Tarih : 16.01.2018
E-Mail : muslumkaya02@hotmail.com
MERSİN BERN HATTI (1)
Bern İsviçre'nin başkenti. Nüfusu 300 bin civarında. Mersin ise nüfus bakımından Bern'in neredeyse üç katı. Yerleşim alanı yönünden de Mersin daha geniş.
yaklaşık 35 yıldır Mersin'le iç içeyim. Bu süre içerisinde Mersin'e dair sayısız gözlemlerim, değerlendirmelerim, saptamalarım oldu. Bern'de ise 11 Ocak'tan beri bulunmaktayım. Bu seyahatim 25 Ocağa kadar sürecek. Dolayısıyla bu kısacık zaman diliminde Bern'e ait kimi görünümler zihnimde yer etti. Bu kadarcık sürede elde ettiğim gözlemleri siz değerli okurlarımla paylaşmaya cüret edeceğim. Ortaya koyacağım karşılaştırmaların ve karşılaştırmaya bağlı olarak ortaya çıkan sonuçların tüm sevabı da günahı da bana aittir. İzninizle karşılaştırmaları, onunla birlikte ortaya çıkan sonuçları kamuyla paylaşıyorum.
Bern Alpler'den gelen soğuğu iliklerine kadar hisseden bir şehir. Bu aylara girilince burada yaşayan insanlar kalın giysilerine bürünürler. Oysa Mersin ılıman Akdeniz iklimini yaşayan bir kenttir. Mersin'de sıcaklık kolay kolay sıfırın altına düşmez. Buna rağmen Bern'de sımsıcak evler, işyerleri vardır. Hava mis gibi, tertemizdir. Buradaki insanlar, evlerinin hiçbir noktasında üşümezler, lafın gelişi atletle otururlar ve dışarıda ise bol bol oksijen solurlar. Gelin görün ki Mersin'in hava kirliliği, özellikle oy amaçlı dağıtılan bedava kömürlerle birlikte tamamen kirlenmiştir. İnsanların evlerinin her noktası ne yazık ki sıcak değildir, dışarıya çıkan Mersin halkı ise bol bol zehir solur.
Bern'de çalışma günlerinde, yani hafta içi günlerde sokaklar, caddeler, alanlar bomboştur. Adeta Bern, hayalet bir şehri andırır. Ancak Mersin'in sokakları, caddeleri, kahvehaneleri, internet kafeleri her daim işsizlerle, Suriyeli ve Afrikalı göçmenlerle, dilencilerle dolup taşmaktadır.
Bern'de toplum ulaşım sistemi ve trafik mükemmel bir eşgüdümle işlemektedir. Aynı geniş yollarda, aynı anda tramvaylar, devasa elektrikli otobüsler, bisikletliler, otomobiller kendilerine ayrılan güzergahlarda akıllara durgunluk verecek bir düzende vızır vızır işlemektedir. Hiçbir vakit tramvaylar, otobüsler balık istifi bir dolulukta değildir. Zaten dolmuşçuluk diye bir meslek dalı(!) da gelişmemiştir. Buna karşılık Mersin'de raylı sistemin esamesi okunmamaktadır, otobüsler ve minibüsler yığma yolcu doludur. Bisikletlilerin ana yollara çıkması ise ölüme davetiyedir.
Bern'deki sokaklara, caddelere, kamusal alanlara bal dök yala. Ancak Mersin'deki caddelere, sokaklara, kamusal alanlara bal dökme, yalarsan hastalanırsın.
Bu denli acı veren karşılaştırmalara bakıp da sakın beni, özünden kopmuş, gayri milli, gayri yerli biri olarak niteleyip sırtlanların önüne atmayın lütfen. Ben sadece ve sadece basit ve bariz kimi tespitlerde bulundum. Emin olun anlattıklarımın eksiği var, fazlası yok.
Yani sözün özü “Bir ademoğlu için Bern'de yaşamak bir şans, Mersin'de şu haliyle yaşamak ise bir risktir”.