleer santral buradayken buranın ürünlerini yiyecekseniz buna göre karar verin.
Hala hukukun, hala bilirkişilerin objektif olduğuna veya olacağına inanmak istiyorum. Bu davadan hala umutluyum. Ama Türkiye’de hukukun geldiği nokta inanılmaz bir şekilde, Türkiye’de adaletin yok olduğunu, adil yargılanma hakkının ortadan kalktığını, Türkiye’nin hukuk devleti olmaktan çıktığını göstermekte. Hala umut etmeye çalışıyoruz ama umutlarımız da bitmekte” dedi.
HAKİM TARTIŞMALI!
Öte yandan keşfe gelen hakim Mehmet Ali Cenar’ın Danıştay 14. Dairesi naibliğinin tartışmalı olduğunu savunan Alpay Antmen, “Tarihe dip not olarak söylemek istiyorum; şuan içeride keşif yapan sayın hakim, sayın Danıştay üyesi aslında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) aldığı kararla yani kanun diyemiyorum çünkü hala cumhurbaşkanı tarafından onaylanıp resmi gazetede yayınlanmadı, belki de şuan imzalanan bir kanunla aslında azledilmiş durumda.
Yani şuan Türk Anayasa hukukuna bakarsak, ortada hakimliği bile tartışmalı olan Danıştay üyesi ile böyle bir keşif yapılıyor. İşte Türkiye’nin geldiği nokta budur. Bir devletin adalet omurgasını yok ederseniz, devleti yok etmiş sayılırsınız. Üzülerek şunu söylemek istiyorum ki; eğer bu şekilde; Yargıtay, Danıştay ve Anayasa mahkemesi azledilecek ve Türkiye’deki adalet yok olacaksa bu topraklarda 16 devlet kurmakla övünmüş Türk halkı ve Anadolu hakları, 16’ıncı devletlerine son vermiş olacaklar çünkü adaletsiz bir toplum yaşayamaz.
Ama yinede umut ediyoruz ki umarım bu bölgede, Akkuyu’da nükleer santral olmayacak, hukuksal mücadele, halkımızın mücadelesi sonuna kadar sürecek ve Akkuyu Nükleer Santrali olmayacak” diye konuştu.