Haber Merkezi
HDP Mersin Milletvekili Dr. Rıdvan Turan, Kovid -19 salgınının başından itibaren kullanılan ve Sıtma hastalığı ilacı olarak bilinen hidroksiklorokini meclis gündemine taşıdı.
Konuyla ilgili TBMM Başkanlığına bir araştırma önergesi veren Dr. Rıdvan Turan, Dünya Sağlık Örgütü’nün hidroksiklorokinin; klinik denemelerini güvenlik kaygıları nedeniyle 26 Mayıs 2020’de “geçici olarak” durdurmasına rağmen Türkiye’de Kovid-19 tedavisinde 1 yıl boyunca kullanıldığını belirterek yaşanan ölümlerde etkisinin olup olmadığı, kaç hastaya uygulandığı, sonuçlarının ne olduğunun araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasını talep etti.
HDP Mersin milletvekili Rıdvan Turan’ın önergesinde şu ifadeler yer aldı:” Kovid-19 salgını tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de etkisini sürdürmeye devam ediyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de ölüm sayısı 50 bine yaklaştı. Başından bu yana iktidarın hatalı pandemi ile mücadele yöntemleri sebebiyle tehlike varlığını sürdürüyor. Hatalı kapanma pratikleri, bir türlü aşının temin edilememesi gibi faktörler, mortalitenin ve morbiditenin düşürülmesini engellerken, adeta bütün vazife sağlık çalışanlarının omuzlarına yıkıldı. İktidar tarafından neredeyse hiç verilmeyen desteklemeler ile halkın hastalık karşısındaki çaresizliği arttı.
Dışarıdan gelen aşının yeterli sayıya ulaşamaması, yerli aşının bir türlü kullanım aşamasına geçememesi gibi faktörler yeterli ve etkili bir bağışıklamanın yapılamamasına sebep olmaya devam ediyor. Bununla birlikte aşılama hastalığa karşı en önemli koruyucu yöntem olma niteliğini devam ettiriyor. Daha etkili bir medikal tedavi yöntemi henüz bulunabilmiş değil.
Ancak salgının başından bu yana çeşitli tedavi yöntemlerinin denendiğine şahit olduk. Bunların başında da hidroksiklorokin adlı preparatın kullanımı geliyor. Türkiye’de aslında Sıtma hastalığı ilacı olan hidroksiklorokin adlı preparat, Kovid -19 hastalarında yaygın olarak denendi. Türkiye’nin yanı sıra hidroksiklorokin’i Kovid-19 hastalarında Hindistan, Brezilya, ABD, Fransa ve Cezayir gibi ülkeler de kullandı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 15 Nisan 2020 tarihindeki basın toplantısında, “Hiçbir ülke pozitif, şüpheli tüm vakalarda hidroksiklorokin ilacını erken dönemde kullanmadı. Biz bu ilaçtan daha vaka görülmeden 1 milyon kutu alıp depoladık. Çin’den getirilen Favipiravir’ini de bizdeki yaklaşımla kullanan ülke yok’’ demişti. Bakanın da itirafından anlaşılacağı üzere Türkiye hidroksiklorokin’i emsallerinden çok daha yaygın olarak 1 yıl boyunca kullandı.
Oysa Dünya Sağlık Örgütü (WHO) daha 26 Mayıs 2020’de hidroksiklorokin ilacının klinik denemelerini güvenlik kaygıları nedeniyle “geçici olarak” durdurduğunu açıklamıştı. 27 Mayıs 2020’de Fransa da ilacın Kovid-19 hastalarının tedavisinde kullanımı yasaklandı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve ABD Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA) kullanımının ciddi riskler taşıdığı için kullanılmamasını istediği ilaç, Türkiye’de Kovid-19 tedavisinde 1 yıl boyunca kullanıldı.
Ancak Sağlık Bakanlığı 1 yıl sonra, 7 Mayıs 2021 tarihinde hidroksiklorokin’i hiçbir açıklama yapmaksızın sessiz sedasız tedavi rehberinden çıkardı. Ancak o zamana kadar hidroksiklorokin tüm vakalarda, hastanede ya da ilaca bağlı bir komplikasyon çıktığı anda müdahale edilemeyecek olan ev koşullarında yaygın olarak kullanıldı.
TTB’nin, hidroksiklorokin kullanılmasının kalp durmasına kadar varabilecek kardiyak komplikasyonlarına ilişkin uyarıları dikkate alınmadı. Ayrıca Bakanlığın elinde hidroksiklorokin’in etkinliğine ilişkin herhangi bir bilimsel çalışma da yoktu. Yetmiyormuş gibi son kullanım tarihi geçmesine rağmen, kutulara yeni tarih bantları yapıştırılarak kullanıma sunuldu. Tüm uyarılara rağmen Sağlık Bakanlığı 1 yıl boyunca halkı kobay olarak kullandı.
Sonuç olarak ilacı kullanan asemptomatik hasta popülasyonunda da herhangi bir yoğun bakıma düşmeden, büyük bir solunum sorunu yaşamadan, kalp kökenli ölümler meydana geldi. Ancak bu zamana kadar Bakanlık bu ölümlerle hidroksiklorokin kullanımı arasında bir ilişkinin olup olmadığına dair bilimsel kanıtlarla temellendirilmiş bir açıklama yapmaktan kaçındı. Olumsuz yayınlar olduğu halde hidroksiklorokinin kullanımında neden ısrar edildiğini, 1 milyon kutu ilacın ne kadarının hastalara uygulandığını, bunun ne gibi sonuçlar doğurduğunu, kaç kişinin ölümüne yol açtığını bilemiyoruz. Ayrıca Çin ile gerçekleştirilen ilaç ticaretini hangi şirketlerin yaptığını, ne kadar para kazandığını da bilmiyoruz. Tüm bunların araştırılması için bir meclis araştırması açılması bir zorunluluk haline gelmiştir.”