Yerel seçimler yaklaşıyormuş anladığım kadarıyla. Bizimkilerin ve misafirlerin sohbetlerinden sık sık kulağıma çalınır oldu adaylar, kampanyalar, vaatler, projeler. Yerel yönetim diye bir şey olduğunu, belediye başkanlarının, meclis üyelerinin seçimle iş başına geldiklerini ve bu seçimlerde oy almak için bir sürü vaatte bulunulduğunu anlamış oldum.
Düşünüyorum da şu anda görevde olanlar da benzer vaatlerle görev başına geldiler herhalde. Ama bakıyorum yüzbinlerce bütçelere sahipler ve benim kadar etkinliğe vesile oldular mı acaba? Benim cahilliğim belki ya da kendimi beğenmişliğim ama bizimkiler üç kuruş bütçeleri ile bu kadar etkinlik yaparken koca koca belediyeler neden boş dururlar.
Sadece geçen haftayı düşünüyorum mesela. Pazartesi malum sinema günümüz. Her hafta olduğu gibi birlikte film izledik. Merkez İstasyon filmi sayesinde geçmişi ve bugünü ile Brezilya’yı konuk ettik, izledik, konuştuk.
Salı günü Fuji Film’in fotoğrafçılık eğitimi vardı üst salonda. Aynı esnada fiziksel olarak benim yanımda olmasa da gönüllerin birlikteliğinde bir etkinlik daha vardı. Almanya’daki kardeş mekanımız Sübkültür bizimle bir dayanışma gecesi düzenlemiş ve dostumuz Serdar Keskin’i davet etmiş onunla harika bir gece geçiriyordu. Ta Almanya’da sevdiklerimin, destekçilerimin olması da hoş değil mi?
Çarşamba günü Engin Aktuğ hocamızın rehberliğinde bu sefer Mozart’ın Sol Majör Flüt Konçertosu’nu dinledik. Şu koca kentte bu konçertoyu toplu dinlettirmiş kaç mekan var acaba? Hele hele Engin Hoca’nın açıklamaları ile eseri daha anlaşılır, sanatçıları daha aşina kılan kaç etkinlik yapılmış olabilir ki?
Perşembe günü ÇİTTA’nın günü malum. Her hafta yapılan gıda topluluğu toplantılarının yanısıra düzenli yapılan sohbetlerin bu haftaki teması ilk yardımdı. Evet ekoloji ile doğrudan bağlantısı yoktu ama Festival hazırlıkları sırasında Celalettin Hocamızın yaşadığı kaza ile tekrar hatırladığımız ilk yardımın önemini, bu konudaki bilgilerimizi güncelleyerek teslim etmek istemiştik.
Cuma günü de bir şiir ziyafeti vardı. Sevgili Erdal Dalgıç yeni kitabı “Yeni’den” den şiirler okudu, okuttu. Bizi hayallerine, duygularına ortak etti, mutlu etti. Bir sürü dostu ile onun mısraları sayesinde harika bir akşam geçirmiş olduk.
Haftasonunu sakin geçirdik. Cumartesi günü hiçbir özel etkinlik olmasa da onlarca dostum ziyarete geldi. Bir şeyler atıştırdı, iki lafın belini kırdı. Çünkü artık biliyorlar ki beni ziyarete gelirlerse illa tanıdık birilerini görecekler, muhabbet edecek bir arkadaşa rastlayacaklar, keyifle zaman geçirecekler.
Pazar sabahı erken başladı. Bizim ekip toplandı, yılın ilk personel toplantısını yaptı. Menü, işbölümü, aksaklıklar ve yapılacaklar konusunda bir durum değerlendirmesi yapıldı. Sonuç metni kısa ve özdü: “Seviyoruz merkez”.
Ne yalan söyleyeyim ben de onlara ve beni yalnız bırakmayan misafirlerime karşı hiç de boş sayılmam J.